Tarım ve Orman Bakanlığı, Köfteci Yusuf'un bazı ürünlerinde domuz eti tespit edildiğini açıkladı. Bu durum, toplumda büyük yankı uyandırırken, İslam dininde sağlığa zararlı sayılan gıdalar arasında domuz etinin yeri yeniden tartışılmaya başlandı. Bilinçsizce domuz eti tüketmenin günah olup olmadığı konusunda birçok kişi "farkında olmadan domuz eti yemek dinen nasıl değerlendirilmelidir? Bilmeden domuz eti yemek günah mı?" sorularını sormak üzere Diyanet'in "Alo Fetva Hattı"na yöneldi. Peki, domuz etini bilmeden yiyen kişi ne yapmalı? Dini hükmü nedir? İşte Diyanet'in konuya ilişkin yaptığı açıklama...
Tarım ve Orman Bakanlığı ise bugünkü yayınladığı 'sağlığı tehlikeye düşürecek gıdalar' listesine Köfteci Yusuf'u ekledi. Bu gelişme, domuz etinin İslam'daki yeri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında birçok soruyu gündeme getirdi. Bilmeden domuz eti tüketmenin günah olup olmadığı konusu da beraberinde gündeme gelen sorulardan biri oldu. Peki, bilmeden domuz eti yemiş olmanın dini açıdan hükmü nedir? Bilmeyerek domuz eti yiyen biri ne yapmalıdır? İşte konuya ilişkin Diyanet'in açıklaması...
DOMUZ ETİ YEMEK HARAM
Domuzun haram olduğu, Kur'ân’ın açık hükmüyle sabittir (el-Mâide, 5/3). Kur'ân’da ismi anılarak yasaklanan tek hayvan domuzdur. Kur'ân’da sadece domuzun etinin haramlığından söz edilse de İslâm âlimleri, En‘âm sûresinin 145. âyetinde geçen “rics” ifadesi ile A‘râf sûresi 157. âyetindeki “... onlara pis ve murdar olan şeyleri haram kılar.” ifadelerini birlikte değerlendirmişler ve domuzun her şeyinin haram olduğunu belirtmişlerdir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/133).
Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların etlerinin haram olduğu da yine Kur'ân’ın hükmüne dayanır: “(Kesim sırasında) üzerine Allah’ın adı anılmayan hayvanların etlerini yemeyin.” (el-En'âm, 6/121). Bu ilke, İslâm’ın tevhid akidesine verdiği önemin ve şirke karşı aldığı kesin tavrın bir göstergesidir.
Dinî usullere uygun olarak kesilmemiş veya kendiliğinden ölmüş olan hayvanın etinin haram olduğu da yine Kur'ân’ın açık hükmüne dayanır: “Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.” (el-Bakara, 2/173); “Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan; (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç olmak üzere boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile (tazim amacı ile) dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar size haram kılındı.” (el-Mâide, 5/3).
Yukarıda zikri geçenler dışında kurt, aslan, kaplan gibi köpek dişleriyle; doğan, şahin, kartal gibi pençesiyle avlanan hayvanlar ile sinek, örümcek, akrep gibi haşeratın yenilmesi İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre caiz görülmemiştir.
BİLMEDEN DOMUZ ETİ YEMENİN HÜKMÜ NEDİR?
Domuz etini bilmeden tüketen bir kimseye dinimizde bu konuda bir ölçü vardır; eğer yenilen gıdada domuz eti olduğu kesin olarak bilinmiyorsa, bu yiyeceği tüketmenin günahı yoktur. Ancak tevbe istiğfar etmek gerekir.
Yanlışlıkla domuz eti ile pişmiş bir yemeği yemek, özür sayılır ve affedilir. Yüce Allah, bağışlanacak müminlerin vasıflarını sıralarken şöyle buyurmaktadır: “Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları da Allah’tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmrân, 3/135). Günahlardan dolayı tövbe etmek farzdır. Tövbe, kulluğun Hz. Âdem’le başlayan bir göstergesidir. Günahkâr kimse vakit geçirmeden tövbeye yönelmelidir. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır: “Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra hemen tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, ‘İşte ben şimdi tövbe ettim’ diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.” (en-Nisâ, 4/17-18). Hz. Peygamber (s.a.s.) de; “Günahlarından samimi olarak tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.” (İbn Mâce, Zühd, 30 [4250]) buyurmuştur.
İslâm âlimleri bu ve benzeri âyetler ve hadislerden hareketle tövbenin geçerli olması için gerekli şartları belirlemişlerdir. Buna göre bir tövbenin makbul olabilmesi için; işlenen günahı terk etmek, günah işlediğine pişman olmak, günahı bir daha işlememeye azmedip söz vermek, eğer işlenen günah kul haklarıyla ilgili ise bu durumda, hak sahibi ile helalleşmek, Allah’tan af dilemek gerekir. Kul hakkından kurtulmak, ihlal edilen hakkı, sahibine veya varislerine iade etmekle ya da affını istemekle olur.
DOMUZ ETİ KOKAR MI, NASIL AYIRT EDİLİR?
Domuz eti, yapısı gereği kendiliğinden yağlı ve tuzlu bir tada sahiptir. Daha önce tüketmeyenler ve alışık olmayanlar için kokusu tavuk eti ve kırmızı ete göre daha ağır gelebilir. Yurt dışında yaşayanlar ise bu kokuya alışıktır.
DOMUZ ETİ NASIL ANLAŞILIR?
Domuz eti diğer etlerden daha kolay ayırabilir. Evcil domuzlarda bu ayırım daha kolaydır. Eti bembeyazdır ve yağları daha belirgindir.
DİNİMİZDE YENMESİ HELAL OLAN HAYVANLAR NELERDİR?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan bilgilere göre, etlerinin yenmesinin helâl olduğu hususunda görüş birliği bulunan hayvanlar şunlardır:
a) Sığır, manda, koyun, keçi, deve, tavşan, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil hayvanlar,
b) Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabanî sığır ve zebra gibi yabani hayvanlar,
c) Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşlar. Bu hayvanların etlerinin helâl olduğunda fakihler görüş birliğindedir. Bu sayılanların bir kısmının helâlliği Kur'ân’da tasrih edilmiş, diğerleri de Kur'ân’ın “yiyiniz” dediği iyi ve temiz şeyler (el-Mâide, 5/1; el-Hac, 22/28, 30) (mübah) kapsamında görülmüştür.
HARAM OLAN YİYECEKLER NELERDİR?
İslâm dini ilke olarak insana maddî veya manevî yönden zararlı olan şeyleri yasaklamış, faydalı olanları da helal kılmıştır. Bu bağlamda, yiyecek ve içeceklerin prensip olarak helal olduğu belirtilirken az bir kısmının yasaklanması, genel olarak insanın beden ve ruh sağlığının korunması amacına matuftur. Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de, genel hükmü ifade edecek şekilde insanlar şöyle uyarılmaktadır: “Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helal ve temiz olan şeylerden yiyin ve şeytanın işlerini/adımlarını takip etmeyin…” (el-Bakara, 2/168), “Ey iman edenler! Gerçekten sadece Allah’a kulluk ediyorsanız size verdiğimiz temiz [ve helal] rızıklardan yiyin için ve Allah’a şükredin.” (el-Bakara, 2/172), “Sana kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: temiz olanlar (tayyibat) size helal kılınmıştır...” (Maide, 5/4). Bu âyet-i kerîmeler, insanın yiyeceklerinin kendi nezahet ve mükerrem bir varlık olma durumuna uygun olarak temiz ve nezih yiyecekler olabileceğini bildirmektedir.
Yeryüzündeki nimetleri insanoğlunun istifadesine sunan Yüce Allah, yiyecek olarak haram kılınan hayvanlar ile ilgili şöyle buyurmuştur: “Allah size murdar eti (leş), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olanı haram kıldı…” (el-Bakara, 2/173). Bunun yanında En‘âm sûresinin 145. âyet-i kerîmesinde de aynı şeyler, niteliklerine atıfta bulunularak sayılmıştır. Bunların yanında Kur’ân-ı Kerîm’de deniz avlarının helal kılındığı ayrıca ifade edilmiştir: “Size ve yolculara geçimlik olmak üzere deniz avı ve yiyeceği helal kılındı…” (el-Mâide, 5/96).
Yukarıdaki açıklamalarının yanında Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber’in (s.a.s) helal ve haramları açıklama/bildirme hususundaki görevi ile ilgili olarak şöyle bir ifade kullanmıştır: “…Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten sakındırır; yine onlara temiz olan şeyleri helal, pis olan şeyleri de haram kılar…” (A’raf, 7/157). Nitekim Hz. Peygamber, yenmesi helal ve haram olan hayvanlar ile ilgili açıklamalar yapmıştır. Bir rivâyette şunlar ifade edilmektedir: “Resûlullah (s.a.s.) azı dişi bulunan yırtıcı hayvanların ve pençesiyle avlanan yırtıcı kuşların etlerinin yenmesini yasaklamıştır.” (Müslim, Sayd, 15-16 [1933-1934]; Ebû Dâvûd, Et‘ime, 32 [3803]). Bunun yanında Hz. Peygamber’in, pis ve iğrenç olmaları nedeniyle bazı hayvanların yenmesini yasakladığı da bilinmektedir (Ebû Dâvûd, Et‘ime, 33 [3808]). Deniz ürünleri ile ilgili olarak ise Hz. Peygamber; “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” buyurmuştur (Ebû Dâvûd, Tahâret, 39 [83]).
İslâm âlimleri, Kur'ân ve hadislerde belirtilen hüküm ve ilkeler ışığında hangi hayvanların etinin helal veya haram olduğunu belirlemeye çalışmışlardır. Kara ve deniz hayvanları hakkında gerek Kur'ân-ı Kerîm gerekse hadis-i şeriflerde -bazıları dışında- bütün türler isim olarak zikredilmediğinden, bu hususta farklı hükümler ortaya çıkmıştır.
Bu bağlamda, bütün âlimlere göre balık türleri helaldir. Balık dışındaki ürünler, Hanefî âlimler tarafından helal kabul edilmemiştir (Kâsânî, Bedâi‘, 5/35). Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî âlimleri ise Maide sûresinin 96. âyetindeki “deniz avı” ifadesinin kapsamlı oluşu ve Hz. Peygamber’in, “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” ifadesine dayanarak, deniz ürünlerinin yenilmesi hususunda oldukça geniş bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Mâlikî ve Hanbelî âlimlere göre, deniz hayvanları prensip olarak helaldir. Ancak timsah gibi yırtıcı hayvanlar helal değildir (Kârâfî, ez-Zehîra, 4/96). Şâfiî mezhebinde ise aslen suda yaşadığı hâlde karada da yaşayabilen kurbağa, yengeç, kaplumbağa ve su yılanı gibi hayvanlar habis ve zararlı oldukları için helal değildir. Bunların dışında kalan midye, kalamar, ıstakoz, karides gibi deniz ürünlerinin yenmesi ise helaldir (Remlî, Nihâyetu’l-Muhtac, 8/113,150-152).
Görüldüğü gibi Kur'ân ve Sünnette yenilmeyecek olan hayvanlar ile ilgili bir liste verilme yönüne gidilmemiş, domuz gibi ismi belirtilerek yasaklananların yanında diğer hayvanlar için ilke ve ölçüler konulmakla yetinilmiştir. Bu nedenle yenmesinin haram olduğu hususunda ittifak edilen hayvanlar oldukça sınırlıdır. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin tüketilmemesi İslâm’ın genel ilkelerinden kabul edilmiştir. Bunun dışında, hakkında açık hüküm bulunmayan ürünlerin hükmü hususunda âlimler, yukarıda da belirtildiği gibi ihtilaf etmişlerdir. Aslında bu tür ihtilaflar meselelerin daha iyi anlaşılmasına katkı sunduğu gibi mükellefler için uygulamada kolaylık da sağlamaktadır. Yukarıda verilen bilgiler çerçevesinde yengeç, ıstakoz, karides, kalamar ve midye gibi ürünlerin üretimi ve tüketiminin helal olduğu söylenebilir.