|

Masallara içimizde mana bulmalıyız

Masal anlatıcısı, psikolog Zeynep Betül Akyıldız ebeveynlerin masalla öncesinde vakit geçirmelerinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Bir yetişkin olarak okuduğumuz, dinlediğimiz masala kendi içimizde mana bulmuşsak çocukların sorularına arkası dolu yanıtlar verebiliriz her zaman. Masallardaki bazı ögeler ve -kavramları çocuğumuza anlatmadan önce kendi zihnimizde oturtmalıyız” diyor.

Dilber Dural
01:00 - 1/05/2022 Sunday
Güncelleme: 01:35 - 30/04/2022 Saturday
Yeni Şafak
Zeynep Betül Akyıldız
Zeynep Betül Akyıldız

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... diye başlayan masallarla hangimiz büyümedik ki? Hangimiz bir masal kahramanı olmak istemedik ki? Bol hayal gücü, muzip yaratıklar, güldüren şaşırtan maceraları kim sevmez? Masal anlatıcılığı çok eski bir gelenek olsa da günümüzde de devam ediyor. Bu geleneği sürdürenlerden biri de Zeynep Betül Akyıldız. Akyıldız, masalları müzikle harmanlayıp hem çocuklara hem de yetişkinlere anlatarak büyüleyici masalların içine dahil ediyor. Neşesi, yüksek enerjisi ve hoş sesiyle bizi masal aleminin en mucizevi köşelerinde gezdiriyor. Biz de bu hafta Akyıldız ile masalsı bir röportaj gerçekleştirerek, masalın hem çocuklar hem de yetişkinler üzerindeki etkilerini, ebeveynlerin çocuklar için hangi masal türlerini anlatması gerektiğini konuştuk.

-
Öncelikle yegane mirasımız olan masallar sizin için ne ifade ediyor?

Masal anlatıcılığı aslında çok eski bir gelenek. Şimdiki klasik ve modern sanatların anneannesi desek hakkını ancak vermiş oluruz. Bundan yıllar, yüzyıllar önce insanlar bir araya geldiklerinde birbirlerine hep bir şeyler anlatırlarmış. İnternetin, telefonun, yazının olmadığı zamanlarda birbirlerine o anlattıklarını aktarmanın tek yolu “dil” olmuş. Koca dünya kulaktan kulağa oyunu oynar gibi kuşaktan kuşağa aktarmış bu anlatılanları, bu geleneğin en hayret ettiğim ve hayran kaldığım noktası budur. Masallar, sözlü kültürün çok kıymetli bir türü. İçinde sadece periler, su ejderleri, krallar yok, aynı zamanda hukuk sisteminin oturmamış olduğu zamanlarda sözlü bir anayasa gibi evrensel değerlerin taşıyıcısı olmuşlar. Aynı zamanda içlerinde daha çözemediğimiz nice semboller taşıyorlar. Bu tıpkı bir müzeye gidip tarihi eserleri incelemek gibi. Bir anlatıcı olarak ben de masallarla çalışırken her defasında yüzyıllık bir tarihi esere bakıyormuş gibi aynı saygı ve hayranlık duygusuyla doluyorum.

- İnsanlar masalların çocuklar için olduğunu düşünüyor genelde. Masalın yaşı var mıdır sizce?

Masallar hepimiz için. Sözlü kültürün hüküm sürdüğü zamanlarda çocuk-yetişkin gibi bir ayrım olmadığını görüyoruz. Çağımızda ise bu kavramlar kendi içlerinde bile alt başlıklara bölünüyor. O vakitler yetişkinler, yaşlılar, çocuklar, bebekler hepsi bir arada oturur, aynı şeyden yer, aynı masalı dinlerdi diyebiliriz. Dolayısıyla masallar çocuklar içindir demek doğru olmaz, bilakis yetişkinlerin sürdürdüğü ve çok keyif aldığı bir gelenekten bahsediyoruz. Masalların çocuklar için olduğu yanılsamasını ise sanıyorum ki hepimiz ortaokul sıralarındayken edindik. Olağanüstü ögeler taşıyan türün adını “masal”, yaşanmış veya yaşanabilecek olay örgüsüne sahip türün adını ise “hikaye” olarak öğrendik. Hâlbuki “masal” türünün en önemli özelliği anonim olması, sözlü kültüre ait olması. İçinde olağanüstü ögeler de yer alabilir, yaşanabilecek olaylar da… Hatta masallar vahşi, korkunç, cinsel veya argo ögeler taşıyor olabilir. Bu aşamada “Çocuklar için midir?” sorusuna geri dönüyoruz. Bu satırları soran okuyucularımıza ben sorayım, sizce de çocuklar için midir?

- Aynı masal hem yetişkinlere hem de çocuklara anlatılabilir mi?

Masal anlatıcılığının günümüzde popülerleşmesiyle birlikte en çok merak edilen ve tartışılan soruyu sormuş oldunuz. Bu noktada psikologlar ve yeni nesil anlatıcılar ikiye bölünmüş durumda, çocuk ve yetişkin masalları kesinlikle ayrı olmalıdır diyen bir grup da var, “Hayır efendim, masallar herkes içindir, yetişkinlere nasıl anlatıyorsam çocuklara da öyle anlatırım” diyen de. Bu aşamada hem bir masal anlatıcısı hem de psikolog olarak orta yolcu bir tavrım var. Masallar hepimiz için dedik, evet. Ancak yüzyıllar öncesinin çocuğuyla bugünün çocuklarını aynı kategoriye koymak doğru olmaz. Eski zamanlarda yetişkinle aynı masalı dinleyen çocuğun masalları kavraması doğal sürecinin bir parçası. Günümüzdeyse çocuklar yaşlara göre kategorize edilen kitaplarla, çizgi filmlerle büyüyor. Bu biraz da ömrü boyunca akvaryumda yaşamış bir evcil balığı bir anda açık denize salmaya benziyor, balık zarar görebilir, görmeyebilir de. Bu noktada biz anlatıcılar önemli bir güce sahibiz, bir nevi orkestra şefiyiz. Aynı masalı bambaşka formlarda anlatabiliriz. Ben de çocuk/yetişkin ayrımı yaparken bu esneklikten yararlanıyor, aynı masalları yetişkinlere ve çocuklara farklı formlarda anlatıyorum. Bir masalın o yaş grubu için tehlikeli bulabileceğim unsurları varsa masal iskeletine dokunmadan zararlı bulabileceğim ögelerini törpülüyor, buna göre düzenlemeler yapıyorum.

MASALLARIN BİRLEŞTİRİCİ BİR GÜCÜ VAR

- Bir psikolog olarak sizce hem çocuklar hem de yetişkinler için masalların psikolojik etkileri nelerdir?

Öncelikle iki grup da öyle eğleniyor, öyle eğleniyor ki! Bol hayal gücü, muzip yaratıklar, güldüren şaşırtan maceraları kim sevmez! Hep birlikte gevşemeye çok ihtiyacımız var, toplum sağlığı açısından doldurulamaz bir yeri olduğunu düşünüyorum. Masalların aynı zamanda birleştirici bir gücü var, bambaşka kültürlerden masallar bir araya gelerek anlatılıyor, kim bilir ne yaralar sarılıyor. Masallar çok şey öğretiyor aynı zamanda. Bilirsiniz, birçok masalda kahramanlar yorulsa da sıkılsa da durmadan bir şeylere çabalar, bizlere azmi, sabrı ve sebatı öğretirler. Aynı zamanda masallar o zamanki adaleti temsil ettiği için güçlü bir adalet duygusu taşıyor, bir masalı dinlerken adil bir son olacağını hissettiğimiz için kendimizi güvende hissediyoruz. Bu bir film izlerken ya da bir roman okurken böyle olmaz, her türlü son bizi bekliyor olabilir. Tüm bunların dışında masal dinlemek kendini bırakmak ve odaklanmakla ilgili biraz da. Benim gözlemim yetişkinler kendini bırakmakta biraz daha zorlanabiliyorlar, bıraktıklarındaysa çok daha eğleniyorlar. Çocuklar ise belli bir dikkat süresini aştıktan sonra odaklanmakta zorlanabiliyorlar. Bu iki gözlemim de bizler toplum olarak dinleme kültürü edindikçe azalıyor. Yani masal dinlemek en çok da bize kendini akışa bırakmayı ve kulak verip dinlemeyi öğretiyor.

- Siz masalları müzikle harmanlayıp öyle anlatıyorsunuz. Müzik ve masallar arasında nasıl ilişki var?

Müzik hayatımda neredeyse masallardan da önce vardı. Bir müzisyen olarak bir masal okuduğumda, dinlediğimde ya da anlattığımda zihnimde önce o masalın müziğini duyuyorum hep. Bu yüzden kendime “müzisyen anlatıcı” diyor, müzik ve masalları birbirinden ayıramıyorum. Roma’daki bir masal anlatıcılığı festivalinde lakabım “storysinger”dı. Her masalın kendi içinde bir ritmi var, tıpkı müzik gibi. Bu yüzden eşleştirmek zor olmuyor. Gerek çocuklar gerekse yetişkinler masalın içine müziğin gücüyle çok daha çabuk giriyorlar. Yahut hüzünlü bir anda muzip bir melodi çalarak anlatımın seyrini tamamen değiştirebiliyoruz. Çocuk dinleyicilerim böyle oyunbazlıkları, şarkılar sırasında dans etmeyi, masallara yazdığım şarkıların sözlerini söylemeyi çok seviyor. Masal anlatımı bittikten sonra masalın şarkısı onlara bir hediye olarak kalmış oluyor, buna bayılıyorlar. Söyleye söyleye dolaşmalarına ise ben bayılıyorum.

- Peki ebeveynler çocuklar için hangi masal türlerini anlatmalı, siz nasıl anlatılmasını önerirsiniz?

Masallar çok çeşitli olduğu için içerdiği ögelere tabii ki dikkat etmek gerekir. Çocuk için sakıncalı bulunan ögelerin masalın orijinalini bozmayacak şekilde düzenlenmesinde bir sakınca yok, ufak değişiklikler yapmak zaten anlatıcılığın doğasında var. Ancak bir psikolog olarak masallardaki korku ve şiddet ögelerinin tamamen kaldırılmasından yana değilim, bunun yerine bunların nasıl anlatıldığıyla daha çok ilgilenebiliriz. Çok korkunç ve kötü kalpli bir ejderhayı, şaşkın ve kötü bir ejderha olarak anlatabiliriz mesela, sesini bile öyle taklit ederiz. Yahut masallarda birileri yaralanabilir, hata yapabilir, talihsizlikler yaşanabilir. Tüm bunları nasıl bağlıyoruz, bu nokta çok önemli. Çocuklara sorular yönlendirerek birlikte açıklamak da benim sevdiğim yöntemlerden. Şunu unutmamak lazım, bir yetişkin olarak okuduğumuz, dinlediğimiz masala kendi içimizde mana bulmuşsak çocukların sorularına arkası dolu yanıtlar verebiliriz. Bu yüzden masalla öncesinde vakit geçirmek çok önemli. Masallardaki bazı kavramları çocuğumuza anlatmadan önce kendi zihnimizde oturtamıyorsak bir uzmandan destek almayı öneririm.

#Zeynep Betül Akyıldız
#masal
#müzik
#ebevyn
2 years ago