|

Mutluluğu alışverişte bulamazsın

Daha çok kıyafet satın almak şık olmanın yolu değil. Hatta az ve öz parçalarla çok daha şık olabilirsiniz. Oysa dolaplarımızdaki kıyafet sayısıyla birlikte ‘giyecek bir şey bulamıyorum’ diye yakınanların sayısı aynı hızla artıyor. Adeta modaya zincirlenmiş, alışverişi hayatının tek hobisi olarak görüp mutlu olmanın yolunu AVM ve mağaza dolaşmakta arayan insanlar azımsanmayacak kadar çok.

Serap Cebeci
04:00 - 26/01/2020 Pazar
Güncelleme: 04:53 - 26/01/2020 Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Bulunduğumuz yüzyılda “Moda tutkusunun ve buna bağlı olarak sürekli satın alma isteğinin durdurulamaz bir ivme kazandığı hepimizce aşikar. Yeni yıl, sevgililer günü, anneler günü, black friday, bayram indirimleri derken sezon indirimlerine ilave olarak her yıl bir yenisi eklenen indirim günleri, hızlı tüketimin süratini daha da artıyor. Bunlardan en büyük payı da, dünya’nın 3. büyük endüstrisi olan ve tamamen tüketime dayalı, doymak bilmez moda endüstrisi alıyor. Hazır giyim sektörü sürekli değişiyormuş gibi görünen ama aslında kendini tekrar eden bir sektör haline dönüşse de medya aracılığı ile mutlu ve başarılı olmanın anahtarı olarak sunulmaya ve desteklenmeye devam ediyor.

Her indirim gününde ihtiyacımız olanı değil de ucuz olduğu için ne alsak diye mağaza kapılarında kuyruklar oluşturulurken, ne alırsak kârdır mantığı ile dolaplarımızı tıka basa dolduruluyoruz. Dev moda evlerinin bile yeni heyecanlar yaratmak konusunda tıkandığı günümüzde, insanların bu kadar çok sayıda giysi satın almasının nedenleri arkasında, hayatlarını iyi giyinerek ve güzel görünerek anlamlandırma çabası olduğu varsılıyor. Fakat nedense sektörün ve medyanın dikte etiğinin aksine alışveriş çılgınlığı insanları doyuma ulaştırmıyor. Dolaplarımızdaki giysi sayısı ile “giyecek bir şey bulamıyorum” diye yakınanların sayısı da aynı derece de hızla artıyor. Adeta modaya zincirlenmiş, alışverişi hayatının tek hobisi olarak görüp mutlu olmanın yolunu AVM ve mağaza dolaşmakta arayan insanlar azımsanmayacak kadar çok.


STİL SAHİBİNİN AZ VE ÖZ GİYSİSİ VARDIR

Peki gerçekten bu kadar çok giysiye ihtiyacımız var mı? Yoksa iyi görünmenin püf noktası olarak sürekli farklı ve trend ürünler giymek olarak mı kabul ediyoruz. Yapılan araştırmalar sonucunda tarihte ve günümüz de stil sahibi kadınların gardırobunun sanıldığının aksine, az ama zamansız ve kaliteli parçalardan oluştuğu keşfedilmiş. Diğer bir araştırmada ise başarılı insanların birçoğunun her gün aynı kıyafetleri giydiği gözlemlenmiş.

Her gün aynı ya da birkaç temel parça ve renkten oluşan kıyafeti giymek üzere bir akım olan “Kapsül Dolap” siyasetçiden sanatçıya, ünlü yatırımcılardan tarihte yaşamış bir çok başarılı insanın ortak özelliği belki de. Bu kişiler arasında son günlerde ismi en çok duyulan ise New York’un ünlü sanat direktörü Mathilda Kahl. Her gün aynı kıyafetleri giyerek var olan anksiyetesini ciddi oranda azalttığını belirtiyor. Nasıl mı? Mathilda Kahl; “Sabah ne giyeceğime karar vermek zorunda olmadığım için, günün devamında stresi çok daha az hissediyorum. Bu sayede, bu çok mu resmi? Gideceğim yer için bu kıyafet çok mu fazla? Elbise çok mu kısa? gibi soruları sorma ihtiyacı duymuyorum” diye açıklıyor. Albert Einstein’dan Barack Obama’ya, Mark Zuckerberg’den Acun Ilıcalı’ya kadar sürekli aynı tip giysi giyenlerle yapılan söyleşide bu durumun sebebi olarak ortak birkaç nokta ortaya çıkmış. Her sabah ne giyeceğim düşüncesinin verdiği sitres ve kaybettirdiği zaman kaybı ortadan kalmış oluyor. Zihinde daha önemli konulara yer açmak ve daha verimli kararlar almak daha da kolaylaşıyor. Kıyafetlere harcadığınız paradan tasarruf ederek aynı zamanda kendi özgün stilinizi de oluşturabiliyorsunuz. Alışverişe ayrılan zaman ise paradan daha kıymetli bir tasarruf. Yeni trendlerin macerasına kapılarak risk almadığımız için kendimiz daha iyi hissetmemiz ise büyük olası.

Moda değişir stil kalır

Kadın olsun erkek olsun iyi giyinmek hayatımızdan tamamen çıkarabileceğimiz bir kavram değil. Dolaplar dolusu kıyafete büyük paralar harcamadan nasıl şık olunabilir sorusu herkesin aklına gelen ilk soru oluyor. Moda sektörünün önde gelen editör ve still danışmanları ağız birliği etmişçesine akıllı alışverişin çok almaktan değil düşünülmüş, kendine yakışan ve dolabındaki diğer parçalarla birden fazla olarak kombinlenebilir şekilde almaktan geçtiğini söylüyor. Gabrielle Chanell’in “moda değişir, stil kalır” diyerek özetlediği gibi, stil sahibi olmanın olmazsa olmazı kaliteli ve kendine yakışan zamansız parçalardan geçiyor. Bir yandan iyi giyinip tarzı ile dikkat çekmek isterken; diğer yandan trendlerin kurbanı olarak, benzer kıyafet, saç ve makyajla sokaktaki herkesin aynılaşması nasıl bir tezattır.

Çok para harcamak tarz sahibi yapmaz

  • Para ya da dolaplar dolusu kıyafet kişiyi tarz sahibi yapmaz. Kişiselleştirilmiş ve trendlerin geçiciliğine hapsolmadan kalıcı, elegant ve sanıldığının aksine daha az para harcayarak da stil sahibi olunabilir. O halde daha az bütçe ile ve hazır giyimin ucuz ve kalitesiz ürünlerine mecbur kalmadan kendi tarzımızı ve daha sakin bir gardırobu nasıl oluşturabiliriz? Bunun için dikkat etmemiz gereken birkaç nokta var. Öncelikle iyi bir gardırop diyeti yapabiliriz. Uzun süredir kullanmadığımız kıyafetlerimizi elden çıkarırsak kalan giysileri kombinlemek daha kolay olacaktır. Sade ve üzerinde abartılı detayları olmayan, tek ve klasik renkleri olan parçaları seçmemiz gerekir. Alışverişe çıktığımızda neye ihtiyacımız olduğunu belirleyip dolabımızdaki diğer giysilerle birden fazla şekilde kombineleyebileceğimiz ürünleri tercih etmemiz gerekir. Ucuz kalitesiz parçalara para yatırmak yerine kaliteli ve klasik parçalar alarak uzun süre kullanabiliriz. Dar kesim kıyafetler yerine hafif bol parçalar seçerek hem daha elagant görünürüz hem de ufak kilo alış verişlerimizi daha iyi tolere edebiliriz.

#Alışveriş
#Mutluluk
#Moda
#Trend
4 yıl önce