|

Savaşın dehşetli dili

Arnavut edebiyatının tanınmış yazarlarından İsmail Kadare’nin ‘Taş Kentin Düşüşü’ romanı Ketebe Yayınları arasında yerini aldı. İlk kez Arnavutça aslından çevrilen kitap Arnavutluk’un Alman ve komünist işgalindeki Ergiri sokaklarını anlatıyor. Kadare, savaşın dehşetli dilini öyle bir kurguluyor ki düğünler, cenazeler ve şölenlerle hayatın tam da kendisini anlatıyor.

Sevda Dursun
00:00 - 23/03/2022 Çarşamba
Güncelleme: 22:46 - 22/03/2022 Salı
Yeni Şafak
İsmail Kadare
İsmail Kadare

Arnavutların en tanınmış yazarlarından İsmail Kadare’nin Taş Kentin Düşüşü kitabı Ketebe Yayınları’ndan çıktı. Daha önce Türkçe’ye çevrilmiş olan bu kitabın özelliği, ilk kez Arnavutça’dan çevrilmiş olması. Kadare’nin Türkçe’ye kazandırılmış 11 kitabı var ve bunların hepsi İngilizce veya Fransızca gibi ara dillerden çevrilmiş. Kendisi de Arnavut olan çevirmen Ece Dillioğlu, Kadare’nin daha önce yine Ketebe’den basılan Taş Kentin Kroniği kitabını da Arnavutça aslından çevirmişti. Şimdiyse yazarın Piramit kitabının hazırlığı içerisinde.

Diğer eserlerinin ara dillerden çevrilmesi dolayısıyla kayıplar olduğunu söyleyen Dillioğlu, “Bir kitap ilk ağızdan anlatılmadığı zaman ara dildeki çevirmenin kendi katmış olduğu yorum veya çıkarımlar olabiliyor. Dolayısıyla üçüncü dile çevrildiğinde bir başka çevirmen daha girmiş oluyor devreye. Türkçe’ye çevrilmiş olan kitabıyla orijinal Arnavutça kitabını elime aldığımda farkların çok olduğunu tespit ettim. Bu yüzden ana dilinden çevirmek istedim. Kadare’nin düşüncelerini birebir, bozmadan aktarabilmeyi çok istiyordum” diyor.

SAVAŞ DÖNGÜSÜ DEVAM EDİYOR

  • İsmail Kadare kendine özgü roman anlayışı içerisinde savaşın dehşetli dilini öyle bir kurguluyor ki, düğünler, cenazeler, şölenlerle hayatın tam da kendisini anlatıyor. Dünyada savaşlar geçmişte olduğu gibi bugünlerde de devam ediyor. Tarihin tekerrürü gibi Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını ve masum insanların yerinden yurdundan edilmesini izliyoruz şimdi de. Kitabın tam da bu savaşın içine doğduğunu konuştuğumuzda Dillioğlu, “İsmail Kadare’nin sadece bu kitabı değil, Taşkent’in Kroniği de aynı şekilde savaşı halkın gözünden anlatıyor. Bu kitapları çevirirken çok duygulandım. Keşke savaşlar romanlara bile konu olmasa. Kısır döngü içerisindeyiz. İlerleyen zamanlarda yine bunlar yaşanacak, yine kitaplara konu olacağız” diye anlatıyor bu çaresizliği.

KAFA KARIŞTIRMAYI SEVİYOR

Kadare’nin romanının kurgusunda büyük ve küçük Doktor Gurameto’lar başrolde. Kahramanlar gerçek hayattan seçiliyor ancak sonradan kurguya uyarlanıyor. Doktor Gurameto’ların gerçek olup olmadığını öğrenemiyoruz tabii. Dillioğlu, “Kitabı derinlemesine okuduğunuzda iyiyle kötü gibi ikilem, farklılık ve betimlemeleri görüyorsunuz, doktorları da bunun için kurgulamış olabilir” diyor. Ancak Kadare ailesinin de ismi geçiyor kitapta. İsmail Kadare kafa karıştırmayı seven bir yazar. Kitabı okurken bir anda geçmişe gidiyor, geçmişteyken bir anda günümüze gelebiliyorsunuz. Gerçek zaten çoğu zaman kafa karıştırıcı değil midir?

Memleketi başrolde

  • Birkaç defa Nobel Ödülü için adı geçen İsmail Kadare, yazdığı kitaplarla bıkmadan usanmadan memleketini anlatıyor. Arnavutluk’un Ergirikasrı’nda dünyaya gelen yazar, Kırk yılı aşkın bir süre Enver Hoca’nın komünist diktatörlüğü altında yaşamıştı. Kentinin Almanlar, İtalyanlar, Yunanlılar ve krallık yanlısı Arnavutlar tarafından işgaline tanık oldu. Çeşitli sebeplerle yönetime muhalif düşerek, 1990 yılında Fransa’ya iltica etti ve yaşamını orada sürdürmeye devam ediyor. 86 yaşında olan yazar, uluslararası birçok ödülün de sahibi. Romanlarında komünist toplum konularının sık sık geçtiği yazarın Taş Kentin Düşüşü kitabı da Almanların işgali ve komünist yönetim zamanındaki kesitlerden oluşuyor.
#İsmail Kadare
#Ketebe Yayınları
#Ece Dillioğlu
#Nobel
2 yıl önce