Dünyada olduğu gibi ülkemizde de buğdaydan çıkan ekmek ile doyuyoruz. Ancak buğday kalitesi dünya ölçeğine göre istenen seviyede değil. Bu da hem ekmeğin kalitesiz olmasına ve hem de içine oldukça fazla katkı maddesi katılmasına sebep oluyor. Buğdayın kalitesini artıracak çalışmalar ve yatırımlar oldukça yetersiz olmasına rağmen ülkemizin her köşesinde kurulan un fabrikalarının dünyaya yetecek kadar fazla kapasitede olduğunu duymuştum bir konferansta. Problemin köküne inmek yerine en kârlı üretim neyse ona göre yatırımların yapılması plansızlığın bir sonucu ve kaynakların çöpe gitmesi olarak karşımıza çıkıyor.
İşte tam da bu noktada bu konuda bir başlangıç olabilecek iyimser bir çalışma dikkatimizi çekiyor. Kampanyanın muhtevası tam buğday ekmeğini yaygınlaştırmak. Bunun için pilot il olarak Konya seçilmiş. Kampanya Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nca hayata geçirilmiş. Daha sonraki aşamada okul, hastane, kamu kurumlarının yemekhaneleri benzer yerlerde tam buğday ekmeği görsellerle görünür hale getirilecek.
Tam buğday ve kepek ekmeğinin satış yerlerinde bulundurulması 2013 yılında yürürlüğe giren mevzuatla zorunlu hale getirilmişti. Ancak bu konudaki tüketim düşük seviyelerde. Fırıncılar, zincir marketler, un fabrikaları ve kamu kuruluşları konuya sahip çıkması gerekiyor.
Konya sadece tahıl ambarı değil, Çatalhöyük’te ilk mayalanmış ekmeğin de ortaya çıktığı şehir. Bu yüzden kampanya bu şehirden başlatılmış.
Kuraklığa dayanıklı buğday
Özellikle Orta Anadolu bölgesinde bu yılki yetersiz yağışa dayalı kuraklık meyvecilik ve tahıl üretimini olumsuz etkiledi. Buna karşılık Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Ziraat Fakültesinin tarımsal deneme üretim sahasına ekilen "Bayraktar-2000” buğday çeşidinin kuraklığa bağlı verim kaybını düşürdüğü tespit edildi. İşlemeli tarım yapılan toplam 1124 dekarlık alanın 330 dekarına ekilen buğday ekilmiş. Dekarda 200 kilogram civarında verim alınmasının en büyük sebebi, önceki yıllardan elde edilen verilerden dolayı bölge ekolojisine uygun çeşitlerden biri olan bu yeni çeşidin ekilmesi.
Yumurta israfına karşı ince ayar
Türk Gıda Kodeksi Yumurta Tebliği’nde yapılan değişiklikle yumurta israfının önlenmesi amaçlanıyor. Sofralık yumurtanın raf ömrü için var olan “son tüketim tarihi” ibaresi “tavsiye edilen tüketim tarihi” olarak değiştirildi.
Sofralık yumurtanın, yumurtalama tarihinden itibaren tüketiciye ulaştırılma süresi 21 günden, 28 güne çıkarıldı. Yumurta, yumurtlama tarihinden itibaren 28 günden sonra sofralık olarak piyasaya arz edilemeyecek. Ekstra taze olarak satışa sunulan sofralık yumurtaların, yumurtlamadan sonraki 4 gün içinde sınıflandırılması, işaretlenmesi ve paketlenmesi zorunlu hale getirildi. Yumurtlamadan sonraki 10 gün içinde sınıflandırılmayan, işaretlenmeyen ve paketlenmeyen sofralık yumurtalar, bu amaçla piyasaya arz edilmeyecek ancak yumurta ürünleri üretiminde değerlendirilecek.
Yaş meyve sebze sektörünün raporu
Antalya Tarım Konseyi yaş meyve ve sebze sektöründeki gelişmelerin değerlendirildiği bir rapor hazırladı. Yaş meyve sebze piyasası ve hal mevzuatıyla ilgili tespitler, problemler ve çözüm önerilerini muhteva eden raporda mevcut yapı, beklentiler ve hal yasasında yapılması gereken düzenlemeler hakkındaki değerlendirmeler yer aldı. Sektör temsilcilerinin görüşleriyle hazırlanan bu raporun tarımsal ticareti daha şeffaf, verimli ve etkin işlemesine zemin hazırlaması bekleniyor.
Gözüme Takılanlar
Bu yılın ilk 6 aylık alışveriş haritasını yayınlayan Trendyol en çok alışverişin akşam 9 ile gece 12 saatleri arasında gerçekleştirildiğini tespit etmiş. Bu saat dilimi arasında yapılan alışverişler, toplam alışverişlerin yüzde 23’ünü oluşturdu. En çok alışveriş yapan 25-30 yaş grubu kullanıcılar olurken, bunun yüzde 80’ini kadınlar, yüzde 20’sini erkekler oluşturdu. Ayrıca alışverişte her bölgenin favorisi farklı çıkarken ürün bazında ise fonksiyonel ürünler, kahve ve şuruplar öne çıkanlar arasında.
Seyahatle ilgili yapılan bir araştırma yaşlı gezginlerin 2024’te gezginlerin üçte birini oluşturduğunu ortaya koydu. “Müslümanların Seyahat Tercihleri” adlı araştırma sonuçlarını yayınlayan Mastercard’ın çalışmasına göre turizm sektöründe 60 yaş ve üzeri olarak tanımlanan yaşlı gezginler sadece eğlence için değil, aynı zamanda yaşam boyu hayallere ve kişisel tatmine ulaşmak için seyahat ediyor.
‘Zengin kâha yer…’
Halk deyimlerine konu olan kâha, kıtlık zamanında bulunması zor olan malzemelerle hazırlanması sebebiyle zengin yemeği olarak bilinir. Halkın büyük bir çoğunluğu açken hali vakti iyi olanların sofrasında görülen bu yiyecek için söylenen söz Tosya yöresinde “Zengün kâha yir, durur durur bi daha yir” şeklindeyken Ordu yöresinde “Parası olan kâha yer durur durur daha yer” deniyor. Günümüz mutfağında unutulan lezzetler arasında olsa da büyüklerimizin ya damağında ya da dilinde olan bu lezzet Karadeniz bölgesinin değişik yörelerinde biliniyor.
Yemeğin tarifi şöyle: Yumurta, sıvı yağ, süt, sirke ve tuz karıştırarak çırpılır. Yavaş yavaş un eklenerek yoğurulur. Ele yapışmayacak kıvama geldikten sonra 2 parçaya bölünür. Her bir parça oklava ile ince bir şekilde açılır, açarken yapışmaması için un kullanılır. Hamurlar açıldıktan sonra oklavaya dolanarak rulo haline getirilir. Rulolar oklavadan çıkarılır. Tane tane, ince ince doğrayarak kızgın yağda kızartılır ve kenara alınır. Bir tencerede şeker ve su karıştırılarak şerbet haline getirilir, kızartılan kâhaların üzerine dökülür. Soğuduktan sonra servis edilir.
İsteğe bağlı olarak üzerine toz şeker serperek, kaymak dökerek veya pekmezle süslenerek tüketilir. Tuzlu olarak da hazırlanır. Bu yöresel yiyecek tatlı olarak sunulmak istenirse, üzerine toz şeker serpilebilir, kaymak dökülebilir, pekmez ile süslenerek ikram edilebilir.
