|

Uzak Doğu’nun 'Fakir edebiyatı'

Dünya festivallerinin ve Oscar’ın son 4 yılda ilgi gösterdiği Uzak Doğu yapımı filmlerin ilginç ortak özelliği var. Hepsi sınıfsal fark ve gelir adaletsizliğine işaret ediyor. Ancak Batılıların alakadar olduğu şey daha çok ‘fakir edebiyatı’ gibi görünüyor.

Abdulhamit Güler
01:43 - 10/04/2021 Cumartesi
Güncelleme: 01:47 - 10/04/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Arakçılar
Arakçılar

Uzak Doğu sineması son yıllarda ciddi ivme kat etti. İvmenin de ötesinde parlama yaptığını söylemek mümkün. Güney Kore Sinemasının başı çektiği görkemli yapımlar dünya festivallerinde iltifat görüyor. Dahası bu filmler Oscar’da da el üstünde tutuluyor.

Çin, Güney Kore, Japonya yapımı filmlerin konuları ele alış biçimleri, formel açıdan ortaya koydukları dil, sinema sanatı adına söyledikleri söz var elbet. Ancak özellikle Oscar’da rağbet gören Uzak Doğu filmlerinin ortak özelliği, her birinin ‘fakir edebiyatı’ yapıyor oluşu.

Ülkelerindeki alt sınıfların sorunlarının dile gelmesi, gelir adaletsizliğinin vurgulanması gibi unsurlarda sıkıntı yok tabi ki. Post modern zamanda sinemanın bu konuları ele alması kadar doğal bir şey olamaz. Fekat bu filmlerden bazıları fakirliğin edebiyatını yapıp, olayı ajitasyona vardırıp, sanki Batılı gözlere istediğini vermek arzusunda gibi manzara ortaya koyuyor. Son 3 yılın Oscar finalistlerine baktığımızda enteresan bir niyet kendini gösteriyor.


TAM OLARAK FAKİR EDEBİYATI

2021 Oscar finalistinden başlayalım. Better Days, Çin’in Oscar adayı. Uluslararası En İyi Film dalında son 5’e kalan yapımlardan. Lisedeki akran zorbalığını konu edinen filmde, Çin’de neredeyse 10 milyon lise öğrencisinin geleceğini belirleyecek sınava hazırlanan Nian’ın çevresinde yaşananlara şahitlik ediyoruz. Bir sınıf arkadaşının intihar etmesi üzerine, Nian okuldaki zorbaların hedefi haline gelir. Gizemli genç bir adam ise Nian’ı zorbalıktan korumaktadır. Elbette gizemli genç yoksul tabakadan ve ‘serseri’ sınıfından. Nian da yoksul tabakadan ve gireceği sınav ile hayatı değişecektir. Filmde yoksul insanların resmedilmesi, sokak aralarında başlarına gelenlerin sahnelenmesi gibi unsurlar fazlasıyla didaktik ve klişe... Neredeyse o alt tabakada hayatta kalma şansın yok ve ayakta kalmak için ya sınavda başarılı olacaksın ya da büyük balıklara yem olmamak için yasaları gözardı edeceksin. Bazı sahnelerdeki sinematografi ve senaryo dili filmin tamamında olsa bu açıdan eleştirmeyeceğiz. Ancak tutarsız bir dil ve fakirliğin edebiyatını yapma gayesi kendini açık ediyor.


PARAZİT AMA...

2020’de Oscar’a damgasını vuran Parazit filmini hatırlarsınız. Güney Kore filmi olmasına rağmen hem yabancı hem yerli kategoride en iyi film ödüllerini aldı. Parazit’in temel meselesi modern hayat düzeni içerisindeki sınıf farkını ve adaletsizliği göz önüne koymaytı. Parazit’in Better Days gibi bir ajitasyona girdiğini söyleyemeyeceğim. Uzak Doğu filmlerinin ve insanının karakteristik özelliği olan bazı mübalağa çeşitlerini yok sayarsak ‘fakir edebiyatı’ yaptığını söylemek haksızlık olabilir. Lakin Batılıların bu filme bu denli kıymet vermiş olmasında, kendilerince sezdikleri ve görmek istedikleri edebiyat olduğunu dile getirebiliriz.

JAPONYA’NIN ARAKÇILAR’I DA...

2019’da da tahmin edeceğiniz üzere yine bir alt sınıf ve yine bir fakir edebiyatı filmi Oscar’da finalistler arasına girmişti. Japonya yapımı Arakçılar, son 5’e kalan filmler arasındaydı. Adından da anlaşılacağı üzere hırsızlık yaparak geçinen bir ailenin yaşadıklarına odaklanıyor film. Bir gün küçük bir kız çocuğu hayatlarına dahil olur ve yaşayışlarını renklendirir. Sona doğru ise bir sır açığa çıkar ve olanlar olur.

2018’de de Burning, Cannes’da büyük sükse yapmasına rağmen Oscar’da son kısa listeye kalamamıştı. Burning’in de hikayesinde alt tabaka yoksunluğu ana dokulardan biriydi. Parazit gibi Güney Kore yapımı olan film ciddi estetik bir yaklaşım ortaya koyarak fakir edebiyatı meselesinden uzaklaşmış olsa da Batılıların dikkatini cezbettiği noktalardan birinin kesinlikle bu olduğu aşikar.

BATI, UZAK DOĞU’NUN FAKİR EDEBİYATINI MI SEVİYOR?

Son 4 yılda uluslararası arenada adından çok söz ettiren dört Uzak Doğu merkezli filmden bahsettik. Hepsinin ortak özelliği önce Cannes Film Festivali’nde iltifat görmesi. Oradan başlayarak dünya festivallerinde ve Oscar’da ses getirmeleri. Ve elbette dünya festivalleri dediğimiz yerler de ‘Batılı’ merkezler. Bu dört filmin ortak özelliğinin sınıfsal fark ve gelir adaletsizliğine dikkat çekmek olması tesadüf olmasa gerek. Üreticiler fakirliğin edebiyatını yapıp Batılıya göz kırpma noktasında nerede duruyor tam bilemiyoruz. Ama Batılıların, kendilerine göz kırpma niyetiyle olmasa dahi fukara edebiyatı yapan filmlere ayrı ehemmiyet verdiği de ayan beyan ortada.

#Uzak Doğu
#Edebiyat
#Fakir
#Sinema
3 yıl önce