
Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan, kaleme aldığı köşe yazısının bağlamından koparılarak CHP ve yandaşı medya tarafından linç kampanyasına dönüştürülmesine ilişkin konuştu. "Çok net olmakla beraber, bir kelimeyi unuttum. İsmail Saymaz, Ali Mahir Başarır, Barış Atay ve benzerleri, “Alevi katliamı var” meselesini Türkiye kamuoyuna taşımak için fırsat sağladı. Bunun için üzgünüm." diyen Kılıçarslan, kendisini ve ailesini tehdit edenler hakkında hukuki yollara başvurduğunu söyledi. "Biz 13 yıldır bu insanlara yalvardık orada insanlar ölüyor diye. Tamamı bizimle dalga geçmeyi tercih ettiler." diyen Kılıçarslan, "Ben mezhepçilik yapmıyorum, mezhepçilik yapan sizsiniz. Türkiye’de mezhepçiliğin ağababası CHP’dir. Ve sonra bize dönüp 'Siz mezhepçisiniz.' derler! Vallahi de değiliz, billahi de değiliz!" ifadelerini kullandı.
Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan, geçtiğimiz hafta kaleme aldığı köşe yazısında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'Alevilere saldırı' zagonu kullandığını belirtip, Suriye'de öldürülenlerin Esed rejimine bağlı Nusayri 'teröristler' olduğunu yazdı. Kılıçarslan'ın bu yazısı, CHP yandaşı medya tarafından hedef tahtasına kondu.
İsmail Saymaz, Kılıçarslan'ın Hatay, Adana ve Mersin'de yaşayan Alevi Arapları da kastettiğini iddia edip Kılıçarslan'ı hedef gösterdi.
X platformunda, Kılıçarslan'ın kişisel bilgileri anonim hesaplar tarafından paylaşıldı, aile üyeleri tehdit edildi.
Yaşananlar Ersin Çelik moderatörlüğünde TVNET'te canlı yayınlanan Siyaseten programında ele alındı.
Kılıçarslan, kendisine yöneltilen linç kampanyasına ilk kez cevap verdi.
"Nusayri Şebbihaların 280 insanı öldürdüklerine ikna edemedik"
"Mültecilere karşı değildiniz, mültecilerin Sünni olmasına karşıydınız"
"Bize dönüp, bizim ölülerimizin üzerinde tepindiler"

"Mezhepçilik yapan sizsiniz!"
Madem iş soydaşlık, madem iş mezhepdaşlık, madem iş dindaşlık… Türkiye’de yaşayan Türkmenler benim hem soydaşım, hem dindaşım, hem de meslektaşım. Onlarla empati kurduğumda, neden benim üzerimde tepinmeye kalktın o zaman? Ali Mahir Başarır, Ceyda Kara, Cemil Kılıç, bilmem kim… Hanginizse yani! Niye bizim üzerimizde tepinmeye çalıştınız?
Şimdi “Suriye’nin iç işlerinden bize ne?” diyorsun. O zaman neden Suriye’nin iç işlerine karışıyordun? “Demiyorum.” diyemezsin ki, ama olan bu. Olan bu! Yani senin cici emperyalistin İran, senin cici emperyalistin Rusya, senin cici diktatörün Esed, 600 bin insan katletti. Ve sen bu esnada, Şednai Hapishanesi insanlık utancı olarak ortaya çıktığında, Esed’in gitmesinin Suriye’de ne gibi sorunlara yol açacağına dair analizler yapıyordun.
Siz bize “siyasal İslamcı” dediniz. Peki, biz size “siyasal” deyince ne oluyor? Madem durum eşitleyelim. Hayır, durumu sen eşitleme, ben senin üstünde tepineyim! Ben istediğim gibi gazetecilik yapayım, ama sen gazetecilik yapınca dilini keseyim! Sana güneş sizi göstermiyor.
Bunların ağababaları da bu işi böyle yapıyor. Kemal Tahir aklımızda, Orhan Kemal aklımızda, Refik Halit aklımızda… Unutmadık ki bunları! Kendilerine benzemeyen en küçük bir düşünceye bile tahammülleri yok. Adam diyor ki: “Seni öldürmeyeceğim, çocuklarını da öldüreceğim!”
Diyorum ki, demişim ki: “Diyanet’te Aleviler temsil edilmeli kardeşim! Dedelere maaş verilmeli. Camilerin hangi hizmeti karşılanıyorsa, cemevlerinin de o hizmeti devlet tarafından karşılanmalı.” Recep Tayyip Erdoğan’ın, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu düzenlemeyi yapmasına kim karşı çıkıyorsa, Türkiye’nin lehine bir şey yapmıyordur.
Bunu yazdım, yemediğim linç kalmadı. Bir Muharrem yazısı yazdım, Hacı demek yerine Muaviye dediğim için Cübbeli Ahmet ve tayfası tarafından sabahlara kadar linç edildim. Ama şimdi aynı Cübbeli Ahmet bir açıklama yaptı. O bile girdi işin içine.
Abi, Cübbeli Ahmet oraya girince benim hiç şüphem kalmadı. Hiç şüphem kalmadı yani. Olayda en küçük bir tereddüdüm dahi kalmadı. Hukuki tarafıyla ilgili konuşmadan… Hakkımda suç duyurularında bulunuldu. Hepsine gidip ifademi vereceğim. Resmen bir soruşturma başlatılırsa, buna seve seve gider, ifade veririm. Hukuk önünde izah edemeyeceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Ama yine de, samimiyetle alınan Nusayri ve Alevi kardeşim varsa, hepsinden özür diliyorum. İşin hukuki boyutuna gelirsek, hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir. Gider, ifademizi veririz. Soruşturma açılırsa, orada da ifademizi veririz. Orada sorun yok.
Fakat hali hazırda açtığım hukuki dava sayısı 400'ü buldu. Şimdi programa girmeden önce avukatımla konuştum. 400 kadar dava açtık. Ali Mahir Başarır’a, Cemal Enginyurt’a, Hilal Nesli’ne… Kim aklına gelirse! Kazanırız ya da kaybederiz, ama bu linç meselesinde hukuk mücadelemizi sonuna kadar vereceğim.
"Türkiye’de mezhepçiliğin ağababası CHP’dir"
Evet, ben İran emperyalizmine karşıyım. Zalim Beşşar Esed’e karşıyım. Ama bir şey söyleyeyim mi? Büyük ihtimalle Özgür Özel’in sahip olduğundan daha çok Nusayri arkadaşım var benim. Büyük ihtimalle Özgür Özel’in sahip olduğu Dürzi arkadaştan çok daha fazla Dürzi arkadaşım var!
Son 14 yılım, bu insanların hayatlarını merak etmekle geçti. Ulaştıklarım oldu, ulaşamadıklarım oldu. Dolayısıyla, bende mezhepçi lekesi durmaz."