İsmail Kılıçarslan 'Sünni alevi ayrımını' kimlerin yaptığını Suriye örneğiyle anlattı: Mezhepçiliğin ağababası CHP'dir

Hüseyin Berk
Hüseyin Berk
22:5912/03/2025, Çarşamba
G: 12/03/2025, Çarşamba
Yeni Şafak

Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan, kaleme aldığı köşe yazısının bağlamından koparılarak CHP ve yandaşı medya tarafından linç kampanyasına dönüştürülmesine ilişkin konuştu. "Çok net olmakla beraber, bir kelimeyi unuttum. İsmail Saymaz, Ali Mahir Başarır, Barış Atay ve benzerleri, “Alevi katliamı var” meselesini Türkiye kamuoyuna taşımak için fırsat sağladı. Bunun için üzgünüm." diyen Kılıçarslan, kendisini ve ailesini tehdit edenler hakkında hukuki yollara başvurduğunu söyledi. "Biz 13 yıldır bu insanlara yalvardık orada insanlar ölüyor diye. Tamamı bizimle dalga geçmeyi tercih ettiler." diyen Kılıçarslan, "Ben mezhepçilik yapmıyorum, mezhepçilik yapan sizsiniz. Türkiye’de mezhepçiliğin ağababası CHP’dir. Ve sonra bize dönüp 'Siz mezhepçisiniz.' derler! Vallahi de değiliz, billahi de değiliz!" ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan, geçtiğimiz hafta kaleme aldığı köşe yazısında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'Alevilere saldırı' zagonu kullandığını belirtip, Suriye'de öldürülenlerin Esed rejimine bağlı Nusayri 'teröristler' olduğunu yazdı. Kılıçarslan'ın bu yazısı, CHP yandaşı medya tarafından hedef tahtasına kondu.

İsmail Saymaz, Kılıçarslan'ın Hatay, Adana ve Mersin'de yaşayan Alevi Arapları da kastettiğini iddia edip Kılıçarslan'ı hedef gösterdi.

X platformunda, Kılıçarslan'ın kişisel bilgileri anonim hesaplar tarafından paylaşıldı, aile üyeleri tehdit edildi.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da Arsuz'da yaptığı konuşmada,
"Dün alçakça bir yazı gördüm. Yeni Şafak gazetesinin sözde yazarı Genel Başkanımız ve bizim için ‘Savunacak bir grup köpek buluyorsun’. Ali Mahir Başarır ve arkadaşları, yaşadığı sürece ben o dilini senin kesmezsem, sana güneş yüzü gösterirsem Allah benim belamı versin."
sözleriyle yazarımızı hedef aldı.

Yaşananlar Ersin Çelik moderatörlüğünde TVNET'te canlı yayınlanan Siyaseten programında ele alındı.

Kılıçarslan, kendisine yöneltilen linç kampanyasına ilk kez cevap verdi.

"Nusayri Şebbihaların 280 insanı öldürdüklerine ikna edemedik"

"Mesele şudur benim baktığım yerden: Bir karışıklık görüyorum. Bak, PKK silah bırakıyor. Hemen ardından “Suriye’de Alevi katliamı var.” diye olmayan bir katliam üzerinden…"
vurgusu yapan Kılıçarslan, "
Ama biz bu arkadaşları, bu yaşta Nusayri Şebbihalarının 280 insanı bir buçuk gün gibi kısa bir sürede keyifle öldürdüklerine ikna edemedik. Olmadılar bir türlü ikna. Doğu Guta’da sinir gazıyla, kimyasal silahlarla insan öldürüldüğüne bir türlü ikna olamadılar."
diye konuştu.
Ali Mahir Başarır'ın
“Suriye’ye mehter okuyan TÜGVA’cı çocuklar gitsin.”
dediğini hatırlatan Kılıçarslan,
"Şimdi ne diyor? “Gerekirse kapıları açın, biz gidelim.” diyor. Abi, açılın kapılar, şaha gidin! Giderseniz, buyurun, kapı orada. Bu memleketin aslan gibi çocukları, Türkmenler, Sünniler, üzerine düşeni yaptılar. Üzerinize düşen bir şey olduğunu düşünüyorsanız, aha kapı, buyurun gidin abiciğim Suriye’ye. Ama o kadar uzun boylu değil."
dedi.

"Mültecilere karşı değildiniz, mültecilerin Sünni olmasına karşıydınız"

CHP'li Tanju Özcan'ın mültecilere yönelik ırkçı hamlelerini örnek gösteren Kılıçarslan,
"İnsanlık düşmanı bir adam. Ne yazdı? “Alevi katliamı kabul edilemez.” Bir dakika, bir dakika! Siz o zaman mültecilere karşı değildiniz, mültecilerin Sünni olmasına karşıydınız. Bir maske düşürelim, bir konuşalım bunu adam gibi. Şimdi kategorik olarak sen ileri düşman belirleyeceksin, ben ise müstakbel düşman bellemiyor olmama rağmen beni düşman ilan edeceksin. Yok öyle yağma!"
ifadelerini kullandı.

"Bize dönüp, bizim ölülerimizin üzerinde tepindiler"

"“Bize ne Suriye’nin iç meselesinden?” diyorlardı. Şimdi ne diyorlar? “Ama bize ne Suriye’nin iç meselesinden?”"
diyen Kılıçarslan,
"Orada bir tane suçsuz Nusayri ölse canım yanar, bunu da en iyi sen bilirsin. Buradaki en eski dostum sensin. Mazlumlar karşısında, mazlumlar hakkında ne hissettiğimi bu dünyada en iyi sen bilirsin, çok eski arkadaşım olduğun için. Mazlum, mazlumdur abiciğim. Mazluma ne dini sorulur, ne ırkı, ne de mezhebi. Ama biz 13 yıldır bu insanlara yalvardık. Dedik ki: “Bakın, bu insanlar mağdur, bu insanlar ölüyor, bu insanlar katlediliyor, bu insanlar soykırıma uğruyor.” Tamamı bizimle dalga geçmeyi tercih ettiler. Tamamı aşağılık Nusayri azınlık diktatoryasını, Beşşar Esed’i ve onun zalimliklerini savundular. Tamamı İran’ın emperyalist emellerini savundu. Tamamı Rusya’nın emperyalist emellerini savundu. Ve bize dönüp, bizim ölülerimizin üzerinde tepindiler.
" dedi.

"Mezhepçilik yapan sizsiniz!"

Kılıçarslan sözlerinin devamında şunları söyledi:

Madem iş soydaşlık, madem iş mezhepdaşlık, madem iş dindaşlık… Türkiye’de yaşayan Türkmenler benim hem soydaşım, hem dindaşım, hem de meslektaşım. Onlarla empati kurduğumda, neden benim üzerimde tepinmeye kalktın o zaman? Ali Mahir Başarır, Ceyda Kara, Cemil Kılıç, bilmem kim… Hanginizse yani! Niye bizim üzerimizde tepinmeye çalıştınız?

Şimdi “Suriye’nin iç işlerinden bize ne?” diyorsun. O zaman neden Suriye’nin iç işlerine karışıyordun? “Demiyorum.” diyemezsin ki, ama olan bu. Olan bu! Yani senin cici emperyalistin İran, senin cici emperyalistin Rusya, senin cici diktatörün Esed, 600 bin insan katletti. Ve sen bu esnada, Şednai Hapishanesi insanlık utancı olarak ortaya çıktığında, Esed’in gitmesinin Suriye’de ne gibi sorunlara yol açacağına dair analizler yapıyordun.

Dolayısıyla maskeniz düştü! Ben mezhepçilik yapmıyorum ama mezhepçilik yapan sizsiniz! Siz bize “İslami terörist” dediniz, “Müslüman terörist” dediniz, “Sünni savaşçı” dediniz!

Siz bize “siyasal İslamcı” dediniz. Peki, biz size “siyasal” deyince ne oluyor? Madem durum eşitleyelim. Hayır, durumu sen eşitleme, ben senin üstünde tepineyim! Ben istediğim gibi gazetecilik yapayım, ama sen gazetecilik yapınca dilini keseyim! Sana güneş sizi göstermiyor.

Bunların ağababaları da bu işi böyle yapıyor. Kemal Tahir aklımızda, Orhan Kemal aklımızda, Refik Halit aklımızda… Unutmadık ki bunları! Kendilerine benzemeyen en küçük bir düşünceye bile tahammülleri yok. Adam diyor ki: “Seni öldürmeyeceğim, çocuklarını da öldüreceğim!”

Dedim ki tamam ya… Diyelim ki ben Nusayrilere terörist dedim. Müsaade ederek terörist dedim diye mi çoluk çocuk öldürülmeyi hak ediyorum? Sen geri zekalı mısın abiciğim? Sen ne yapmaya çalışıyorsun ya? Hikaye bundan ibaret, abi.
Ben kategorik olarak Nusayrilere, hele hele Türkmen Alevi canlarıma, kardeşlerime… Ya abi, arşiv orada! Kendimi savunmak veya izah etmek manasında söylemiyorum ama bu mahallede Alevi meselesi yüzünden en çok linç yiyen benim. Hem de olumsuz linç! Biliyorum.

Diyorum ki, demişim ki: “Diyanet’te Aleviler temsil edilmeli kardeşim! Dedelere maaş verilmeli. Camilerin hangi hizmeti karşılanıyorsa, cemevlerinin de o hizmeti devlet tarafından karşılanmalı.” Recep Tayyip Erdoğan’ın, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu düzenlemeyi yapmasına kim karşı çıkıyorsa, Türkiye’nin lehine bir şey yapmıyordur.

Bunu yazdım, yemediğim linç kalmadı. Bir Muharrem yazısı yazdım, Hacı demek yerine Muaviye dediğim için Cübbeli Ahmet ve tayfası tarafından sabahlara kadar linç edildim. Ama şimdi aynı Cübbeli Ahmet bir açıklama yaptı. O bile girdi işin içine.

Abi, Cübbeli Ahmet oraya girince benim hiç şüphem kalmadı. Hiç şüphem kalmadı yani. Olayda en küçük bir tereddüdüm dahi kalmadı. Hukuki tarafıyla ilgili konuşmadan… Hakkımda suç duyurularında bulunuldu. Hepsine gidip ifademi vereceğim. Resmen bir soruşturma başlatılırsa, buna seve seve gider, ifade veririm. Hukuk önünde izah edemeyeceğim bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Çünkü ben Nusayri kardeşlerimize, hele hele Türkmen Alevi canlarımıza en küçük bir kategorik düşmanlık üretmedim. Çok net olmakla beraber, bir kelimeyi unuttum: İsmail Saymaz, Ali Mahir Başarır, Barış Atay ve benzerleri, “Alevi katliamı var” meselesini Türkiye kamuoyuna taşımak için fırsat sağladı. Bunun için üzgünüm.

Ama yine de, samimiyetle alınan Nusayri ve Alevi kardeşim varsa, hepsinden özür diliyorum. İşin hukuki boyutuna gelirsek, hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir. Gider, ifademizi veririz. Soruşturma açılırsa, orada da ifademizi veririz. Orada sorun yok.

Fakat hali hazırda açtığım hukuki dava sayısı 400'ü buldu. Şimdi programa girmeden önce avukatımla konuştum. 400 kadar dava açtık. Ali Mahir Başarır’a, Cemal Enginyurt’a, Hilal Nesli’ne… Kim aklına gelirse! Kazanırız ya da kaybederiz, ama bu linç meselesinde hukuk mücadelemizi sonuna kadar vereceğim.

"Türkiye’de mezhepçiliğin ağababası CHP’dir"

Özgür Özel’e dava açmayacağım. Çünkü yazık… İşte, CHP’de genel başkanlık falan yapmaya çalışıyor. Bir de ben vurmayayım! Hani, bir de ben vurmayayım. Şimdi onun bir tane Cumhurbaşkanı adayı var. Onun dümen suyu var, Halk TV var başında, kongre meselesi var… Bir de benimle uğraşmasın bu arada!
Sadece sözlerini kendisine iade ediyorum. Türkiye’de mezhepçiliğin ağababası CHP’dir. Ve sonra bize dönüp “Siz mezhepçisiniz.” derler! Vallahi de değiliz, billahi de değiliz! Hele ben… Yani hele ben!

Evet, ben İran emperyalizmine karşıyım. Zalim Beşşar Esed’e karşıyım. Ama bir şey söyleyeyim mi? Büyük ihtimalle Özgür Özel’in sahip olduğundan daha çok Nusayri arkadaşım var benim. Büyük ihtimalle Özgür Özel’in sahip olduğu Dürzi arkadaştan çok daha fazla Dürzi arkadaşım var!

Son 14 yılım, bu insanların hayatlarını merak etmekle geçti. Ulaştıklarım oldu, ulaşamadıklarım oldu. Dolayısıyla, bende mezhepçi lekesi durmaz."


#İsmail Kılıçarslan
#CHP
#Ali Mahir Başarır
#Özgür Özel
#TVNET