Herşey çalışıyor

00:003/07/1999, Cumartesi
G: 9/09/2019, Pazartesi
Hakan Arslan

Türkiye''de siyaset kısırlaşıyor (yalnızca Türkiye''de mi?). Ufkumuz gittikçe daralıyor. Ufkumuzun daralmasına karşı bir panzehire ihtiyacımız var. Kimileri bir panzehir bulmuş bile: "Başta ulus-devlet olmak üzere nice şey çözüldü artık, bunlara kafa yormayın boş yere!" diyorlar ve Yeni Çağ''ın - toplumsal ve teknik sıçramalarla bezendiği varsayılan bir çağın - meziyetlerini saya saya, öve öve bitiremiyorlar.Der Spiegel dergisinden Rudolf Augstein ve Georg Wolff çağın en büyük düşünürlerinden biri

Türkiye''de siyaset kısırlaşıyor (yalnızca Türkiye''de mi?). Ufkumuz gittikçe daralıyor. Ufkumuzun daralmasına karşı bir panzehire ihtiyacımız var. Kimileri bir panzehir bulmuş bile: "Başta ulus-devlet olmak üzere nice şey çözüldü artık, bunlara kafa yormayın boş yere!" diyorlar ve Yeni Çağ''ın - toplumsal ve teknik sıçramalarla bezendiği varsayılan bir çağın - meziyetlerini saya saya, öve öve bitiremiyorlar.

Der Spiegel dergisinden Rudolf Augstein ve Georg Wolff çağın en büyük düşünürlerinden biri olan Martin Heidegger''le, ölümünde sonra yayınlanmak kaydıyla, 23 Eylül 1966''da bir söyleşi yapmıştı. Söyleşi 1976 yılında Der Spiegel''in 23. sayısında yayınlandı. Söyleşi dilimize Yapı Kredi Yayınları tarafından 1993''te bir kitap olarak kazandırıldı ("Profesör Heidegger, 1933''te Neler Oldu?", çev. Turhan Ilgaz). Bugün söz konusu söyleşinin bazı bölümlerine göz atacağız.

Heidegger söyleşinin bir yerinde şöyle diyor: "Son otuz yıllık sürede daha da açıklıkla ortaya çıkmış olsa gerekir ki modern zamanlar tekniğinin gezegen ölçeğindeki devinimi tarihi belirleyen bir güçtür ve de büyüklüğü hiçbir şekilde abartılmış olamaz. Genelde bir siyasal sistemin teknik çağına nasıl uyarlanabileceği ve bunun hangi sistem olabileceği, bugün benim için en belirleyici bir soru. Bu soruya verilecek yanıtı bilmiyorum."

"Kendi varlığı içinde Teknik, insanın elinde bulunan bir şey olmaktan çıkmıştır" diye belirtiyor Heidegger ve ekliyor: "Modern teknik bir ''alet'' değil ve aletlerle de artık hiçbir ilişiği yok." Söyleşiyi yapanlar "Sonuç olarak herşey çalışıyor. Tekniğin ilerlediği yerlerde işler tıkırında. Bolluk içinde yaşıyoruz. Burada eksik olan ne?" diye soruyorlar. İşte Heidegger''in karşılığı:

"Herşey çalışıyor. Rahatsızlık verici olan da asıl bu, çalışıyor olması ve işleyişin her zaman yeni bir işleyişi peşinden getirmesi ve de tekniğin insanı hep daha çok topraktan koparması, orada köksüzleştirmesi (Entwurzelung). Bilmiyorum bu sizi dehşete düşürüyor mu ama beni, her türlü şıkta, artık aydan yeryüzüne fotoğraflar gönderildiğini görmek dehşete düşürdü. Artık atom bombasına ihtiyacımız yok, insanın köksüzleşmesi şimdiden burada. Artık yalnızca düpedüz teknik koşullarda yaşıyoruz. Bugün artık insanın üzerinde yaşadığı, bir toprak değil."

Heidegger''e "Bu toprağın üzerinde olmanın insanın kaderi olduğunu kim biliyor?" diye soruluyor, "Egemenliğini bu topraktan başka gezegenlere doğru yaydığı gerçeğinde de görebiliriz insanın olabilirliğini. Besbelli ki burada fazla kalıcı değiliz. Yalnız, insanın yerinin burası olduğu nerede yazıyor?"

Heidegger şöyle yanıtlıyor: "Haberli olduğum kadarıyla, insanlık deneyimimiz ve tarihimize göre, her temelli ve büyük şeyin insan ancak bir yurda (Heimat) sahip olduğu ve de bir gelenekte kökleştiği (Überlieferung verwurzelt) için doğabildiğini biliyorum."

Düşüncelerin yeşerdiği bir toprağa, o toprağı canlı tutacak bir yurda ve bu yurtta köksüzleşmemizi engelleyecek bir bakışa ihtiyacımız var. Şimdiden herkesin, her kesimin elinde reçetesinin hazır, gönlününse pek rahat olduğunu görebiliyorum. Oysa son 5-6 yıllık siyasal ve toplumsal serüvenimiz gösteriyor ki hiçbir siyasal anlayışın, hiçbir kesimin, hiçbir topluluğun elinde böyle bir reçete yok. Siyasal ve toplumsal biçimcilik hastalığı köklerimizi yiyip bitiriyor. Artık hemen her kesime özgü hale gelen katı ve tuhaf bir ahlakçılık, siyasal reçetecilik "milli irade"yi bir ak-kara tercihi basitliğinden ibaretmiş gibi gösteriyor: "Yasaları, kuralları, yasakları, toplumsal düzenlemeleri değiştirince o başlığın konusu olan herşeyin değişeceği/düzeleceği" gibi bön, bir o kadar da tehlikeli bir düşünce bu da. Herkesin - hangi inanca ya da bakışa dayalı olursa olsun - korunaklı yuvalarından çıkması ve bu "toprak" üzerinde, salt onun üzerinde düşünmesi vakti geldi de geçiyor bile. Çünkü "herşeyin çalışıyor olması" yeterli değil. Hatta daha da kötüsü var: Artık her bakış için "herşeyin çalışıyor olması!"