|
Siyasete yenilen mühendislik

2010’dan bu yana, Türkiye’nin siyasal denklemini, “Yeni Türkiye’yi inşa” üzerinde yaşanan iktidar mücadelesi oluşturuyor. Aslında, 2010 referandumu, vesayetin bittiğine ve demokratik bir siyasal sistemin inşa edileceğine yönelik iyimser bir kanaat oluşturmuştu. 2010 yılına kadar vesayetle omuz omuza her türlü demokratikleşme çabalarına amansız bir direnç gösteren Baykal koltuğunu bırakmak zorunda kalmış, devlet Kürt sorununun çözümünde ve terörle mücadelede güvenlik paradigmasını terk ederek demokratik açılım ve OSLO süreçlerini hayata geçirerek 30 yılı kanla geçmiş yüzyıllık bir sorunu çözme umudunu yükseltmiş, toplumun reform talebi bütün siyasi partileri yeni Anayasa yazımına destek vermeye mecbur kılmıştı.

Ancak bu iyimser hava kısa sürdü. CHP’deki koltuk değişimi toplumun değişim ve demokrasi talebini karşılayacak bir siyasal çizgi doğurmadı, PKK Temmuz 2011’de gerçekleştirdiği saldırı ve ardından benimsediği “devrimci halk savaşıyla” ülkeyi şiddet sarmalına soktu, toplumun yeni Anayasa talebi yerine getirilemedi.

2010 referandumu sonrasındaki havanın kısa sürede dağılmasının arkasındaki esas dinamik, vesayetle mücadele sürecinde AK Parti’yi destekleyen kesimlerin, yeni Türkiye’yi inşa sürecinde AK Parti’yi “doğru” bir aktör olarak görmemeleri oldu.

2010’dan sonra, vesayetle mücadele sürecinde AK Parti’yi destekleyen bazı çevrelerin AK Parti’ye muhalefet etmeye başlamasıyla, mücadele zemini çeşitlendi. 2010-2013 yılları arasında, AK Parti karşısındaki cephe genişlese de, “AK Parti karşıtlığı”, henüz siyasetin yegane kurucu dinamiğine dönüşmemiş, muhalif kesimler için kimlik belirleyici bir rol üstlenmemişti. Dolayısıyla, Yeni Türkiye’nin koordinatları üzerine yaşanan siyasal mücadele, 2013’e kadar, büyük ölçüde, ulusal ve parçalı bir niteliğe sahipti.

2013 yılında, AK Parti’ye ve AK Parti’nin temsil ettiği “Yeni Türkiye” vizyonuna karşı 12 Eylül referandumundan beri güçlenerek süregelen yerel muhalefet, güçlü bir küresel destek buldu. Küresel aktörleri denkleme sokan Arap Baharı oldu. AK Parti, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan değişim dinamiğini sonuna kadar desteklemeyi sürdürürken, küresel aktörler kısa süreli bir beklemeden sonra değişim dinamiğini boğmayı tercih ettiler. Mısır ve Suriye politikaları üzerinde kristalleşen görüş ayrılığı, Davos zirvesi ve Mavi Marmara krizinden beri İsrail üzerinden AK Parti ve Erdoğan aleyhine alttan alta pompalanan “İslamcılık” propagandasının yaygınlık kazanmasına yol açtı.

AK Parti iktidarıyla küresel aktörlerin Arap baharıyla yaşanan demokratik dönüşüme yönelik bakış farklılıkları, yerel muhalefetin beklenmedik bir küresel destek bulmasına yol açtı. Arap Baharını boğmaya yönelen küresel çevrelerle AK Parti’nin yeni Türkiye’yi inşa misyonunu boğmaya yönelen ulusal aktörlerin işbirliğinde, Erdoğan ve AK Parti, pek çok siyasi mühendisliğin hedefine konuldu. Böylece, 2013 yılına kadar ulusal ve parçalı bir niteliğe sahip olan mücadele, 2013’ten itibaren küresel ve cephesel bir karaktere büründü.

Açık örnekleri Gezi eylemleri ve 17-25 Aralık operasyonlarında açığa çıkan bu küresel ve cephesel mühendislik, Erdoğan’ın AK Parti üzerindeki nüfuzunu kırarak AK Parti’nin siyasi rotasını değiştirmeyi hedefliyordu. AK Parti’ye yönelik rahatsızlık ve endişelerin, AK Parti’yi boğmaya yönelik bir hesaplaşmaya dönüşmesi, siyasal alanı neredeyse tamamen tahrip etti. Siyasal meşruiyet çerçevesini gözetmeyen iktidar mücadelesi, siyaseti bütünüyle mühendisliğe indirgedi. Siyasi partiler, alternatif siyasi vizyonlara dayalı bir siyasal performans ortaya koymak yerine bütün mesailerini AK Parti karşıtlığına indirgedikçe, neredeyse tamamen, örgütlü siyasi grupların güdümüne girdiler.

AK Parti, siyasete ve topluma yaslanarak, bu operasyonları akamete uğrattı. İddialarından taviz vermediği gibi, hedeflerini de revize etmedi. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na, Davutoğlu AK Parti genel başkanlığına seçildi. Kamuoyu araştırmaları, AK Parti’nin Haziran 2015 seçimlerinde de öngördüğü desteği alabileceğini gösteriyor.

Muhalefet, mühendisliğin siyaset karşısında bir mevzi kazandırmadığını fark edip, toplumsal sorunlara odaklı sahici bir siyasi vizyon geliştirmeye yönelirse, 2015 yılı, siyasetin enerjisini yeni Türkiye’yi inşa sürecine aktardığı kurucu bir dönemin başlangıcı olacaktır.

#Türkiye
#Yeni Türkiye
#OSLO
#AK Parti
#CHP
9 yıl önce
Siyasete yenilen mühendislik
Çok yaşa Yeni Şafak
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü