|
* Almanya; aşırı sağ ve İslamofobi için ‘kuluçka ülke’ oldu. * ‘Yakma’ yerine katliam dönemine mi geçildi? * İstihbaratı yapıyor, ırkçılarla örtüyor! * Aşırı sağı Almanya’nın John Bass’i mi yönetti? * Federal Savcılık bu dosyayı da kapatır.
İ
slamofobi
’nin merkezine dönüşen Almanya’da, bir süredir
suskunluk gösteren aşırı sağ terör yeniden patladı
. Bu sefer
yangın
yerine
katliam
yöntemiyle döndüler.
Hanau
kentinde Türkler ve Müslümanlar bir kez daha terörün hedefi oldu. 5’i Türk 10 kişi hayatını kaybetti.
Ne gariptir ki bu saldırı,
Alman istihbaratının bir aşırı sağ hücreyi çökertmesinden, camilere saldırıların tırmanmasından, dini kurumlara daha fazla güvenlik çağrılarından hemen sonra
gerçekleşti.
ZAMANLAMA DİKKAT ÇEKİCİ: AŞIRI SAĞINI ALMANYA'NIN JOHN BASS'İ Mİ YÖNETİYOR?

Ne gariptir ki bu saldırı,
Almanya’daki aşırı sağı yönettiği
söylenen ABD’nin Berlin Büyükelçisi
Richard Grenell
’in
ABD İstihbarat Direktör
ü olarak atanmasıyla aynı anda gerçekleşti.
Bu durum bana; Ankara’dan Afganistan’a atanan, gidişinden hemen önce
“DEAŞ Türkiye’ye saldırmıyorsa bizim sayemizde”
gibi korkunç bir açıklama yapan
John Bass
’in durumunu hatırlattı. Çünkü
Bass, DEAŞ saldırıları ve 15 Temmuz işgal girişiminin arkasındaki kritik isimlerden biri
ydi.
MERKEL: BU BİR ZEHİR... AMA BU KADAR DEĞİL..

Yine bu durum bana,
Türkiye’deki Ergenekon operasyonlarının başlatılması ile Almanya’da Türklere yönelik sistematik saldırıların başlamasının aynı tarihe denk gelmesi
ni hatırlattı. Eğer bu saldırılar devam ederse,
Türkiye’de de bir şeyler olacağı
nı mı düşünmeliyiz?
Almanya Başbakanı
Angela Merkel
’in
“Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır”
sözü ne yazık ki doğru. Sadece Almanya’da değil,
ırkçılığın ve antisemitizmin anavatanı Avrupa
’dır ve bu zehir AB ülkelerinin çoğunda vardır.
21. yüzyılın icadı olan “İslamofobi”
de İsrail ve ABD’de üretilmiş ve Avrupa’yı vatan seçmiştir.
ALMANYA, IRKÇILIK VE İSLAMOFOBİ'NİN "KULUÇKA ÜLKESİ" HALİNE GETİRİLDİ

Ancak Merkel de biliyor olmalı ki, mesele bu kadar basit değil.
İslamofobi, İsrail aşırı sağı tarafından üretilip önce ABD’ye sonra da bütün Avrupa’yla yerleştirildi
. Nazi geçmişinden gelen
zaaf
nedeniyle Almanya bu doktrin için en uygun “
kuluçka ülke”
olarak seçildi.
“İslamcı terörle mücadele” doktrin
ini küresel ölçekte
İslam’la savaş
politikası olarak uygulayanlar onlardır. Bu çerçevede
ülkeler işgal edildi, yeryüzünün tamamında Müslümanlara karşı açık ve örtülü savaşlar başlatıldı
, hâlâ devam ediyor. Almanya, kendi
zaafları istismar edilerek
, bu savaşta en ciddi güvenlik üslerinden biri haline geldi.
AŞIRI SAĞI GÜÇLENDİRME VE İSLAMOFOBİ ASLINDA BİR DEVLET POLİTİKASIDIR.
Avrupa’da
aşırı sağ ve İslamofobi aslında bir devlet politikası
olarak güçlendiriliyor. Aşırı sağ güç biriktirmek için, İslamofobi ise İslam’la savaş politikası çerçevesinde yürütülüyor.
Güç inşa etme, merkez iktidar alanlarını güçlendirme, savunma kalkanlarına güç verme küresel ölçekte en güçlü eğilimdir
ve bütün ülkeler bu eğilimin etkisi altındadır. Çünkü her ülke, yaklaşan
büyük fırtına
dan sağ çıkmanın yollarını arıyor.
Bazı ülkeler bunu
güçlü lide
rlerle yapıyor.
Türkiye, Rusya, ABD (Trump bunu deniyor), Çin, Hindistan gibi
.
Güçlü lider çıkaramayan ülkeler
ise, özellikle bu Avrupa’da kendini gösteriyor,
aşırı sağı besleyerek
toplumsal gücü devlet gücüne dönüştürme
yolunu kullanıyor.
Bunların tamamında
“öteki”
olanın dışlanması, ülkeden çıkarılması esastır. Çünkü
“öteki” olan bir zaaf alanı, zayıflık alan
ı olarak görülüyor. Avrupa’nın
demokrasi, insan hakları, özgürlükler
gibi bir kaygısı öne çıkmıyor artık. Avrupa’nın
“birlikte yaşama”
gibi bir önceliği yok artık.
Onlar 2. Dünya Savaşı sonrasının değerleriydi
ve çoktan
terk edildi
.
YÜZDEN FAZLA KUNDAKLAMA: "YAKMAK" ALMANYA'YA BİR ETİKET GİBİ YAPIŞTI.

Yeniden Almanya’ya dönelim ve geçmişten bazı notları tekrarlayalım:

Stuttgart
yakınlarında bulunan
Backnang
’da bir apartman… Gece çıkan yangında anne
Nazlı Özkan
(40),
Hatice Oruç
(17),
Yılmaz Soykan
(14),
Abdülkadir Soykan
(8),
İzzet Soykan
(7),
Yasin Soykan
(6),
Ahmet Soykan
(3) ile 6 aylık
Murat Soykan
hayatını kaybetti.
2 Şubat 2008:
Ludwigshafen
’da,
Solingen
faciasını geride bırakan bir
trajedi
yaşandı.
Beşi çocuk dokuz kişinin can verdiği olay
la ilgili
elli uzman dört hafta
çalıştı. Ulaşabildikleri tek bir sonuç vardı o da yangının
kundaklama
olduğu.
Solingen
’den
Ludwigshafen
’a yakarak öldürme geçmişi var Almanya’nın.
“Yakmak”
Almanya’nın üzerine bir
“etiket”
gibi yapışıyor sanki.
ALMAN FEDERAL SAVCILIĞI DOSYALARI BİRER BİRER KAPATTI... KANIT YOKMUŞ!

Genelde Türklerin oturduğu apartmanlarda
tuhaf yangınlar
çıkar, çocuklar ölür, cenazeler Türkiye’ye getirilir, iki ülke teskin edici açıklamalar yapar,
medya ve sivil toplum kuruluşları yangınları gerçek anlamda sorgulamaz, Alman polisinin araştırmaları hep sonuçsuz kalır ve Alman savcılığı dosyaları bir bir kapatır
.
Bugüne kadar hep böyle oldu.
Yüzlerce ev
kundaklandı ya da yandı. Bizi şaşırtan, yüreğimizi ferahlatan, kafamızdaki
soru işaretlerini
gideren hiçbir sonuç göremedik. Yüzlerce evin kundaklanma
görüntüsü
nü binlerce
sokak kamerası
ndan hiçbiri kaydetmemişti!
Daha sonra Alman makamları
“kundaklama”
ihtimalini bile devre dışı bıraktı. Ludwigshafen’daki saldırıyı çözemedikleri gibi, ondan sonra seri şekilde devam eden
saldırıların hiçbirisini çözemedi!
ALMAN DERİN DEVLETİ YAPIYOR, AŞIRI SAĞLA KAMUFLE EDİYOR...

2 Şubattan sonra kundaklama olayları daha da arttı. Almanya sınırlarını aşıp
Avusturya
’ya, Viyana’ya uzandı. 4 Şubatta, Türklerin oturduğu binada çıkan yangında 16 kişi yaralandı. Aynı gece bir başka yerdeki yangında ise beş kişi yaralandı.
Baden-Württemberg
’de bir Türk ailenin evinde yangın çıktı.
16 Şubatta,
Kuzey Ren Vestfalye
’nin
Gelsenkirchen
kentinde çıkan yangında yedi Türk vatandaşı yaralandı.
Pforzheim
kentinde altı katlı bina kundaklandı.
Yirmi dört gün içerisinde Türklerin oturduğu on yedi ayrı bölgede yangınlar
çıktı. Saldırılar devam etti. Bir yıl içinde neredeyse yüze yakın kundaklama olayı yaşandı.
Bir
derin devlet yapılanması, sistemik bir odak, Alman iç ve dış politikası ekseninde örtülü operasyonlar yapıyor
, bu operasyonları da
aşırı sağ çetelerle kamufle ediyordu.
Kanaatlerim öyleydi. Hâlâ da öyle.
YAKMAK YERİNİ KATLİAMA BIRAKIYOR. ANLAŞILAN YÖNTEM DEĞİŞTİRİYORLAR

Alman Federal Savcılığı
’nın bu kadar olay hakkında yürüttüğü
“derin”
soruşturmalarda bir görgü tanığı, bir kamera görüntüsü bulamaması kanaatimi daha da güçlendiriyor. Nihayetinde savcı da, bir basın toplantısı düzenleyip;
“Kanıt bulunamamıştır”
dedi ve dosyalar kapatıldı.
Yangınlar
şüpheli
, sıradan olaylar değildi. Bugüne kadar yapılan soruşturmalar da sonuçları da
ikna edici
değildi.
Dönerci cinayetleri
, cinayetlerdeki
Alman istihbaratı bağlantıları
sıradan olaylar değildi.
Eskiden
ırkçı
saldırılar sokaklarla ilgiliydi. Sonradan devlet yetkililerinin söz ve eylemleri sokakları bu yönde
tahrik
eder oldu.
Şimdi yangınlar yerini katliamlara bırakıyor
. İddialara göre Alman güvenlik birimleri önceden operasyon yapmasa, Yeni Zelanda’dakine benzer bir katliam yapılacağı iddia ediliyor. Son saldırıyı gözaltına alamadıkları hücrenin bir üyesi yapmıştı.

Bu dosya da kapatılır.

#Almanya
#Saldırı
#Federal
4 yıl önce
* Almanya; aşırı sağ ve İslamofobi için ‘kuluçka ülke’ oldu. * ‘Yakma’ yerine katliam dönemine mi geçildi? * İstihbaratı yapıyor, ırkçılarla örtüyor! * Aşırı sağı Almanya’nın John Bass’i mi yönetti? * Federal Savcılık bu dosyayı da kapatır.
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset