|

Şimdi evde oturma zamanı değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından Mustafa Varank’ın ağabeyi Prof. Dr. İlhan Varank, eşinin “Sen de mi gidiyorsun” sorusuna, “Şimdi evde oturma zamanı değil, geleceğimizi kurtarmanın zamanı” diyerek çıktı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesini işgal etmeye kalkışan katil cuntacıklar tarafından şehit edildi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 31/07/2016 Pazar
Güncelleme: 20:05 - 30/07/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Darbe girişimi sırasında yaşanan olaylarda hayatını kaybedenler arasında Erdoğan'ın başdanışmanlarından Mustafa Varank'ın ağabeyi Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr.İlhan Varank da vardı. Eşi Saadet Varank o gece Varank'ın evden çıkışını şöyle anlatıyor: “O akşam komşularla birlikte evimizin önünde çay içiyorduk. Saatler ilerlemeye başlayınca İlhan eve geldi ve birtakım olayların olduğunu söyledi. Üniversiteden arkadaşlarıyla da internetten yazışmış. Sen de mi gideceksin? diye sorduğumda “Şimdi evde oturma zamanı değil. Geleceğimizi kurtarmanın zamanı. Türkiye'nin 100 yıl geriye gitmesine izin veremem. Ben duramayacağım, çıkıyorum” dedi. Yatsıyı kıldı ve 1.30 da evden çıktı. Darbe gerçekleşirse ilk bize gelirler diyerek babasının silahını almaya kalkıştı. Tek amacı ailesini korumaktı. İlk önce havalimanına gideceğini söyledi ama Vatan Caddesi'ndeki emniyetin oraya gitmiş. Askerleri görünce “Burada siz duramayacaksınız” demiş. O esnada zaten askerler birçok kişinin ayaklarına sıkarak yere düşürüyormuş. Sonra bir kurşun ona isabet etmiş. Evden çıktı ve 20 dakika içinde şehit oldu. İlhan ara bulmaya çalışan ve haksızlığa gelemeyen biriydi. Resmen savaşmaya gitmiş. Çatışma da yanındaki kişi umreye gidip gitmediğini sorunda o da “Gittim ama burası umre gibi zaten” demiş. Eşime ölümü konduramadığım için evden çıkarken helallik de istememiştim. Daha birçok planımız vardı. Kızımızın TEOG sonucuna göre okul planları yapıyorduk. Oğlumuz daha 9 yaşında. Onlar için elimizden geleni yapıyorduk. Şimdi ben yapayalnız kaldım.”



Hafız Osman'a komşu oldu


Şehit Varank'ın annesi Fatma Varank ise oğlunu acı dolu yüreğiyle şu şekilde ifade ediyor: “Oğlumla en son akşam 19.00'da konuşmuştum. Ben onun eksikliğine şimdi nasıl alışacağım? Osmanlı zamanında bir Hafız Osman varmış. İlhanımı Şehzadebaşı Camii avlusuna onun yanına gömdüler. Yan yana yatıyorlar. Hafız Osman'a komşu oldu benim oğlum. Küçükken İsmailağa Cemaatinde hafızlık derslerine gidiyordu. Babasının bir dediğini iki etmezdi. Üniversiteyi Balıkesir'de okudu. Bitirdikten sonra Amerika'da burs kazandı ve gitti. 7 yıl orada kaldı. Şimdi de tam talebelerini vatanımızda yetiştireceği sırada yavrumu aldılar elimizden. Ben nasıl dayanacağım bu acıya? Ortancaydı benim oğlum. Herkes bana çocuklarımı nasıl yetiştirdiğimi sorardı.”



Mustafa'dan korkarken İlhan canımızı yaktı


Teyzesi Nurten Bulut, Varank'ın en son konuştuğu isimlerden biri. Bulut, yeğeni Varank için şöyle konuşuyor: “İlhan'la vurulmadan 1 saat önce konuştum. Hiç bu tür ortamlara girmezdi. Kardeşi gibi değildi. Kendi halindeydi. Çocukluğu da öyleydi. Biz Mustafa'ya bir şey oldu diye korkarken İlhan'ın acı haberi canımızı yaktı.” Diğer teyzesi Gülhanım Varank ise, “Ameliyatlarımla hep İlhan ilgilenirdi. Hep yol göstericiydi. Eğer bir şey konuşulacaksa namazını kıldıktan sonra konuşurdu. Asla namazlarından taviz vermezdi. Mevlam bizden çok sevdi onu.”



Profesör olduğunu hiç dile getirmezdi


İlhan Varank'ın ablası Ayşe hanım ise yaşlı gözlerle kardeşi için ikiz gibi büyüdük diyor ve ekliyor: “Mustafa çok yoğun çalıştığı için onu çok göremiyoruz ama İlhan'la çok sık görüşürdük. Benim hem kız hem de erkek kardeşimdi. Her şeyimi İlhan'la paylaşırdım. Sürekli arayarak halimizi hatrımızı sorardı. En son bir gün önce benim evimde oturduk. Sohbet ettik. O gece olaylar olunca beni aradı. Mustafa'dan haber alamıyorduk, endişelenmeye başlamıştık. Korktuğumu duyunca yanıma gelmek istedi ama yollar kapalı olduğu için gelmemesi gerektiğini söyledim. Sonra İlhan Mustafa'nın iyi olduğunu söyledi ve telefonu kapattı. Aradan birkaç saat sonra beni Mustafa aradı ve 'Abime çok kötü bir şey oldu' dedi. O an yıkıldım. Kolumu kanadımı kırmışlardı sanki. İlhan çok mütevazi biriydi. Hiçbir zaman profesör olduğunu dile getirmezdi. Alçakgönüllüydü. Dünyalık işlere önem vermezdi. İlhan şehitlik mertebesini hakedecek biriydi. Ramazanın son 10 gününü Şehzadebaşı Camisinde geçirdi. Teheccüd namazlarını orada kılıyordu.


Son Ramazanını dolu dolu geçirdi.”



Şehadetiyle son dersini verdi


Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olan ve yaklaşık 3 hafta önce diplomasını Varank'ın elinden alan Şeyma İzmir ise hocası için şunları söylüyor: “İçim yanıyor. Ne söylesem eksik.. Seneler boyunca başımız her ne sebepten ağrısa hocamızın yanına koşardık. Kimi hocalara soru sormaktan çekinirken kendi dertlerimizi anlatırdık İlhan hocamıza. Ünvanları öğretmenliğini, kişiliğini gölgelememiş, tevazu ve hoşgörünün ete kemiğe bürünmüş haliydi. Bir kere geri çevirdiği olmadı hiç birimizi. Bir kere bile tebessümü eksilmedi çehresinden. Ünvanı belki profesördü fakat bizler için ağabeydi, babaydı. Bir kere bile çözemediği olmadı düğümleri. Şehadetiyle yüreğimizde ebediyen çözülmeyecek düğüm bırakıp gitti. Fazla değil üç hafta önce İlhan Hocamın elinden almıştım diplomamı. “Tembellik yok. Çalışmaya devam” olmuştu şahsıma son telkini. Şahsımın hak talebinde hocamıza ithafen iki hoş kelam ettiğimde “Kendi öğrencilerine de böyle olursan hakkım helaldir” demişti. İnşallah hakkı bizlere helaldir. Dünde olduğu gibi bugünde yarında öğretmenlikte, insanlıkta, o engin yüreklilikte en emin rehberimdir İlhan Hocam. Ülkesini korumak için gözünü dahi kırpmadan sokağa dökülen, bu uğurda şehadete eren kutlu yol göstericimdir. Bilirim, Rabbim sevdiği kullarına nasip eder şehadeti. Rabbim hocamıza da şehadeti nasip etti. Kocaman yüreğiyle bizlere kahramanlığıyla son dersini verip gitti.”


#Mustafa Varank
#İlhan Varank
8 yıl önce