|

Bilim “Ego”nun eline geçerse

Yönetmen Vincenzo Natali'nin yeni filmi Deney bu hafta gösterime girdi. Yönetmenin 1997'de çektiği Küp'ten bu güne kadar yaptığı en iddialı çalışma olan film genetik biliminin geldiği son noktaya karamsar bir bakışla yaklaşıyor. Deney sadece bir hikâye anlatmakla kalmayıp, sahip olduğu alt anlamlar yoluyla seyircinin bilinçaltına da hitap etmeyi başarıyor.

Naz Emel Koç
00:00 - 25/07/2010 Pazar
Güncelleme: 21:11 - 24/07/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Bilim “Ego”nun eline geçerse
Bilim “Ego”nun eline geçerse

Genetik mühendisleri Clive ve Elsa yaptıkları deneyler neticesinde bazı hayvan türlerinin DNA'larını birleştirerek yeni bir canlı türü elde etmeyi başarırlar. Kazandıkları bilimsel başarının neticesi olarak çalışmalarında bir adım öteye geçmek için karşı konulamaz bir istek duyarlar ve deneylerinde insan DNA'sına da yer verirler. Amaçlarına ulaşıp insan-hayvan karışımı yeni bir canlı elde etmeyi başarırlar ancak ortada bir problem vardır: bu canlı insan gibi mi yaşamalıdır, hayvan gibi mi?


EGO ETİĞİN ÖNÜNE GEÇERSE

Çok katmanlı bir yapıya sahip olan Deney genetik biliminde bugün gelinen noktayı sorguluyor. Nitekim filmin konusu bir tür bilim kurgu senaryosu gibi dursa da genetik bilimcilerin filmdekine benzer projelerle uğraştığı ve bu çalışmaların kamudan gizli tutulduğu fısıltı gazetesiyle yayılan haberler arasında. Bunlar şehir efsanesi midir bilinmez, ancak bazı bilim insanları yeni canlı türleri üretme fantezilerini herkesle paylaşıyor. Film, yapılan deneylerin insanlığa değil, projeyi gerçekleştiren bilim insanlarının egosuna hizmet etmesi durumunda ortaya çıkması olası etik problemlere değiniyor. İnsan-hayvan karışımı canlı Dren'in hem insansı hem de hayvansı ihtiyaçlara sahip oluşu, bu ihtiyaçlarının hangilerini karşılayacağına kimin karar vereceği, yaşama-ölme hakkının bilim insanlarının elinde oluşu gibi problemler filmde gündeme alınan başlıklar arasında.

Deney, yapılan çalışmalardaki etik problemlere değinirken insan doğasındaki bazı zaaflardan istifade ediyor. Bu zaafların başında insanın kendini bilmeyip, yaptığı en ufak şeyden böbürlenme ve kendini yaratıcı gibi görmesi yer alıyor. Filmde Elsa'nın bebek sahibi olarak neslini devam ettirmekte tereddüt edip, ne olacağını bile bilmediği bir canlıyı dünyaya getirmek için hiç tereddütsüz kendi DNA'sını kullanması buna işaret eder nitelikte. Yani Elsa anne olmak değil, yaratıcı olmak istiyor. Deneyler sonucu elde edilen canlının “Tıpkı Âdem ve Havva gibi türünün ilk örnekleri” ifadesiyle tanıtılması, bilim insanlarının kendilerini yeni bir canlı yaratmış gibi algılamaları problemini ortaya koyuyor.


KÖTÜLÜK KOLTUĞUNDA YİNE KADIN OTURUYOR

Adem ve Havva kıssası filmde bir hikaye olarak yer almasa da bir tür metafor olarak filmin alt metnine yedirilmiş. Tabi burada kıssanın Hıristiyanlıktaki versiyonundan söz ediyoruz. Yani kadının ilk günahın kaynağı oluşu ve içinde kötülük barındırması düşüncesi. Nitekim filmde Elsa kendi tercihleriyle olayların kötüye gidişine sebebiyet verirken, kocası Clive onun isteklerinin peşinden giderek kendi de kötülüğün hem bir parçası hem de kurbanı oluyor. Ayrıca türünün ilk örneği olan Dren isimli canlı tek başına Adem-Havva kıssasını temsil ediyor adeta… Dren'in hem kadın hem erkek, hem iyi hem kötü oluşu, türünün ilk örneğini temsil etmesi ve neslinin devam edecek olması bu benzetmeyi akla getiriyor. Deney filmi bilimdeki etik problemleri eleştirirken kendi bünyesinde de bazı etik problemleri barındırıyor. Filmde şiddet ve kötülük cüretkârca tasvir edilirken, insan hayvan karışımı yaratık Dren de bir tür arzu nesnesine dönüştürülüyor. Dren tasvirinin son derece sağlıksız, hatta sapıkça olduğunu söylemek emin olun abartılı olmayacaktır.


Orijinal Adı : Splice

Yönetmen : Vincenzo Natali

Senaryo : Vincenzo Natali , Antoinette Terry Bryant

Tür : Bilim Kurgu / Fantastik / Gerilim

Yapım : 2009, Fransa / Kanada / ABD

Oyuncular : Adrien Brody, Sarah Polley, Delphine Chanéac, Brandon McGibbon, Simona Maicanescu, David Hewlett,

Abigail Chu



14 yıl önce