Beyazıd Külliyesi’ndeki Sağlık Müzesi’nden sonra şimdi de ilk İmaret Müzesi ziyaretçilerini bekliyor. Hafta sonu TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ziyaretiyle kapılarını açan İlk İmaret Müzesi geçmişteki sosyal yardımlaşmayı da anlatıyor. Erdoğan ve Şentop Sultan 2. Beyazid Külliyesi’ni Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun mihmandarlığında gezdi. Tabakoğlu, Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin, devrinin en önemli eğitim, sağlık, sosyal alanlarından birisi olduğu bilgisini verdi.
İLK İMARET MÜZESİ
Külliye’nin içinde bulunan Sağlık Müzesi aynı zamanda uluslararası ödüllerin de sahibi. Sağlık Müzesi’ni çok beğendiğini ifade eden Emine Erdoğan külliyenin içerisinde yeni oluşturulan dönemin ihtiyaç sahiplerine yemek ikramlarında bulunulmasının canlandırıldığı İmaret Müzesi’nin de ziyaret etti. Bu vesileyle müze de bu ziyaretle de kapılarını açmış oldu. Alınan bilgiye göre darüşşifa, tıp medresesi, camisi ile büyük bir kompleks olan külliyenin, o dönemki imaretini canlandırmak ve anlatmak amacıyla kurulan müzesi aynı zamanda Türkiye’nin ilk imaret müzesi. Osmanlı bir yeri fethettiği zaman ilk yaptığı işlerden biri, bir imaret kurmakmış. Böylece oradaki vatandaşların karnını doyurarak onlara sahip çıkarak bölge halkının gönlüne girmeyi önemsediği için Osmanlı’nın kurduğu sayısız imarethane bulunuyor. Burada da sabah, akşam ve özellikle cuma akşamları ziyafet olmak üzere düzenli olarak halka yemek verilmiş.
ŞİFAYI İLAÇTA VE DOĞADA ARAMIŞLAR
Emine Erdoğan, Sultan II. Bayezid Külliyesi İmareti’nin açılışı vesilesiyle Edirne’de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Darüşşifanın yaklaşık 6 asır öncesi çağın ötesinde şifa kapısı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz şifahaneler kurarak, hastalıklara şifa üzerinden yaklaşmış. Şifayı ilaçta olduğu kadar, doğada, yeme içmede, müzikte, yani yaşamın tam ortasında arar. Ve sağlığı, bir yaşam biçimi haline dönüştürmüştür” diye konuştu. Tarihi mekanların günümüze kazandırılmasının çok faydalı olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: “Beslenmenin sağlıklı yaşamla ilişkisini gösteren bu mekanda, hastalara uygun yemekler hazırlanmış, aynı zamanda hasta yakınlarını ve fakirleri gözeten bir sosyal dayanışma örneği sergilemiştir. Bu tarihi mekanları, günümüze kazandıran kurumları ve emeği geçen herkesi kutluyorum.”
Bol ödüllü sağlık müzesi
Geçtiğimiz hafta tıp dünyası tarihinde önemli bir yeri olan 2. Beyazid tarafından 15. Yüzyılda yaptırılan külliye içerisindeki İmarethane kapılarını açtı. Müzede döneme ait mutfak gereçleri, imarette görev yapanları yansıtan balmumu heykeller, dönemin fotoğraflarının görülebildiği dijital masa bulunuyor. Tunca Nehri kıyısında bulunan İkinci Bayezid Külliyesi Edirne’nin en önemli tarihi eserleri arasında yer alıyor. Cami külliyesi içinde tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve öbür bölümleriyle geniş bir alana yayılmış.
II. Bayezid’in 1484-1488’de yaptırdığı külliyenin mimarı ise Hayreddin’dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülü. Yapılan araştırmalara göre Darüşşifa’da özellikle akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirilmesi ana ilkeydi. Ayrıca külliyenin göz tedavisi için de yine önemli bir merkez olduğu anlatılıyor. Külliye bütünüyle kültür tarihi yönünden oldukça kıymetli. Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni oluşturan ve o dönemde akıl hastalıklarının müzik ve su sesi ile tedavi edildiği “Şifahane ve Tıp Medresesi” Trakya Üniversitesi tarafından İkinci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’ne dönüştürülmüş. Müzeye 2004 yılında Avrupa Konseyi tarafından “Avrupa Müze Ödülü” verilmişti. Trakya Üniversitesi İmaret Müzesi de, dünyaca ün kazanmış, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne alınmış Sağlık Müzesi’nin yanında. Sağlık Müzesi gibi bu müze de ziyaretçilerini büyük bir medeniyete yolculuğa çıkarıyor.
Çevreci camiye ziyaret
- Emine Erdoğan daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı, Edirne Müftülüğü ve Edirne İl Çevre Orman Müdürlüğü’nün de aralarında bulunduğu kurumlardan aldığı 9 çevrecilik ödülüyle “Türkiye’nin en çevreci camisi” unvanıyla öne çıkan Sultan II. Murat tarafından Tunca Nehri kıyısında 1434 yılında yaptırılan Dar-ül Hadis Camisi’ni de ziyaret etti.
