|

Mutluluğun fotoğrafını bana sor

Fotoğraf sanatçısı Dilan Bozyel’in “Paris - Beyrut : Mutluluk Hattı” isimli sergisi açıldı. Yaşayacağı şehri fotoğraflayarak bulmaya çalışan sanatçı, “Küçük anlarda dolaşıyor mutluluk. Bende kameramla insanların arasında hayalet gibi gezinerek mutluluğun peşine düştüm” diyor.

Merve Akbaş
04:00 - 29/12/2019 Pazar
Güncelleme: 04:06 - 29/12/2019 Pazar
Yeni Şafak
Dilan Bozyel
Dilan Bozyel

Dilan Bozyel’in “Paris - Beyrut : Mutluluk Hattı” kitabının yayınlanmasının ardından aynı ismi taşıyan sergisi Fransız Kültür Merkezi’nde açıldı. Bozyel, yaşayacağı şehri, yaşamak istediği şehirleri fotoğraflayarak bulmaya çalışan bir sanatçı. Diyarbakır doğumlu olan Bozyel, üniversite eğitiminden sonra dünyanın farklı bölgelerini gezip, fotoğraflamış. Daha sonra da bu gezilerini kitaplaştırmaya ve fotoğraflarını da sergi haline getirmeye karar vermiş. Başlangıç noktasında ise Paris ve Beyrut yer alıyor. Çünkü ‘mutluluğun ortak frekanslarını bu kentlerde bulduğunu söylüyor. Bozyel ile hem sergisini, hem fotoğrafçılığını, hem de mutluluk kavramı üzerine konuştuk.

  • ***

Paris – Beyrut Mutluluk Hattı aynı zamanda bir kitap. Peki sergiye nasıl dönüştü?

Paris – Beyrut Mutluluk Hattı altı kitaplık bir serinin ilk kitabı ve sergisi. Kitap, geçtiğimiz aylarda İnkilap Kitabevi tarafından basıldı. Kitabın ardından da sergi geldi. Hikayesi ise çok daha eski. Ben 19 yaşında üniversite için ailemin yanından ayrıldığımda zihnimde bir soru da belirdi: İnsan nerede yaşayacağını, nasıl seçer? Nerede yaşamalıdır? Mutlu olduğu yerde mi, ailesinin olduğu yerde mi, yoksa işinin olduğu yerde mi? Ben bu sorunun peşine düştüm. Eğitimim boyunca da sık sık seyahatler yaptım. Kendi içimde de gezdim ve bazı çok belirgin hisler ortaya çıktı. Onlardan ilki mutluluktu. Ben geri dönüp ‘mutluluk nerede’ diye baktığımda, Paris ve Beyrut’ta aynı mutluluk frekansını yakaladığımı gördüm. Bu iki şehri sürekli özlemeye başladım. Okulum bitince de bavulumu toplayıp Paris’e gittim. Bir iş teklifi üzerine İstanbul’a dönsem de görev amacıyla bu defa da Beyrut’a gittim. Ancak aradan geçen bir süre sonra yine dönüşüm İstanbul’a oldu. Dönüp baktığımda bu iki şehir, dünyayla paylaşmam gereken önemli bir hatıra olarak duruyordu. Hislerimi teker teker paylaşmak istediğimden de mutluluktan başladım. Böylece ilk kitap ve sergi ortaya çıkmış oldu.

Sergideki fotoğraflarda çantasını karıştıran bir kadın, poz vermeye çalışan bir çocuk, müşteri arayan bir sokak ressamı görüyoruz. Bu fotoğraflar bize neler anlatmalı?

Portrelerin çoğunda insanlar kendi kendilerine vakit geçiriyor. Çantasında bir şeyler arayan kadın, aradığını bulduğunda mutlu olacak. Ressam resmini çizecek birini bulduğunda mutlu olacak. Bence mutluluk küçük anlarda dolaşıyor. Bende kameramla insanların arasında hayalet gibi gezinerek mutluluğun peşine düştüm. Buna şahit olmak istedim.

Mutluluk kavramı üzerinde neden durmak istediniz?

Çünkü mutluluk en nadir bulunan ve herkesin peşinde koştuğu bir duygu. Küçük bir çocuk da yaşça büyük biri de mutluluğu ister.

CEVAPLARIMIZ DEĞİŞKEN

Bazı şehirler bizi neden daha çok mutlu ediyor?

Ben de hep bu soruyu sordum kendime, acaba şehirlerden mi, onların geçmişlerinden yani tarihlerinden mi etkileniyorum? Sayısız idol sanatçının hep yolu Paris’ten geçmiş, acaba bu nedenle mi beni çekiyor, diye düşündüm. Beyrut’taki, mutluluğumu ise Diyarbakır’da büyümüş olmamla, yani bir doğu toplumunun içinde olmamla açıklamaya çalıştım. Daha sonra bu soruların cevaplarını bulmak gibi bir amaç gütmediği fark ettim. Çünkü cevap her zaman değişken oluyor.

ANAHTARIM KAMERAM

Elias Canetti Marakeş’te Sesler kitabındaki makalelerinden birinde, hiç bilmediğiniz bir kentte, hiç bilmediğiniz bir sokakta, kendinize ait bir evin anahtarına sahip olmanın verdiği mutluluğu anlatır. Acaba o aidiyet hissini mi arıyorsunuz?

Ben aidiyet hissetmiyorum. Turist olmadım, nereye gittiysem oranın yerlisi oldum. Dolayısıyla bir yere ait olmadım. Derdim bir anahtar, ait hissedeceğim bir yer değil. Bir anahtar varsa veya olması gerekiyorsa bu kameram ve nacizane kalemim olurdu.

Serinin diğer kitapları hazır mı?

Paris ve Beyrut’tan rol çalmamak için hangi şehirler olacağını söylememeyim. Ama tüm seyahatleri tamamladım. Her şehir için evimde ayrı bir bavul var. İçinde filmler, fotoğraflar ve notlarım bulunuyor. Ama tabi yeniden oraya gitmem ve yazmam lazım.

Bu geziler sizin fotoğraf sanatına bakışınızı etkiledi mi?

Zaten her gün bu hevesle uyandığım için her gün de yeni bir öğretiyle karşılaştım. Gerçekten sanatın her gün yeni bir öğretisi oluyor. Sanattan hiç kaçamadım. Sanatla hayatını şekillendiren bir insan olarak sanattan hiç vazgeçemedim.

GÜNÜN SONUNDA MUTLULUK VAR

Mutluluk kelimesinin sizin üzerinizde nasıl bir etkisi var?

Mutluluğa zıt gördüğümüz diğer hisler bile aslında insanı hayatta kılan hislerdir. Dolayısıyla gün sonunda üzüntülü bile olsak hala yaşıyor olduğumuz için mutlu olmalıyız. Ağladığında da mutlu olmak gerekiyor. Bunu kaçırdığımız için mutluluğa başka anlamlar yüklüyoruz. Sonra da kendimize ait olmayan yollara giriyoruz.

Ne istiyorsak onu gösteriyoruz

  • Siz sosyal medyada yoğun etkileşim alan bir hesaba sahipsiniz. Aynı zamanda da fotoğrafçısınız. Bugün Instagram gibi mecralarda hayat sadece görsel olarak kurgulanıyor. Bu fotoğraf bağlamında bizi nasıl etkiliyor?
  • Bence bu platformların olumlu yanı herkese bir estetik eğitimi veriyor olması. Herkes sofrasının, kitaplığının, evinin daha güzel olmasını istiyor. Olmalı ki, onu paylaşabilsin. Bu da mutlulukla ilgili...
  • Mutlu olduğumuzu göstermek istiyoruz galiba...
  • Aslında insan kendini de göstermek istiyor. Bence insanlar kendi hayatlarını nasıl görmek istiyorlarsa onu paylaşıyorlar. Evet, tüketim çok hızlı. Bu nedenle bir dezavantaj var. Ben çok Polyanna olmak istemiyorum ama bunu avantaj haline de getirebiliriz. Belki de bu süreç ,‘daha fazla neler yapabilirim?’ gibi sorularla kendimizi geliştirmemizi sağlayacak.

Dünyaya saygıyı öğrendim

  • Siz Diyarbakırlısınız. Anneniz Kıbrıslı. Paris ve Beyrut’ta uzun zamanlar geçirmişsiniz. Bu çok kültürlülüğün size katkısı oldu mu?
  • Sanırım dünyaya daha çok saygı duymamı sağladı. Çok fazla kültür, gelenek, din, görüş var. Ama dönüp baktığımızda hepimiz insanız, aynıyız. Bunu bilmek dünyaya saygı duymamı sağladı.

#Dilan Bozyel
#Beyrut
#Fotoğraf
#Paris
4 yıl önce