Hemen hepimiz birtakım sağlık sorunları yaşıyoruz. Hayatımızda kimyasallar arttıkça, beslenmemizde hazır gıdalara ayırdığımız yer genişledikçe bozulmaya yüz tutan sağlığımız, stres, kötü hava koşulları da eklendiğinde çok daha büyük bir riskin altına giriyor. Basit yaşlanma belirtilerinden, kemik, kas ağrılarına, depresyondan kansere kadar her fizyolojik sorunun bu yaşam koşullarıyla bağı var. Peki bütün bu problemlerle baş etmenin bir yolu var mı?
Elbette ilk şart doğayla barışık olmak, yaşam koşullarımızı doğallığa taşıyabilmek. Kumaşlardan gıdalara her şeyin en katkısız organik halini bulmak, sabundan ekmeğe en doğal üretime yönelmek.
Bu zor yaşam koşullarının oluşturduğu tahribatı ortadan kaldırırken de doğal besinlerden destek alabiliriz. Kanser, yaşlılık, cilt ve kemik hastalıkları, geçmek bilmeyen grip ve alerjiye karşı korunmada destek alabileceğimiz besin öğelerinden bahsederken, bugüne kadar yazdıklarımızın da ışığında yeni bir yol önermek istiyorum. Bizim sağlıklı yaşamak için harika bir yöntemimiz var: oruç. Avrupalı bilim insanlarının yaptıkları araştırmalarla geliştirdikleri açlık diyetinin insan vücudunun yenilenmesine yardımcı olduğu fark edildi. Aslında Rasulullah (s.a.v)’ın sünnetinde yer alan, zaman zaman oruç tutma fiili de bu açlık diyetinin karşılığıdır. Yani ayda bir kez iki günlük oruç ve doğru bir iftar, doğru bir sahur yemeği ile vücudumuzun hücrelerini yenileyebilir, kanserden, yaşlanma belirtilerinden ve diğer hastalıklardan korunabiliriz.
Bu iki günlük orucun iftar ve sahurunda, çoğumuzun hayatına hakim olan buğday ekmeğini bırakalım. Bunun yerine pirinç, arpa, çavdar, yulaf gibi tahıllar kullanalım. Ayrıca öğünlerimizde Rasulullah’ın (s.a.v) buyurduğu gibi soframızı yeşilliklerle süsleyelim. Hem sahurda, hem iftarda muhakkak yeşil yapraklı sebzeler tüketelim. İftarda güçlü antioksidan olduğu bilinen alfa lipoik asit, E vitami, Selenyum içeren et, balık veya karaciğer gibi sakatatlar bulunduralım. Gün boyu oruçla arındırdığımız bedenimizi en az iki litre su içerek daha da arınmış hale getirmek mümkün. Hatta orucumuzu bir bardak limonlu su ile açalım. Sahurda da bol renkli bir sofra kuralım. Mümkün olduğunca farklı renklerde sebze ve meyveler yiyelim. Yine Rasulullah’ın (s.a.v) buyurduğu gibi “bütün hastalıkların sebebinin birbiri üstüne yemek yemek” olduğunu unutmadan, Efendimiz (s.a.v)’in yaptığı gibi tam doymadan yemeyi bırakalım. Hayatın her alanında olduğu gibi, yeme içmede de sünnete uyarsak, çok daha az hastalanacağımız, daha zinde günler geçireceğimiz mutlaktır. Şimdi hem ruh hem de beden arınması sağlayan detoks oruçları için birkaç yemek önerelim. Sağlıklı ve mutlu bir hafta sonu dilerim.
2 su bardağı pirinç, 1, 5 su bardağı su, 2 kuru soğan, 1 mor havuç, 1 turuncu havuç, Bir avuç kuşüzümü, 7-8 kuru kayısı, Bir fincan zeytinyağı, Bir çay kaşığı karabiber, Bir fiske tuz.
Bir tencerede rendelediğimiz havuçları ve ince doğranmış soğanları kavuralım. Soğanlı havucu tencereden alıp ıslatıp yıkadığımız pirinçleri dipte kalan yağ ile kavuralım. Kayısıları dörde bölelim. Kuş üzümü ve kayısıyı pirince ilave edelim. Karabiberi ve tuzu ekleyelim. Suyu ilave edip karıştıralım ve kapağı kapatalım. Kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirelim. Dinlendirip servise alalım.
Afiyet olsun.
2 kereviz 1 havuç 1 kuru soğan 1 fincan pirinç Bir avuç ceviz 1 çay bardağı zeytinyağı
Kerevizin yapraklarının bir kısmını yıkayıp ayıralım. Havuçları temizleyip küp küp doğrayalım ve yağda kavuralım. Soğanı kuş gözü doğrayıp ilave edelim. Kerevizi doğrayalım, ekleyip karıştıralım. Üzerine cevizi ve suyu ekleyip kısık ateşte pişirelim. Ocağı kapatınca kereviz yapraklarını kıyıp ekleyelim. Afiyet olsun.
1 kg hamsi 4 kuru soğan 4 patates Bir baş sarımsak 1 fincan zeytinyağı Bir fiske kaya tuzu Yarım bağ maydanoz
