
1949 yılında açılan ve 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Plitvice Gölleri Milli Parkı, Hırvatistan’ın en eski doğal parkı. Hırvatistan’ın Zagreb ve Zadar şehirleri arasında, Bosna Hersek sınırına oldukça yakın bir bölgede yer alan bu park, gölleri, şelaleleri ve gür ormanlarıyla bir yeryüzü cennetini anımsatıyor.
Bu hafta, ilk gördüğümde güzelliğinden sözcüksüz kaldığım, ben hipnotize olmuş halde önüme serilen manzaraya bakarken, kardeşimin, içimden geçenleri “Yunus Emre, Şol Cennetin Irmakları’nı burası için yazmış olabilir” diyerek dile getirdiği bir yerden bahsedeceğim size. Hırvatistan’ın ve bence Avrupa’nın en güzel milli parkı, bir yeryüzü cennetinden.
Plitvice Gölleri Milli Parkı
Seyahat ederken bazen fotoğraflarda çok güzel görünen bir yere gider ve hayal kırıklığına uğrar, bu muymuş dersiniz. Sıcak bir mayıs günü, Plitvice Gölleri Milli Parkı’nın 1 numaralı girişinin az ilerisinde, parkta yürüyüşe başlayalı daha birkaç dakika olmuşken, ben bu hissin tam tersini yaşıyorum. Hiçbir fotoğraf bu güzelliği hakkıyla yansıtamaz, hiçbir göz bu manzarayı unutamaz diye düşünüyorum. Saatler sonra yürüyüş bittiğinde bu hissim daha da pekişmiş halde bu muhteşem yerden ayrılıyorum.
Manavgat, Kurşunlu, Düden, Erfelek, Aydınpınar, ülkemizde ne kadar şelale varsa hepsini ve daha fazlasını, yüzlercesini, katman katman döküldükleri on altı gölle birlikte, üç yüz kilometrekarelik kocaman bir doğal parkta gördüğünüzü düşünün. Göllerin içlerindeki mineral yapılarına ve ışığa bağlı olarak zümrüt yeşilinden, gök mavisine, cam göbeğine, griye kadar renk geçişlerine sahip olduğu, sık ve gür ağaçlarla kaplı yemyeşil bir ormanın içerisinde bir park burası. 1949 yılında açılmış, 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış, Hırvatistan’ın en eski doğal parkı.
Plitvice’de, K rotasındaki on sekiz kilometrelik yürüyüşüme başladığım ilk dakikalarda, önce mesafe gözümde büyüyor, sonra manzaralardan gözümü ayıramadığım bir gün geçiriyorum. Akşam parktan çıkarken hem onca yolu, tüm iniş çıkışlarına rağmen, yorulmadan ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yürümüş olmama hayret ediyor hem de geri dönmek zorunda olduğuma üzülüyorum.
Parkın işaretli patikalarında yürürken su, durmayan, hep konuşan, hareketli, neşeli bir çocuk gibi etrafımda sürekli. Bazen traverten benzeri yapılarla basamak basamak dökülüyor, biraz ileride birden onlarca küçük şelale halinde yüksek bir tepeden akmaya başlıyor. Ben indiği yerdeki durgun haline hayranlıkla bakarken ayaklarımın altından usul usul sonraki şelalelere aktığını görüyorum. Etrafımdaki gür, sessiz orman, yüzlerce yıllık ağaçlar bu neşeli çocuğun bilge seyircileri gibi. Onu sarıp sarmalıyorlar. Mavi ve yeşilin bağı hiç kopmuyor. Yüzlerce şelalenin çağıldayan sesi yürüyüş boyunca hep kulağımda. Bazen yüksek bazen alçak. Bazen yeşil bazen mavi. Bazen onlarcası bir arada, bazen bir tanesi tüm görkemiyle dökülüyor.
Parkın içerisinde zaman zaman bir gölü geçmek için feribota, bir yolu kısaltmak için panoramik otobüslere binmek gerekiyor, bu sıralarda, pencere kenarından ya da feribotun bir köşesinde oturup ayaklarımı göle sarkıtarak manzarayı seyrediyorum. Park her daim kalabalık. Buna rağmen ne hayretim azalıyor, ne hayranlığım.
Yürüyüş sırasında dinlenmek için verdiğim bir molada ayaklarım buz gibi suyun içinde şelalelerin sesini dinlerken, arkama dönüp baktığımda binlerce papatyayla bezeli bir çayırlık alanda oturmuş, üç çocuk görüyorum. Papatyalardan taç yapıp saçlarına takarak sessizce oyun oynuyorlar. Sonraki yıllarda huzur dendiğinde hep bu sahne gözümün önüne geliyor.
Yolunuz Hırvatistan’a ve hatta Slovenya veya Bosna Hersek’e düşerse ve doğal güzellikleri seviyorsanız, Plitvice Milli Parkı’nı mutlaka görmenizi öneririm.

Ne zaman gidilir?
Plitvice’yi ziyaret etmek için en güzel zamanlar bahar ve yaz ayları. Sonbahar ve kış aylarında parkın bazı bölümleri hava koşulları nedeniyle ziyarete kapalı olabiliyor, park içerisindeki feribot ve panoramik otobüsler çalışmayabiliyor. Parkı her yıl bir milyondan fazla turist ziyaret ediyor.

Nasıl gidilir?
Plitvice Gölleri Milli Parkı Hırvatistan’ın Zagreb ve Zadar şehirleri arasında, Bosna Hersek sınırına oldukça yakın bir bölgede yer alıyor. Zagreb’den 140 km uzaklıktaki parka araba kiralayarak ya da otobüsle yaklaşık 2.5 saatte ulaşabilirsiniz. Zagreb’den gelen otobüsler sizi parka 10-15 dakika yürüme mesafesinde bırakıyor. Aracınızla geldiyseniz girişte otoparklar mevcut.
Nerede kalınır?
Parkın çevresindeki köylerde kiralık evler ve pansiyonlar, park içerisinde de oteller ve kamp alanları bulunuyor. Park yılın her günü ziyarete açık. Sabah yediden itibaren ziyarete başlayabiliyorsunuz. Benim önerim gezeceğiniz günün bir gün öncesinde gelip, ertesi gün sabah parkın açılış saatinde kapıda olup gezmeye başlamanız. Bu sayede özellikle bahar ve yaz sabahlarında hep kalabalık olan parkı, otobüsler dolusu insan gelmeden gezmeye başlamış olursunuz.

Ne kadar sürede gezilir?
Plitvice’yi hakkıyla gezmek için bir tam gün ayırmak gerekiyor. Parkın 1 ve 2 numaralı iki girişi ve çok iyi işaretlenmiş 8 ayrı yürüyüş rotası var. A, B, C, E, F, H rotaları ve 2 farklı K rotası. Bu kadar büyük bir alanda kaybolmadan rahatça gezebiliyorsunuz. Rotalar mesafe olarak kısadan uzuna gidecek şekilde isimlendirilmiş. Ahşap platformlar, merdivenler, çakılla bezeli yürüyüş yolları mevcut. Benim önerim, vaktiniz varsa on sekiz km’lik K rotasını yapmanız ve yürüyüşe 1 numaralı girişten başlamanız. Bu rotayı tamamlamak sekiz dokuz saat sürüyor ve göllerin tamamını görebiliyorsunuz. Zamanınız kısıtlıysa sekiz kilometrelik C rotasını öneririm. Bu rotayı tamamlamak da dört-beş saat sürüyor ve yine parkın en güzel bölümlerinin çoğunu görmüş oluyorsunuz. Elbette Milli Parka iki tam gün ayırıp tadını çıkararak gezmek de güzel bir seçenek.
Aklınızda olsun
Plitvice’de saatlerce doğanın içinde yürürken ayakkabınızın sağlam ve mümkünse su geçirmez bir ayakkabı olması önemli çünkü özellikle bahar aylarında birden yağmur bastırabiliyor. Güneş kremi sürmeyi unutmayın. İnce bir yağmurluk bulundurmak da faydalı olabilir.
Parka giriş ücretli ve biletler hangi rotayı kullanacağınızdan bağımsız, günlük bilet ya da iki günlük indirimli bilet olarak yetişkinlere ve öğrencilere ayrı ayrı fiyatlarla satılıyor.
Park içerisinde yürüyüşün yanısıra panoramik otobüsler ve feribotlar da ulaşım için kullanılıyor ve bunların kullanımı için ayrıca ücret ödemiyorsunuz.
Parkta restoranlar, bistrolar, büfeler mevcut ancak buralardaki yemek seçenekleri oldukça kısıtlı ve fast food ağırlıklı. Bu nedenle yanınıza bir sırt çantasında su, meyve, sandviç vs almanızı öneririm.
Son olarak göllerde yüzmenin yasak olduğunu belirteyim.







