
Adrasan, Musa Dağı’nın eteklerinde geçmişte sadece Antalyalıların bildiği bir cennet iken bugün seyahatseverler tarafından keşfedilmiş durumda. Her şey dahil konseptli, çok yıldızlı oteller yerine Adrasan, küçük otelleri, bungalovları ve kamp alanları ile lükse kaçmadan temiz, lezzetli ve keyifli bir tatil sunuyor.
Adrasan’a ilk kez on dört yıl önce gittim. İsviçreli arkadaşlarımla Olimpos ve Çıralı’yı gezip Kaş istikametine giderken Adrasan tabelasını görüp nasıl bir yermiş bakalım diye öylesine direksiyon kırdığımız bir koydu Adrasan. Biz o gün yarım saatliğine diye uğradığımız Adrasan’da geceyarısına kadar kaldık. Sonraki yıllarda Adrasan, başka tatil beldelerine de gitsem yazları mutlaka gittiğim bir yer haline geldi.
Bu yazıyı işte on dört yıl önceki o öğleden sonra yazıyor olsam Adrasan’ı şöyle tarif ederdim: “Musa Dağı’nın eteklerinde şimdilik sadece Antalyalılar’ın bildiği bir cennet. Olimpos ve Çıralı’nın gölgesinde kalmış, iyi ki de öyle olmuş, bir güzellik.”
Adrasan’ı hala çok seviyorum ve her yıl gidiyorum. Bununla birlikte, Adrasan o gölgeden, yalnızca Antalyalılar’ın bildiği bir yer olmaktan çoktan çıktı. Yıllar öncesinde üç beş tane tekne demirliydi Adrasan sahiline, şimdi onlarcası var. Parça parça konaklama alanları vardı o zamanlar, şimdi her yer küçük oteller, bungalovlar, kamp alanları ile çevrili. Sahilin tamamı halk plajı idi, şimdi bazı alanları ücretli şezlonglarla oteller tarafından çevrildi. Yine de denizi, tekne turları ve gezilecek yerleri ile Adrasan’a gitmeye değer mi? Bence kesinlikle değer ama yazıyı okuyup siz kendi kararınızı verin.
Bir uçtan bir uca 2 km’lik sahil
Adrasan Antalya’ya 95 km uzaklıkta bulunuyor. Antalya’dan Kemer istikametine yola çıktıktan sonra Göynük, Çamyuva, Phaselis, ardından Çıralı ve Olimpos tabelalarını geçtikten sonra Adrasan yol ayrımına gelirsiniz. Aşağıya doğru 7-8 km kıvrılarak inen yol sizi önce Adrasan merkezine oradan da denize çıkarır.
Adrasan’da her şey dahil konseptli, çok yıldızlı oteller yoktur. En fazla üç yıldızlı, genelde sabah kahvaltısı akşam yemeği dahil çalışan oteller ya da mutfaklı bungalovlar, apart evler veya kamp alanları vardır. Yine de belli bir hizmet standardı tutturulmuştur, “Temiz ve lezzetli olsun yeter” derseniz yemek ya da konaklama konusunda hayal kırıklığına uğramazsınız.
Adrasan’ın havası Antalya’nın geri kalanı kadar nemli değildir, o nedenle temmuz, ağustos aylarında bile gitseniz nefes alamadığınız bir sıcakla karşılaşmazsınız. Bir uçtan diğer uca iki km’yi geçen uzunlukta bir sahil vardır. Deniz suyu, Datça denizinden sıcak, Alanya denizinden soğuk, 24 saat yüzülebilir sıcaklıktadır. Ters dalga vardır, rüzgar kıyıdan denize doğru eser Adrasan’da, bu nedenle en şiddetli esintide bile deniz çok dalgalı olmaz.
Adrasan’ın en güzel saatleri
Güneş Adrasan’da denizin üzerinden doğar. Bulutsuz bir günde, sabah erkenden muhteşem bir gün doğumu izleyip henüz kimselerin olmadığı plajda yüzersiniz. Yüzünüzü sahile döndüğünüzde sağda kalan tarafın kıyısı kumluktur ve birkaç metre gittikten sonra derinleşir, sol tarafa gittikçe kumluk plajı yerini çakıla ve taşa bırakır ve çabucak derinleşir. Adrasan’da neredeyse hiç yabancı turist olmayan ve genelde ailelerin bulunduğu sahilde gün boyu denize girebilirsiniz. Bazen havlunuzu alıp, sahilin en sağına yürür, buradan on dakika tırmanışla Balıkçı Koyu’na ulaşırsınız, herhangi bir tesis bulunmayan küçük koyun, daha az kalabalık ve yine tertemiz sularında yüzersiniz. Buraya Adrasan Plajı’ndan kano kiralayıp 3-4 dakikada kanoyla gelmek de mümkündür.
Akşamları, ışıklandırması olmayan sahilde, ışığını cömertçe saçan ve hatta arada bir kayan yıldızları, ayın dağın ardından yükselişini izlersiniz. Ya da sahil boyunca sıralanan kafelerin, stantların önünden yürüyerek, sahilin sol ucunda, Tahtalı Dağı’ndan doğup buralara dökülen Adrasan deresinin aktığı noktaya gelir, buradan içeriye doğru dere boyunca sıralanan otellerin restoranların yanından yürüyüş yapar, belki bir çay ya da tatlı molası verirsiniz.
Adrasan’da geçirdiğiniz bir gün tekne turuna katılmayı mutlaka değerlendirirsiniz. Tekne turu için gündüz iki seçenek vardır. Suluada turları ya da Porto Ceneviz Koyları Turu.
Turkuaz suları, beyaz kumları ile Suluada
Akdeniz’in Maldivleri olarak ünlenen Suluada, gerçekten bu ünü hak eden bir güzelliğe sahip. Tekne turları Adrasan’dan sabah 10 gibi ayrılıp akşamüstü 17.00 civarında koya döner. Turların fiyatına genelde balık/tavuk, makarna ve salatadan oluşan bir öğle yemeği ve bisküvi meyve içeren bir ikindi atıştırmalığı dahildir. Suluada tekne turunda, Suluada’nın ön plajının yanı sıra, Aşk mağarası, Amerikan Plajı, Fener ve Kargıcak koylarında yüzme molaları verilir. Yazının başında bahsettiğim tekne sayısındaki artışın, Suluada’nın popülerliğinden ötürü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Suluada tekne turuna karar verirken, hafta içleri dahil yazın her günü, sizinki dışında bir sürü teknenin daha adanın etrafında olacağını, kalabalık ve müziği hesaba katmakta fayda var.

Yanartaş
Bir tepeye yaslanmış kayaların içinden mum alevi büyüklüğünde ateşler çıktığını düşünün. Gece karanlığında daha da güzelleşen bu manzaraya şahit olmak için, Beydağı Milli Parkı içerisinde yer alan Yanartaş’a gün batımına yakın saatlerde gidebilirsiniz. Arabanızı girişte park ettikten sonra yarım saat kadar yer yer tırmanışlı bir yoldan yürümeniz gerekecek. Yanınıza mutlaka el feneri ve su alın. Yürüyüşe uygun, kaymayan tabanlı ayakkabılar giymeye dikkat edin.

Gelidonya Feneri
Türkiye’nin en yüksekteki feneri, Türkiye’nin en güzel manzaralarından birine de ev sahipliği yapıyor. Gelidonya Fenerine yürümek özellikle çocuklu aileler için kolay olmayabilir, yürünecek yolu azaltmak için aracınızla Karaöz tarafından gidebilir, Korsan koyunu geçtikten sonra aracınızı bırakıp kalan 3-4 km’lik patikayı yürüyebilirsiniz. Yanınıza bolca su almayı ve uygun ayakkabılar giymeyi unutmayın.

Olimpos
Musa Dağı’nın diğer tarafında, Adrasan’a 15 km uzaklıkta Olimpos Antik kenti ve plajı bulunur. Buraya müze kart ile girebilir, antik kentin içinden bir km kadar yürüyerek plaja ulaşabilirsiniz. Olimpos plajı taşlıktır ve suyu Adrasan’a göre daha soğuk ve açık deniz olması nedeniyle daha dalgalıdır.
Çıralı
Olimpostan Antalya’ya doğru giderken bir sonraki durak Çıralı’dır. Kumsalı Caretta Caretta’ların doğal üreme alanı olduğu için koruma altında olan Çıralı’da deniz Olimpos’taki gibi taşlık, tertemiz ve dalgalıdır ve çabuk derinleşir.

Porto Ceneviz Turu
Her ne kadar Suluada turu daha popüler olsa da, Adrasan’ın çevresindeki en güzel koylar bence bu turda görülür. Sabah tekneyle çıkar, sırasıyla Akseki, Sazak, Porto Ceneviz ve Korsan koylarında yüzme molaları verirsiniz. Koyların bazısında deniz lacivert, bazısında yeşildir, genelde sizden başka en fazla bir iki tekne olur, akvaryum gibi sularda, gürültüsüz, sakin, yüzersiniz. Porto Ceneviz koyunda gençlik çamuruna bulanırsınız. Adrasan’a aracınızla geldiyseniz çevresinde de günübirlik gezilecek ve yürüyüş yapılacak yerler vardır. Bir sabah erkenden çıkıp, Olimpos’u, Çıralı’yı ve Phaselis Antik kentini gezip dönebilir. Başka bir gün ise Yanartaş ve Gelidonya Fenerine çıkabilirsiniz.

Phaselis Antik Kenti
Adrasan’a yaklaşık 40 km mesafedeki Phaselis Antik kentine müze kartla girebilir, kentin girişindeki Cadde boyunca devam eden üç agoranın kalıntılarını, tiyatroyu, Roma Hamamını, Hadrian Takını ziyaret edebilir ve üç ayrı doğal limandan denize girebilirsiniz. Güney Liman’da mutlaka denize girmenizi öneririm.







