|
Çanakkale'de bayram namazı
1 Eylül 1914-Denizli


Osmanlı İmparatorluğu'nun seferberlik çağrısına gönüllü askerlikle cevap veren binlerce yiğitten biriydi Hasan. Yollarına kurbanlar kesilerek, "Annem beni yetiştirdi, bu illere yolladı. Alsancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı" türküsü ile uğurlandı mahşer kalabalığını andıran Denizli'nin Delikliçınar Meydanı'ndan. Kara trene bindiğinde bir yanında Alikurtlu Cürece Fatma'nın eşi Gavlak Mustafa diğer yanına tabakhane çırağı Mehmet vardı. Hayatları boyunca kendi mahallelerinden başka yer görmemiş üç adam, düşmana karşı omuz omuza çarpışmak için Çanakkale'ye doğru yola koyuldu...


11 Ağustos 1915-Çanakkale


Arife orucunu, Ramazan ayında tümen için sayısı artırılmış hurma ve zeytinle bozdu Mehmet. Siperinde geriye doğru yaslandı. Yanı başındaki gözü uzaklara dalmış askere doğru fısıldadı:



-Hasan abi yarın bayram ya...



-E bayram ya Mehmedim



-Abi orucumu elhamdülillah kaçırmadım ama...



-Aması?



-Yarın bu düşmanların karşısında hep birlik bayram namazı nasıl kılarız?



Derin bir iç geçirdi Hasan. Karısı, çocukları geldi aklına. Peki ya oğlunun ilk bayram namazı için kim elini tutup camiye götürecekti? Ayşe hasatın altından henüz yüzünü görmediği bebeği ile kalkışabilmiş miydi? Geride bıraktığı para ile karınlarını doyurabilmişler miydi? Buğulu gözlerle kendine bakan delikanlıya teslimiyet cevabını verdi:



-Merak etme Mehmed'im Allah düşünmüştür...



12 Ağustos 1915-Denizli


Sabaha kadar Hasan'ın eskilerinden oğluna bayramlık dikti Ayşe. Bayram sabahı oğlunu uyandırdı. Anasının elinde tuttuğu bayramlıkları görünce ok gibi fırladı döşekten küçük çocuk. Beşikteki bebesini sırtına bağlarken, gözlerinden iki damla yaş düştü genç kadının, neşeyle koşturan miniği durdurdu:



-Hadi kocaman abi oldun artık. Bayram namazına gidiyoruz.



-Büyüdüm mü o kadar?



-Baban yokken bana tarlada, evde kim yardım etti?



Göğsünü kabartıp, parmak uçlarına doğru yükseldi minik çocuk:



-Ben! diye kükredi. Kapıyı açtı. Tam iki adım attı ki, anasına geri döndü:



-Ana çarık da aldın mı bana?



Mehmet'in sorusuna ne diyeceğini bilemedi Ayşe. Kekelemeye başladı, bayramlık elbise tamamdı da ya yavrusunun yalın ayaklarını... Anasının çaresizlik çökmüş bembeyaz yüzünü görünce utandı sorusuna Mehmet:



-Öte bayram alırsın ana, bayramlık almışın ya...



Caminin kapısında İmam karşıladı Ayşe ve oğlunu. Yaşlı bir dede kucağına alıp sarmaladı Mehmet'i. Cemaatin arasına karışıp gözden kayboldu küçük çocuk…



12 Ağustos 1915- Çanakkale


Çanakkale cephesinde ayrı yerlerde bekleşen askerler, bayram namazı için sözleşmişcesine bir araya geldiler. Allah'ın huzuruna bir nebze temiz çıkabilmek için kumaşına kan bulanmış, toprakta sürünmekten sararmış kıyafetlerini silkelemeye başladılar. Yüzlercesi yan yana saf tutmuş askerler kıbleye yüzlerini dönerken, üzerlerine beyaz bulutlar çöktü. Fetih suresinden ayetler gürledi Çanakkale'nin kırmızıya boyanan topraklarında. Bayram namazına duran yiğitlerin rükû ve secde sesleri, dalga dalga yayıldı etrafa. Eller semaya yükselirken gökyüzünden daha çok bembeyaz bulutlar indi cemaatin üzerine. Namaz bitiminde tekbir sesleri inletti Çanakkale cephelerini...



Tekbir seslerini duyan Müslüman düşman askerleri, yanlış safta olduklarının hezeyanıyla çırpınmaya başladılar. İngiliz kumandanlar Müslüman askerlerinin haykırışlarını onları başka siperlerde kaydırarak azaltmaya çalıştı. Çanakkale'ye inen sis düşman saldırılarının üzerine kara bulut gibi çöktü. İngilizlerin pusulaları şaştı. Sis sırasında Osmanlı kuvvetleri tarafından Golyat zırhlısının batırılmasını General Hamilton şöyle kağıda döküyordu: “Dün geceki kesif sis sırasında, bir Türk torpidobotu, Çanakkale Boğaz'ından sızıp Golyat zırhlısını torpidoladı. Düşman madalyayı hak etti. Kahrolsunlar!"



Beyaz bulutlar, İngilizlerin 5.Norfolk Taburu Sandringham Bölüğüne bağlı 267 kişiyi adeta yutarak Trakya'ya doğru yoluna devam etti. (Bugün hala 5. Norfolk Taburu'nun askerlerine ne olduğu bilinmemektedir. İngiliz 3 asker tarafından beyaz bulutların götürdüğü raporlanmış tabur için Çanakkale'de sembolik bir mezar taşı bulunmaktadır.)



Kasım 1918-Denizli İstasyonu


Çanakkale'de kahramanlık destanı yazan tümenler arasında bulunan Denizlili 11. Piyade Tümeni diğer cephelerde de savaştı. Doğu ve Filistin cephelerinde, Suriye'nin kuzeyinde vatanları için cansiperane savaşan askerler, ailelerinden ayrı pek çok bayram namazında birlikte aynı safta yer aldı. 5 Kasım 1918'de İsmet İnönü'nün imzaladığı terhisle tümenin askerleri trenle memleketlerinin yolunu tuttular. Terhis haberini alan asker yakınları sabah saatlerinde istasyona doluşup beklemeye başladılar. O kalabalığın içinde Ayşe, Cürece Fatma ve Tabakhane yiğitbaşısı da vardı. Kara tren istasyona yanaştı. Kalabalık arasından sevdiklerine kavuşanların sevinç sesleri yükseliyordu. Tren boşalınca kalabalığın uğultusunu tiz bir ses bozdu. Bu ses, trenden inen bir avuç Denizlili askerin arasında eşi Gavlak Mustafa'yı göremeyen Cürece Fatma'nın feryadıydı...


Ayşe Hasan'ına, Tabakhane yiğitbaşısı Mehmet'e kavuştu mu bilinmez, ancak Zığındere'de siper kazmaya fırsat olmayınca vatanı için bedenini süngüye siper eden Gavlak, Cürecesine kavuşamadı. Yıllar sonra Kaklık Karakolu'na bir künye geldi. Gavlak Mustafa, Çanakkale Savaşı sırasında Zığındere Muharebesi'nde yaralanmış, Maltape Askeri Hastanesi'ne sevk edilmiş ancak nefesi Cürecesi'ne kavuşmaya yetmeden şehadete yürümüş. Mustafa'nın eşi Fatma 1953 yılına kadar her sabah, kendi dokuduğu ekmek torbasına ekmeğini ve dikişini koyarak Öteyaka'ya gitti. Akşama kadar çatal armudun altında dikişi ile uğraşıp, Mustafası için yaktığı ağıtlar eşliğinde kara trenleri izledi.



Binlerce yiğitle uğurlanan 11. Piyade Tümeni'nin 2195 civan gibi evladı şehadet şerbeti içerek, birkaç yüz nefer olarak geri dönebildi...11. Piyade Tümeni'nin aileleri şehit evlatlarının tabutunu son kez el süremedi. Aileler kendilerine verilen şehit maaşını reddederek "Vatan sağ olsun" dedi.



Temmuz 2016-Türkiye


Ayağı çıplak, üstü başı eski-eksik, hayatı boyunca tokluğun ne olduğunu bilmeyen şehitlerin evlatlarından milyonlar hayat buldu Anadolu'da. Aradan 100 yıl geçse de Anadolu topraklarını kanıyla sulayan şehitlik makamına ulaşan yiğitlerin hikayesi hiç bitmedi.



Bu bayram namazında şehit çocukları ile saf tutup, onların başını okşama vaktidir.



Bu bayram bize bağımsız bir vatan bırakabilmek için imanından kuvvet bulup, düşmanın silah süngülerine bedenini siper eden şehitlerimizi dualarımıza alma vaktidir.



Bu bayram metrekaresine 6000 mermi düşmüş, 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Savaşı'nı ve diğer kahramanlık destanlarımızı, milli duygularımızı yeniden gözden geçirerek, birlik olma vaktidir.



Ramazan Bayramın mübarek, huzurun daim olsun Türkiyem.


#Çanakkale savaşı
#Osmanlı İmparatorluğu
#Ramazan Bayramı
8 yıl önce
Çanakkale'de bayram namazı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…