|
İki doz aşıya rağmen hastanelik oluşumun hikâyesi

Afganistan’a gitme ihtimalim olduğunu, sel felaketinin yaşandığı Bozkurt’tan dönerken öğrendim. Yorgundum. Gerçekten de üç gün boyunca zor şartlarda habercilik yaptık. Afganistan’a gitme fikri ise çevremdeki herkes tarafından delilik olarak nitelendi. Türkiye’den bölgeye giren ilk gazeteci olma şansını yakalamıştım. Bozkurt dönüşü hiç dinlenmeden yol hazırlığına başlayınca vücudumdaki kırıklığın üzerinde durmadım.

Önce Antalya Manavgat, sonrasında Bozkurt’ta yaşadığımız yoğunluğu ve araba klimasını bahane ettim. İki doz da Sinovac olmuştum. Bu arada Turkovac aşısı için de gönüllülük başvurum kabul edilmişti. ‘Klima çarptı’ rahatlığındayken, birkaç doktor ile görüşüp sağlık altyapısı yetersiz ve belirsizliklerle dolu bir yolculuğa gideceğim için üçüncü doz aşımı BioNTech olma tavsiyesine uydum. Sadece üzerimde bir kırıklık hali ve biraz öksürüğüm vardı. Nisan ve Mayıs ayları sonlarında vurulduğum iki doz aşıya kondurmadım. Afganistan işi çıkmasa Turkovac için tahliller verip sonuçlara göre vurulacaktım. Yol telaşesi içinde aceleyle BioNTech vuruldum ve ertesi güne başka bir havayla uyandım. İnanılmaz bir baş ağrısı, eklem batması ve sesimde titreme. Hepsi Kovid belirtisi ve daha fazlası da BioNTech etkisi olabilirdi. Çevremde BioNTech olan hemen herkesten aldığım geri dönüşler aşının bazı kişilerde yan etkiler gösterdiği yönündeydi.

Bu arada hazırlıklar tamamlandı, izinlerim alındı. Uçak biletim ayarlanırken yine bir doktor arkadaşımın tavsiyesi ile Medipol Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan Oktay Olmuşçelik Hoca’ya gittim. Muayenesini yaptı, hikâyemi dinledi. ‘Yoğunluktan bağışıklığın düşmüş üstüne bir de aşı... BioNTech beni de bir hafta yatırdı’ dedi. Kendimi toparlamam için serum verdi fakat tedbiren bir de test istedi. Ciğer grafime baktı. Tertemiz çıktı. Aklımda hâlâ Kovid yoktu. Biraz da Afganistan heyecanından kondurmuyordum ve serum da rahatlatmıştı açıkçası. Yorgunluk, uykusuzluk, bir de klima çarpmıştı, üstüne de üçüncü doz BioNTech gelmişti bana göre. Her şey normaldi.

HER ŞEY ÇOK HIZLI GELİŞTİ

Biz Afganistan programının detaylarıyla uğraşırken daha eve varamadan sonucun pozitif olduğu mesajı geldi. Kovid olduğumu öğrendikten sonra her şey çok hızlı gelişti. Hemen eşim Nuriye Hanım’a test yaptırdık. Negatif çıktı. Evde düzenimizi kurduk, ben bir odaya çekildim ve üç-beş günde negatife dönebilme planlarına başladım. Çünkü Afganistan beni bekliyordu.

Hiç de öyle olmadı. Ertesi gün BioNTech aşısının etkisinin ötesine geçen ağrılar başladı. Büyük bir huzursuzluk. Yine de iyi hissediyordum kendimi. Uzun zamandır öğrenmeye çalıştığım video kurgu programına sardım. Evde montaj geliştirmeye başladım. İki gün böyle devam etti. Sosyal medyada iyi olduğuma dair paylaşımlar yaptım. Aşılı olduğumu duyurdum.

Fakat üçüncü gün anlık değişimler yaşamaya başladım. Bu arada eşim de eklem ağrıları ile titremeye başladı. Sabahı zor ettik ve hastaneye gittik. O da artık pozitifti. Yeni ciğer filmi çekilmedik ama benim kan tahlilimde CRP yükselme eğiliminde çıktı. Oktay Hoca’nın yazdığı ilaçlara devam ediyordum zaten. Anlık değişimler hızlanmaya başlasa da milyonlarca kişi gibi evde atlatabilirdik. Gün ve ataklara dair her Kovid hastasının ortak hikâyeleri vardır. Biz de bunları yaşıyorduk.

CİĞERLERİM SÖNMÜŞ GİBİYDİ

Ama öyle değilmiş... Aileden ve yakın çevremizden birçok kişiye Kovid tedavisi uygulayan Kızılay Kartal Hastanesi Uzman Hekimi Sema Pişkinsüt Hoca kan değerlerimin yükselme eğiliminde olduğunu ve hastaneye yatırılmam gerektiğini uzaktan teşhis etti. Ömrü hayatımda yaşamadığım kesintisiz terleme nöbeti ve havale geçirme evrelerinin sabahında verdiğim kan tahlilinde CRP değerim 96’ya çıkınca kendisine ulaştık ve yarım saat bile beklemememizi söyledi. Hastaneye gittik ve hemen film çekildim. Virüs ciğerlerimde tutulmuştu. Zaten o gece ses ve nefesim aynı anda gitti. Sanki ciğerlerim sönmüş gibiydi. Hastanedeki tedavimiz 5 gün sürdü ve Sema Hoca üç günlük yoğun vitamin ve hava tedavisi ile ilerlemeyi durdurdu.

YA AŞISIZ OLSAYDIK…

Peki, biz iki doz aşılı olmamıza rağmen neden hastanelik olmuştuk? Bu soruyu hem yoğun bakımın eşiğinden döndüren Sema Hoca’ya hem de hastane sürecini yakından takip eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sordum. Aşılar bizi korumamış mıydı? Sinovac’ın bir tesiri yok muydu? Sema Hoca bağışıklığımın çok zayıfladığı bir dönemde Bozkurt’ta yoğun bir virüs ağırlığına maruz kalmış olabileceğime işaret etti. Bu yüke rağmen yoğun bakıma düşmemiş olmamın sevindirici olduğunun altını çizdi. Sağlık Bakanımız ise çok dertliydi. Uzun uzun konuştuk. Aşıların bizi daha ağır bir tedaviden geri tuttuğunu söyledi. Yorumu ise şöyleydi: “Yattığın hastane dâhil yoğun bakımlar aşısız hastalar ile dolu, aralarında bir doz, iki doz olanlar da var. Fakat oranlar yüzde 85’lerde aşısızlar. Asıl sarsıcı olan ise yaş ortalaması düşüyor. Yaşlılarımız iki ve üçüncü dozlarını olarak büyük oranda korunuyorlar. Yoğun bakımlarda artık aşısız orta ve genç yaşta olanlar var. Bunu görmezden gelmek, inkâr etmek akıl alır değil.”

BAKAN’IN MESLEKTAŞ ACISI

Bakan Koca ile konuştuğumuz gün aşı karşıtı olduğu ortaya çıkan iki doktorun vefat haberi sosyal medyaya düşmüştü. Bakan Koca sesi titreyerek konuşmaya devam etti: “Aşı ülkemize geldikten sonra önce sağlık çalışanlarımız vuruldu ve kayıplarımız çok hızla düştü. Sağlık çalışanlarımızdan vefat haberi gelmiyordu artık. Fakat bu iki arkadaşımız aşılarını olmamıştı. Kahroldum. Onları nasıl ikna edemedik.”

‘OH, İYİ OLMUŞ’ DEDİLER

Peki, aşı karşıtları... Sosyal medya üzerinden bana aşı konusunda çok mesaj geldi. ‘Oh iyi olmuş’ diyen aşı karşıtlarının yorumlarını acı acı okudum. Açıkçası sarsıldım da. Haklı çıkmak için bir insanın bu hallere düşmesinden keyif aldıklarını düşündüm. Neyi amaçlıyorlar? Neden güvenmiyorlar? Kendilerini ve etkiledikleri insanların hayatlarını neden tehlikeye atıyorlar? Hastalık sürecinde uzun uzun düşündüm bunları. İnanın bir yanıt bulamadım. Fakat bundan sonra daha fazla kafa yoracağım. Bu aşı karşıtlarının tezlerine ve gittikçe kronikleşen ve siyasileşen bu sorunu irdelemeye devam edeceğim. Bugünlük yazıyı bitirirken şunu ifade edeyim: Aşı olsun olmasın, karşıt ya da savunucusu… Allah hiç kimseyi bu illetle sınamasın. Sizleri ve sevdiklerinizi esirgesin.

#Afganistan
#Bozkurt
#Türkiye
#Sinovac
#Turkovac
3 yıl önce
İki doz aşıya rağmen hastanelik oluşumun hikâyesi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’