Türkiye dev bir kasaba mı?

00:0027/10/2014, Pazartesi
G: 12/09/2019, Perşembe
Fatma Barbarosoğlu

Bu hafta malumunuz "Cumhuriyet Haftası".Biz de haftaya 7"den 77" herkesin bildiği Cumhuriyet Tarihi"nin en popüler tarih hocalarından olan Prof.Dr. İlber Ortaylı ile başlayalım.Tavşan dağa haber etmiş dağın hiç haberi olmamış misali bendeniz ne vakittir, İlber Ortaylı Hoca"ya mekan üzerinden iki itirazımı saklı tutuyordum. Birincisi AVM"de imza günü yapması idi.Kendilerinden kitapçı dükkanlarının AVM dışında olmasına dair söylem ortaya koymasını beklerken, zat-ı alileri AVM"de kitap imzalıyordu

Bu hafta malumunuz "Cumhuriyet Haftası".

Biz de haftaya 7"den 77" herkesin bildiği Cumhuriyet Tarihi"nin en popüler tarih hocalarından olan Prof.Dr. İlber Ortaylı ile başlayalım.

Tavşan dağa haber etmiş dağın hiç haberi olmamış misali bendeniz ne vakittir, İlber Ortaylı Hoca"ya mekan üzerinden iki itirazımı saklı tutuyordum. Birincisi AVM"de imza günü yapması idi.

Kendilerinden kitapçı dükkanlarının AVM dışında olmasına dair söylem ortaya koymasını beklerken, zat-ı alileri AVM"de kitap imzalıyordu ...Ki bu imza merasiminden radyoda günlerce yapılan duyurular sayesinde haberdar olmuştum. Duyurulur elbette, maksat henüz açılmış olan AVM için her ismi elverişli hale getirmek.

İlber Hoca"nın AVM"de kitap imzalamasını yeni yeni unutmaya çalışıyordum ki, bu defa şehrin sokaklarında reklam panolarında karşıma çıktı.

El hak reklam panoları da en az İlber Otaylı capsleri kadar konuşuldu.

En meşhur İlber Ortaylı capsi: Hayattan bezmiş ifadesinin altında yazılı olan "Keşke ölsen o kadar aptalsın ki!"

Kabul etmek zorundayız ki, ayaküstü sohbet ederken söyleyivermiş olduklarıyla bile, taksi şoföründen ev kadınına, tarihçiden edebiyatçıya, esnaftan tüccara herkesin kulak kabartmasını sağlayan bir idrak inşa ediyor İlber Hoca.

Lafı nereye getireceğim...

Geçtiğimiz Çarşamba Ahmet Hakan, İlber Ortaylı hoca ile mekan bilincimize dair önemli tespitlerin olduğu bir sohbet gerçekleştirdi.

Sohbetin en can alıcı noktası Türkiye"nin kasabalaşması.

Bizim kuşak, kasabaya üzerinde fazla düşünmeden çok olumlu bir anlam atfetti daima. Sebebini biraz da üstad Sezai Karakoç"un köy ve şehirden uzak durarak kasabaya mistik bir anlam atfetmesi üzerinden düşünmek mümkün.

Yıllardır köy kökenlilerin bile yerli yersiz her şeyi "köylü", "köylülük" üzerinden olumsuzlamaya çalıştıklarına tanık oluyor ve her defasında bu tanımın doğru olmadığını izah etmeye gayret ediyordum. Bu bakımdan İlber Ortaylı Hoca"nın "Kasabalı" tanımı tabir yerindeyse Hızır gibi yetişti.

İzninizle bahsi geçen sohbetten uzun bir alıntı yapıyorum:

"Evliya Çelebi Hazretleri"nin 17"nci asırda ta- rif ettiği muhteşem kasabalar vardır. Karaman mesela... Safranbolu mesela... Küçük kasabalar... Oraları anlatır Evliya Çelebi... Çarşısında keçe dövücüleri olan, bedestenlerinde başka ürünler olan kasabalar... Falanca kasabada dövülen helvanın lezzetine doyum olmaz der mesela... Böyle renkli bir manzara(…) Maalesef üç asırdır Evliya Çelebi''nin anlattığı kasabalar yok. Göçlerle, dış kapital girişiyle, köylülüğün erimesi nedeniyle, iyi organizasyonun olmaması nedeniyle Türk kasabası geriledi. Bugün Türk kasabasının üretimi fevkalade düşüktür, yaratıcılığı azalmıştır. Bu nedenle her şeye kapalı ve her şeyi istiyor. Memur olmayı düşünen bir kasaba var. İyi nalbant olayım, iyi marangoz olayım diyen yok. Lise açıyorlar kasabaya, hatta fakülte açıyorlar ve memur olmak istiyorlar. Üretmeyen, üretimin olmadığı bu tür yerlerde siyasi partiler de cılız kalır, siyasi fikir ve retorik de düşük olur. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Oysa yapılması gereken şudur: Kasabada işe yarar bir üretimin ortaya çıkması... Yetenekli çocukların da merkezdeki üniversitelere gönderilmesi..."

İlber Hoca"nın işaret etmiş olduğu üzere şehirlerin kasabaya benzemesi/benzetilmesi süreci üzerinde dikkatle durmamız gerekiyor.

Şehirlerimizdeki "kasaba zamanı" üzerine konuşmaya devam edeceğiz inşallah.