|
Suriye savaşı dünya savaşına dönüşmeden…
Tamamen IŞİD ile çevrelenmiş
Deyr ez-Zur
kenti önceki gece neredeyse
devletler savaşının başladığı yer
oluyordu! Neredeyse bütün ülkeler, bütün örgütler hareketlendi. Ülke o kadar
kırılgan
hale gelmiş, o kadar
güçler çatışmasına
sahne oluyordu ki, örgütler üzerinden yavaş yavaş devletler kapışmasına dönülmek üzereydi. Önceki geceki saldırı,
çok cepheli bir çatışmanın fitilini ateşleyebilirdi
ve bu ateş bütün
coğrafyayı
yakacak ölçüde genişleyebilirdi.


Bunlar belki size

afaki

geliyordur belki ama Suriye gerçekten de

çokuluslu hesaplaşmanın, güçler çatışmasının, harita taslaklarının, jeopolitik restleşmenin, küresel iktidar paylaşımının en sıcak, en sancılı cephesi haline gelmiştir

. Geçen her gün, geri dönüşü biraz daha zorlaştırmakta, çatışmayı daha da

bölgeselleştirmekte

hatta küreselleştirmektedir.

Suriye Suriye olmaktan çıkmakta, Suriyelilerin meselesi

olmaktan uzaklaşmakta, ülke Suriye halkının da elinden çıkıp

merkez ülkelerin savaş alanı

na dönüşmektedir.



Olay Suriye savaşı olmaktan çıkmıştır!


Yaşanan şey

Suriye iç savaşı
değildir

.

Rejim meselesi değildir

.

Demokrasi ve özgürlük meselesi olmaktan çıkmıştır

. Atlantikçi güçlerle Asyalı güçlerin kavgasıdır. Suriyeli

örgütler

, hangi tarafta olursa olsun, bu

büyük kapışmanın figüranları

haline gelmiştir.

Kim kazanırsa kazansın, Suriye halkı uzun süre bu ülkeye hakim olamayacaktır

, ülke başkaları tarafından yönetilecektir. Eğer

parçalanmazsa

ülke, belki onlarca yıl kendine gelemeyecek,

yeniden Suriye

olamayacaktır.



Önceki gece, ABD savaş uçaklarının rejim ordusuna yönelik saldırısında

yüze yakın Suriye askeri

öldü. İçlerinde

Rus askerle

rinin ve

İran destekli militanların

da bulunduğu söyleniyor. Rusya ABD'ye ateş püskürdü ve

BM Güvelik Konseyi

'ni toplantıya çağırdı.



Saldırıdan hemen sonra IŞİD'in gelip havaalanını ele geçirmesi, ABD ile IŞİD bağlantısına dair şok edici bir örnek

oluşturdu. Bu da, Irak'tan sonra Suriye'de de

Batılı güçlerle terör arasındaki bağları

ortaya çıkaran yüzlerce örnekten biriydi. Gece yarısı dünya bu saldırının sonuçlarını tartışırken

Golan

bölgesinde İsrail ile çatışma,

Lübnan sınırından

da çatışma haberleri geliyordu.



Düğümün çözülmesi ve sistematik kaos..


Savaşın başladığı günden bu yana hep şunu söyledim:

Suriye Ortadoğu'nun düğüm noktasıdır. Düğümü çözmek kolay ama bir daha düğümlemek imkansıza yakındı

r.

O düğüm çözüldü, düğümle birlikte bütün bölge çözüldü

. Amaç da buydu zaten,

bölgeyi çözmek

ti. 2001'deki Irak işgalinden bu yana

sistematik kaos

ve çözülme haritası uygulandı.



Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni bir

coğrafya dizayn ediliyordu

ve artık hiçbir ülkenin

ulusal sınırları

güvence altında değildi.

Irak

ve Suriye'nin dışında

Yemen

'den

Lübnan

'a,

İran

'dan

Türkiy

e'ye kadar herkes bu kaosun içine çekilecekti. Batı'nın,

Atlantikçi merkezin yeni dünya tasarımı

nın, küresel hesaplaşma planının merkezi bu projeydi.



Anavatan: Tehdit Haçlı Savaşları kadar büyük


Coğrafya insanlığın anavatanıydı ve anavatanı kontrol eden dünyayı kontrol edecekti

. Jeopolitik hesaplar,

enerji hesapları, kara ve deniz ticaret yolları

nı anlatmaya bile gerek yok.

Suriye nasıl Ortadoğu'nun düğüm noktasıysa, bu coğrafya da dünyanın düğüm noktasıydı

. Batı'nın bu seferki müdahalesi de

Haçlı Savaşları

kadar,

Moğol

istilası kadar,

1. Dünya Savaşı

kadar belirleyici olacaktı.



Bugünkü

Suriye meselesini Irak işgaliyle, Afganistan işgaliyle, Yemen kriziyle, Basra Körfezi'yle, Kızıldeniz'deki yığınakla, mezhep krizi projesiyle görmeyenler, meseleyi hiçbir şekilde anlamayacaktır

. Konjonktürel hesaplarla hareket edenler hep kaybedecektir. Kendi gelecek hesaplarını ABD'ye ya da bir başka güce

bağımlı

hale getirenler kesinlikle kaybedecektir. Suriye krizini sadece rejim ve muhalefet olarak görenler kaybedecektir.



15 Temmuz saldırısı, FETÖ ve Suriye savaşı


Nasıl 15 Temmuz sadece FETÖ müdahalesi değilse, çokuluslu bir projeyse

, bölgemizdeki her hareket de çokulusludur ve yeni coğrafya tasarımının bir parasıdır.

Nasıl Afganistan işgalinin sebebi Taliban ya da El Kaide değilse, nasıl Irak'ın işgal sebebi Saddam değilse

, Suriye'nin bu hale getirilmesi de

Esad

ya da daha dar bir gerekçe değildir. Dikkat edin, Afganistan

Orta Asya

'nın kapısıdır. Irak

Mezopotamya'nın kalbi

dir. Suriye

Basra Körfezi

ile Akdeniz arasındaki en önemli bağlantıdır ve İsrail karşısında bir savunma kalkanıdır.



Dünyanın yeniden kurulduğu

, biçimlendiği, güç haritasının yeniden şekillendiği bir tarih diliminde bizlerin, coğrafyanın insanlarının

önümüze bakıp dar, küçük hesaplarla büyük hesapları anlama girişimlerimiz

hep hüsranla sonuçlanacaktır.

FETÖ, PKK, PYD, IŞİD

ve diğer küçük örgütlerin hepsi bir şekilde bu

büyük hesaplaşmanın

birer parçasıdır. Bizi bir örgüte yoğunlaştırıp, başka örgütlerle vuranları göremiyorsak, coğrafyayı da göremeyiz, ülkemizin geleceğini de.



Rusya ile kapıştırma ve yeni Kırım Savaşı


Net söyleyelim:

Osmanlı'dan sonraki en büyük istila harekatı

yla, parçalanma senaryosuyla,

yok edilme

projeleriyle karşı karşıyayız.

Mesele hiçbir şekilde Suriye değil, coğrafyanın tamamıdır ve Türkiye de bu tasarımın içindedir

. Türkiye bu anlamda çok büyük saldırılara maruz kalmaktadır. Ülkenin vesayetten kurtulma mücadelesi ardı ardına gelen saldırılarda durdurulmaya çalışılıyor.

Gezi

,

17-25 Aralık

ve son olarak da

15 Temmuz saldırısı

bu çerçevededir.



Bundan sonra ne yapacakları

na dair çok ciddi biçimde kafa yorulmalı, öngörüler üzerine çalışılmalıdır. Çünkü bu varlık/yokluk meselesi haline gelmiştir.

Tarihteki örnekleri

tek tek masaya yatırılmalı, bugüne hazırlıklar yapılmalıdır. Zira coğrafya aynıdır, güçler aynıdır. Mesela,

1853-56 arası yaşanan Kırım Savaşı

bir Osmanlı-Rus savaşıdır.

İngiltere

ve

Fransa

Osmanlı'nın yanında yer almış,

Ruslar Akdeniz'den uzak tutulmuştur

.



Ama bu savaş,

Osmanlı'nın rehin alındığı savaştır

. Kırım Savaşı ile Osmanlı

“Avrupa içi sorun”

a dönüşmüş,

vesayet altına alınmıştır

. Suriye meselesinde

Türkiye ile Rusya'yı kapıştırmaya

dönük süreç buna çok benzemektedir. Vesayetten kurtulma mücadelesi veren Türkiye, belki Rusya ile kapıştırılacak,

iki ülke de yıpratılacak

, ABD ve Avrupa Türkiye'yle destek verecek ama

sonuçta Türkiye yeniden vesayet altına alınacaktı

.

“Kurtarıcı”

Batı bizi bir kez daha rehin alacak ve yüzlerce yıllık varolma mücadelesi sona erecekti.



Çevreleme planı ve Fırat Kalkanı


Fırat Kalkanı

operasyonu ile Türkiye, Suriye meselesinde

ilk kez rasyonel bir müdahale

de bulundu. Güneyimizde örülmek istenen

terör koridoru

bir

kuşatma, çevreleme

planıydı. Operasyon hiçbir şekilde bu noktada kalmamalı,

Musul-Halep çizgisinin kuzeyindeki bölgelerin Türkiye için tehdit haline gelmesi engellenmelidir

. Bu müdahale hem Suriye'yi hem de Türkiye'yi

parçalanmaktan

kurtaracaktır.



Çünkü

koridor planı başarılı olduğu anda Türkiye cephesi açılacaktır

. Ama

Türkiye, bu müdahaleyi ABD'ye rehin vermemeli

dir. Son yirmi beş yılda, güneyimizdeki

bütün ABD müdahaleleri Türkiye'nin aleyhine

olmuş, kaos adım adım ülkemize servis edilmiş, cephe sınırımızın

sıfır noktasına

kadar taşınmıştır.

Bir adım sonrası Türkiye'nin Suriyeleşmesidir. Zaten 15 Temmuz da böyle bir planın ilk aşamasıdır

.



Irak'la yakınlaşma yeniden sağlanmalı


Türkiye

Irak'ın bütünlüğü

nü savunduğu kadar,

Bağdat ile ilişkilerini yeniden inşa etmeli

dir. Irak içinde iktidar adalarına değil,

merkez iktidara

yakın durmalı, merkezin güçlenmesine destek vermelidir. Bağdat-Ankara ilişkileri,

bütün hesaplar sıfırlanarak

yeniden güçlendirilmelidir.

Ankara'yı Bağdat'tan uzaklaştıracak her öneri, terör koridoru planıyla aynıdır.


Türkiye,

IŞİD

'le mücadele ederken ya da o mücadeleye yönlendirilirken

PKK/PYD'ye alan açmaya

çalışanların

tuzağına

düşmemelidir.

FETÖ

ile içeride mücadele ettiği kadar, bu planın

Türkiye içindeki ayakları

yla da keskin bir mücadeleye girişmelidir. Aksi takdirde o IŞİD'le uğraşırken sınırlarımız PKK'nın cephelerine dönüştürülecektir. Bu planın içeride

pazarlamacıları

olduğu bir gerçektir.



Suriye'nin bütünlüğü ve çözüm için radikal karar


Türkiye,

Suriye'nin toprak bütünlüğü

nden asla taviz vermemeli,

radikal

kararlar alma pahasına

çok acil çözüm

planına yoğunlaşmalıdır. Bu anlamda her ülke ile işbirliği yapabilmeli ama esaslı olarak

bölge ülkeleri

öncelenmelidir. Bölge ülkelerinin olmadığı hiçbir plan başarılı olmayacak,

dışarıdan dayatılan bütün planlar kaosu daha da derinleştirecek

, hiçbir şekilde çözüm getirmeyecektir. ABD ve Avrupa'nın son

yirmi yıldır

bölgeye dair

bütün çözüm önerileri kaos projeleri

olmuş, krizleri çok daha büyütmüştür.



Türkiye,

Esad'a saplanıp kalmaktan uzaklaşmalı

, etkili olduğu grupları da çözüm için

cesaretlendirmelidir

. Mesele

Esad'ı aklamak

asla değildir ama bugünkü Suriye krizinin

bir sonraki adımı çok vahimdir

,

Türkiye'yi yakacak kadar

tehlikelidir. Bunun için duygusal yaklaşımlar terkedilmeli, bazı çevrelerin bu yönde baskılarının üstünde bir

akıl

üretilmelidir.



Çünkü Irak'tan sonra Suriye'nin de elden çıkması, Türkiye'yi hedef yapacaktır. Zaten FETÖ ile PKK ile hedef yapılmıştır. Türkiye'nin

FETÖ, PKK ve PYD gibi örgütlerle mücadelesi terörle mücadele değil, işgal güçleriyle mücadeledir

. Bu böyle bilinmelidir.




#Suriye
#Rusya
#Fırat Kalkanı
#ABD
#FETÖ
#DAEŞ
8 yıl önce
Suriye savaşı dünya savaşına dönüşmeden…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset