Ekonomi yönetiminin stres testi

04:0027/03/2025, Perşembe
G: 27/03/2025, Perşembe
Levent Yılmaz

Son dönemde hem Türkiye ekonomisi hem de dünya ekonomisi risklerin yoğun olduğu ve belirsizliklerin ekonomideki davranışları etkilediği bir dönem yaşıyor. Esasen yazılarımı sürekli takip edenlerin hatırlayacağı üzere ben bu gelişmeleri “ekonomiye etki eden ekonomi dışı faktörler” olarak tanımlıyorum. Elbette ekonomi ve siyaset birbirini tamamlayan ve etkileyen kavramlar. Dolayısıyla ekonomideki gelişmelerin siyaseti, siyasetteki gelişmelerin de ekonomi etkilemesi normal. Ancak Türkiye’de bu etkinin

Son dönemde hem Türkiye ekonomisi hem de dünya ekonomisi risklerin yoğun olduğu ve belirsizliklerin ekonomideki davranışları etkilediği bir dönem yaşıyor. Esasen yazılarımı sürekli takip edenlerin hatırlayacağı üzere ben bu gelişmeleri “ekonomiye etki eden ekonomi dışı faktörler” olarak tanımlıyorum.


Elbette ekonomi ve siyaset birbirini tamamlayan ve etkileyen kavramlar. Dolayısıyla ekonomideki gelişmelerin siyaseti, siyasetteki gelişmelerin de ekonomi etkilemesi normal. Ancak Türkiye’de bu etkinin düzeyi konusu benzer ülke örneklerine göre farklı işliyor. Tabii ki bunun nedenleri var. Piyasaların geçmiş dönem tecrübeleri, bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerin döviz kuru seviyesi hassasiyeti, yüksek enflasyonun tasarruf sahiplerinin davranışlarını belirlemesi ve daha bir sürü nedenle siyasi gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisi yoğun hissediliyor. Bu da dengelerin oldukça hassas olduğu ve süreçlerin iyi yönetilmesi gerektiği anlamına geliyor.


Bunun yanı sıra siyasi şoklarla karşılaşan ekonomilerin tepki verme gücü, dozu ve sürdürülebilirliği de kritik önem taşıyor. Bunun da iki ana değişkeni var. İlki teknik. Yani rezerv, politika seti ve diğer makroihtiyati tedbirlerle karşılık verebilme gücü. İkincisi ise algısal. Bu tepkiyi verecek olan ekonomi yönetimine duyulan güven. Bu ikisi de birbirini güçlendiren değişkenler ve her ikisinin de ekonomik şoklara karşı cevap verme kapasitesinin güçlü olması şokların olumsuz etkilerini azaltıyor ve normalleşmeyi hızlandırıyor.


Son yaşanan gelişmeler yani ekonomiye etki eden ekonomi dışı faktörlerin yoğun olduğu gündem Türkiye ekonomisi açısından ciddi bir stres testine dönüştü. Hızla yükselen döviz talebi, borsadaki sert düşüş ve nihayet artan CDS’ler piyasaları tedirgin etti. Yabancı kurumlar aynı gün içinde raporlar yayınlayarak enflasyon ve kur tahminlerini güncelledi ve görece olumsuz bir tablo çizdi.


Gerçekten de kurdaki artış hızı, borsadaki düşüş ve diğer bazı ekonomik göstergeler açısından konuya bakarsak Türkiye ekonomisi çok ciddi bir şokla karşı karşıya kaldığı için olumsuz beklentilere yönelmek oldukça normal. Ancak bu denli olumsuz beklenti ve haber akışının olduğu bir dönemi ekonomi yönetiminin oldukça iyi yönettiğini söylemek gerekiyor. Hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın hem Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in hem de Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın süreç içerisindeki yoğun mesaisi ve kurumlar arası koordinasyonun etkileri piyasalarda büyük oranda dengelenmeyi de beraberinde getirdi. Bunun bir göstergesi olarak kısa sürede 350 seviyesine çıkan CDS yeniden 300 puanın altına indi.


Merkez Bankası’nın rezerv, likidite ve faiz yönetimi, BDDK’nın ve SPK’nın aldığı tedbirler, Borsa İstanbul yönetiminin attığı adımlar ve nihayet bu kurumlar arasındaki koordinasyonun oldukça yüksek maliyetli olması muhtemel bir şokun etkilerini minimize ettiğini ifade edelim. Elbette bu dönemde kullanılan rezervlerin miktarı, artırılmak zorunda kalınan gecelik borç verme faizi ve borsadaki kayıpların bir maliyeti var. Bu maliyeti de belirli bir zaman diliminde karşılamak gerekecek. Ancak unutmamak gerekiyor ki teknik olarak bu denli güçlü bir Merkez Bankası ve piyasaların güven duyduğu bir ekonomi yönetimi olmasaydı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da sürdürülen programın arkasında durmasaydı yaşanan siyasi şokun ekonomik etkisi tahmin edilenden çok daha yüksek olabilirdi.


#Ekonomi
#stres
#Levent Yılmaz