Rahmet iklimine girerken

04:0028/02/2025, Cuma
G: 28/02/2025, Cuma
Mahmut Ay

“Zamansal bir rahmet döngüsüdür Ramazan; on bir ayda bir, ruhumuzun kapısını çalan. Göksel bir sofradır Ramazan; senede bir, gönül ufkumuzda kurulan. Bir arınma mevsimidir Ramazan; her yıl manevî olarak bizi paklayan. Bir hatırlatmadır Ramazan; kulluğumuzdaki gaflet ve umarsızlığımızın farkındalığına varmamızı sağlayan. Bir mekteptir Ramazan; nefsimizi terbiye ederken ruhumuzu takviye etmeyi öğreten. Bir irfan ocağıdır Ramazan; ruhun doyması için nefsin aç kalması gerektiğini talim eden. Bir iyilik

“Zamansal bir rahmet döngüsüdür Ramazan; on bir ayda bir, ruhumuzun kapısını çalan. Göksel bir sofradır Ramazan; senede bir, gönül ufkumuzda kurulan. Bir arınma mevsimidir Ramazan; her yıl manevî olarak bizi paklayan. Bir hatırlatmadır Ramazan; kulluğumuzdaki gaflet ve umarsızlığımızın farkındalığına varmamızı sağlayan. Bir mekteptir Ramazan; nefsimizi terbiye ederken ruhumuzu takviye etmeyi öğreten. Bir irfan ocağıdır Ramazan; ruhun doyması için nefsin aç kalması gerektiğini talim eden. Bir iyilik okuludur Ramazan; başkaları ile paylaştıkça iyi insan olabileceğimizi bize tahsil ettiren. Bir buluşma, bir kavuşmadır Ramazan; sevdiklerimizle bizi aynı sofrada aynı imanla, aynı heyecanla bir araya getiren. Nihayet bir vuslattır Ramazan; ruhun neşesinin nefse azaptan sonra kazanılacağının işareti olarak oruçtan sonra bayrama eriştiren. Ve sonrasında bir özlemdir Ramazan; on bir ay hasretle beklenen.”

Geçen sene, bu köşedeki ilk yazımızda böyle demişiz. Bu satırların üzerinden tam bir yıl geçmiş. On bir aylık hasretin ardından, yeni bir Ramazan’a “Hoş geldin!” demenin manevî hazzını yaşıyoruz bugün. Evet, yarın Ramazan… Arşa, rahmâniyyetiyle istivâ etmiş olan, yani evrende -biz tam manasıyla idrak edemesek de- aslında rahmâniyetiyle hükmeden, rahmâniyetini tecelli ettiren; biz insanları (Rahman 55/1-3) ve tüm mahlûkatı (Mülk 67/3) Rahman sıfatıyla yaratan, yani yaratırken üzerimizde rahmâniyet tecellilerini yağdıran Rahmân’ın, rahmetini her zamankinden daha bol yağdırdığı bir rahmet iklimi… O hâlde bize düşen, nefs şemsiyemizi aradan kaldırıp ruhumuzu semadan yağan rahmet damlacıkları altında bırakmak; gönlümüzü rahmâniyet tecellileriyle ıslanmaya hazırlamak; rahmet nurlarıyla aydınlanmak üzere kalbimizin pencerelerindeki perdeleri aralamak… Ve seyretmek Ramazan’ın bereketini manevî bir neşeyle; temâşâ etmek cemâlullahı kalp gözümüzle…

Maddî/fizikî âlemde mevsimler olduğu gibi manevî/metafizik âlemde de mevsimler olabilir. Yeni bir mevsime gireceğimiz zaman, nasıl ki ona yönelik hazırlıklar yapıyorsak, manevî açıdan özel bir mevsime girerken de manen hazırlanmaya çalışmalı. Nitekim manevî mevsim değişimlerini en iyi fark eden insan olan Efendimiz (sav), Ramazan yaklaşınca, onun muazzam bir rahmet mevsimi olduğuna dikkat çekerek, insanları ona hazırlıklı olmaya çağırırmış (İbn Huzeyme ve Beyhakî).

Manen bir gelişim yaşamak isteyen insan, bu hayatın bir mektep olduğuna inanmalı. Öyle bir mektep ki, orada tahsil edilecek en temel ve en mühim ders, el-Vâhid ve el-Ehad’in vahdaniyet ve ehadiyetini derin bir şekilde kavratmayı amaçlayan “tevhid”dir. Bu tevhidi kavramak için önümüzde iki delil vardır. Biri Kur’ân-ı Kerîm, diğeri de içindeki cümle mahlûkatıyla fizikî âlem. Kesretten/çokluktan ibaret olan bu âleme bakıp, gördüğümüz tüm varlıklardaki acziyeti ve faniliği müşahede ederek, bu kesretin ardında/içinde ezelî ve ebedî kadir-i mutlak bir vahdetin olması gerektiğine aklen kani olup bilfiil bu vahdeti tecrübe etmenin derdine ve peşine düşmeli. Kur’ân-ı Hakîm de, her bir âyetinde Hak Teâlâ’nın vahdetini/tekliğini bildirir, idraklerimize anlatmaya çalışır. Hikmetli Kitab’a gönlünü açmaya çalışan her tâlib-i hakikat, ondaki bu vahdet/birlik çağrısını, tevhit mesajını kendi istidadı ölçüsünde anlayacaktır. Hem Hikmetli Kitap’tan hem de hikmetli kâinattan bu vahdet/birlik mesajını alıp onu aklen ve kalben zevk etmeye çalışmalı. İşte mübarek Ramazan, bu zevk için en uygun zaman.

Ramazan, Kur’ân demektir. Onu mübarek kılan, mübarek Kur’ân’ın bu ayda nazil olmaya başlamasıdır. “Şehru Ramazan ellezî ünzile fîhi’l-Kur’ân (Kur’ân’ın indirildiği Ramazan ayı)” buyurulur Hikmetli Kitap’ta (Bakara 2/185). Demek ki onu mübarek yapan, Kur’ân’ın onda nazil olmaya başlamasıdır. Şu hâlde Kur’ân, indiği ayı bile mübarek kılıyorsa, indiği gönlü de mübarek kılmaz mı? Kılar elbet. Durum böyleyse, onu kalplerimize indirmek için fırsat bilmeli Ramazan’ı. Ramazan ve Kur’ân’ı buluşturmalı hayatımızda. Kur’ân’la dolu bir Ramazan yaşamalı. Hatimleriyle, mukabeleleriyle onun mübarek kelimelerini severek, gönlümüzle okşayarak okumalı. Onu sevmeli ki o da bizi sevsin. Zira o, kendisini seven gönüllere açar kendini. Onun rehberliğinden, takva bilincine sahip olanlar faydalanabilir ancak. (Bakara 2/2). Rahman suresinin ikinci âyetinde geçen “alleme’l-Kur’ân” ifadesini “Rahman, Kur’ân’ı öğretti” yerine “Rahman, Kur’ân’a öğretti” şeklinde anlar Şeyh-i Ekber. Yani; hangi kalplere girebileceği, nüfuz edebileceği Kur’ân’a öğretilmiştir. O hâlde, onunla aramızdaki duygusal bağı güçlendirmeli ki bu bağ sayesinde gönlümüz ve hayatımız onun nurlarıyla aydınlansın.

Kur’ân’ın lafzı kadar mübarek olan manalarını idrak etmeye gayret etmeli Kur’ân ayında. Zira o, Hak Teâlâ’dan bize bir mesaj ise şayet, o mesajı anlamaya çalışmak en öncelikli kulluk vazifelerimizden biri olarak görülmeli. Bu ayda, onun manalarına dokunmak için azami gayret sarf edilmeli.

Hepimizin, yaşadığı bir son Ramazan olacak. “Belki de bu Ramazan, yaşayacağım son Ramazan’dır.” düşüncesiyle, onun feyiz ve bereketinden nasiplenmeye çalışmalı. “Madem Cenâb-ı Hak, bu ayda her zamankinden daha merhametli ve daha cömert; o hâlde ben de hem O’na öykünmek hem de O’nun rahmet ve cömertliğini daha çok celbetmek için bu ayda her zamankinden daha merhametli ve cömert olmaya çalışmalıyım.” diyerek kendimizi merhamet ve cömertliğe hazır hâle getirmeli.

Pabuçlarımızı, yani içimizdeki dünya ve ahiret sevgisini çıkararak girmeli Ramazan’a. Tıpkı Tuvâ Vadis’indeki ateş tecellisinde Hz. Musa’dan istenildiği gibi. Şayet “innenî enellâh! (Ben Allah’ım!)” hitabının ruh dünyamızda işitmeye talip isek, “İşte Rabbim! Dünya ve ahiret sevgisini gönlümden çıkarıp geldim huzuruna diyebilmeli!” Ondan sonra da seyretmeli tecellileri.

Bol seyirli bir Ramazan niyazıyla…

Not: İnşallah Ramazan boyunca, Kur’ân-ı Kerîm’in birinci cüzünden başlamak üzere sırasıyla her gün bir cüzünden seçeceğimiz bazı âyetlerin çağrıştırdığı manalar üzerinde yazacağımız yazılarla bu köşede sizlerle buluşacağız. Mevlâ Teâlâ, Ramazan’ın bereketiyle, Kur’ân’ın rehberliğinden istifade edebilmeyi nasip eylesin!

#Ramazan
#Aktüel
#Mahmut Ay