|
Mübarek ekmek

Kimbilir, belki de Hz. Âdem"den bu yana insanoğlunu besleyen ekmektir, yani buğdaydır. Cenab-ı Hakk"ın bizlere bir lütfu. Bu sebeple insanımız ekmeği kutsal bilir. Yerde bir ekmek parçası görse üç kez öpüp başına koyduktan sonra el-ayak değmeyecek bir yere bırakır. Kurt-kuş yesin diye.

Belki coğrafyanın getirdiği bir zorunluluk, belki bir beslenme alışkanlığı (ki bu ikisi de yerindedir. Uzakdoğu"da buğdayın yerini pirincin aldığını biliyoruz. Olsun. O da onun amca oğludur, yabancı değil) Sonucu Anadolu insanı ekmek yemeden doymaz. Öyle ki pilavla, makarna ile bile ekmek yer. (Bu yazıyı yazalı epey zaman geçti. Yayımı gecikti. Bu arada Sayın Başbakan ekmekle ilgili konuşarak "tam buğday ekmeği" üretimini teşvik etti. Eh aklın yolu bir, geç kalsak da).

Ekmek ile oluşturulan deyimler, atasözleri bu nimetin hayatımızda tuttuğu yerin şahitleridir. Bunlardan bazıları: Ekmek aslanın ağzında (Geçinmek için iş bulmak ve para kazanmanın zorluğunu anlatır), Ekmek çarpsın (Karşısındakini söylediği söze inandırmak için yapılan yemin. Ekmek üzerine yemin ediliyor, önemini düşünün), Ekmek elden, su gölden (Kolay yoldan veya başkasının kesesinden yiyip içmek), Ekmeğinden etmek (Birinin geçim kaynağını yok etmek veya işinden atılmasına sebep olmak), Ekmek kapısı (Geçim sağlayan iş), Ekmek parası (Geçinmek için karının doyurmak için gerekli olan gelirin en azı), Ekmeğinden olmak (Kazanç sağladığı işi kaybetmek), Ekmeğine yağ sürmek (İstemediği halde, farkında olmaksızın birinin işine yarayacak bir şey yapmak), Ekmeğini çıkarmak (Çeşitli iş ve yollardan geçimini sağlamak), Ekmeğine kana doğramak (Sıkıntıya, eziyete katlanarak çalışıp geçimini sağlamak), Ekmeğini taştan çıkarmak (Geçimini sağlamakta fedakâr ve becerikli olmak), Ekmeği ile oynamak (Birinin geçimini sağladığı kaynağı tehlikeye düşürmek), Kuru ekmeğe muhtaç (Çok fakir).

Deyimler çok hepsini saymıyorum, ayrıca atasözleri, maniler, türküler, masallar içinde ekmeğin yeri büyüktür. Ülkemizde ekmek genel olarak buğdaydan yapılır. Buğdayın kıt ve pahalı olduğu yerlerde arpa, mısır ve çavdardan ekmek yapıldığı olur. Ayrıca bu tahıllara bir miktar buğday unu karıştırılarak ekmek yapılıyor.

Bir ara hatırlarsanız tereyağına savaş açılmıştı. Türlü zararlarından bahsediliyordu. Sonradan anlaşıldı ki bu tamamen margarincilerin kara propagandasıdır. Şimdi insaflı doktorlar, beslenme uzmanları, yoğurdu yayıkta yayarak çıkarılan tereyağının mucizevi bir gıda olduğunu söylüyor. Ancak bu tür üretim çok az yapıldığı için bu yağın ele geçmesi zor.

Benzer şekilde ekmeğe de hücum edildi. Fazla kilo yaptığı söylendi, insanlar ekmek yemeye korkar oldu. Biraz da haklıydılar, çünkü şehirlerde modern usullerle imal edilen ekmeklere çokça katkı maddesi konuluyordu. Ekmek üzerine çalışan bir doktor dostum bu katkı maddeli ekmeğin gerçekten vücuda zararlı olduğunu söylüyor.

Faydalı ekmek hangisi?

Bir kere buğdayın yetiştiği toprak zehirli ilaç ve gübrelerle kirlenmemiş olacak. Mümkünse kara değirmen dediğimiz su değirmeninde öğütülecek ve kepeğinden ayrılmayacak. Bu "doğal ekmek" vücuda gerekli her şeyi içinde saklıyor.

Günümüzde tıpkı yayık tereyağında olduğu gibi ekmekte de insaflı doktorlar ve beslenme uzmanları doğal ekmeği soframızdan eksik etmemizi söylüyorlar.

Posa içeriği yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini düzenlemektedir. Tam taneli tahıllardan yapılan ekmeklerde bulunan çözünebilir posa, karbonhidratların emilimini ve sindirimini yavaşlatarak vücudun insülin ihtiyacını azaltır.

Tam buğday ekmeğinin kalp ve damar hastalıklarını azalttığı belirlenmiştir.

Kanserden koruyucu etkileri olduğu tesbit edilmiştir. Obezite tedavisinde ekmekten kaçmak değil, tersine doğal ekmek kullanılıyor. Posalı besinler çiğnemeyi gerektirir ve tokluk hissi uyandırır.

Tarım Bakanlığı bu gerçekler ışığında buğday ve un üretimini sağlıklı kılmak için faaliyete geçmiştir. Ne var ki daha önceki yıllarda çiftçinin bilinçsizce kullandığı ilaçlar ve gübreler pek çok bölgemizde toprağı zehirli hale getirdi. Bu toprakların ıslahı zaman alacak. İstanbul dahil bazı büyük şehir belediyeleri ürettikleri ekmeklerin buğdayını-ununu ülkemizin kirlenmemiş veya az kirlenmiş topraklarından alıyor. (Özel sektör Muş"ta buğday üretimine büyük yatırım yapıyor). Aslına bakarsanız bu uygulama o bölge köylüsünü de kalkındırmaktadır. Susuza ekilen tohumdan ve yorgun topraktan fazla ürün alamadıkları için çokları köyünü terketmiş idi. Şimdi yıllardır işlemedikleri tarlaları yeniden sürüp-ekiyor ve yukarıda anlattığımız mânada kaliteli ürün aldıklarından fazla fiyata satıyorlar. Son olarak şunu sevinçle belirtelim. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu organik tarımın teşvikini anayasal görev olarak tanımladı.

Ekmek soframızın baştacıdır.

Ona gereken ihtimamı göstermeliyiz. Ekmek israfı had safhaya çıkmış, ülkemizde günde bilmem kaç ton ekmek çöpe gidiyormuş. İnsaf.

11 yıl önce
Mübarek ekmek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset