|
Takiye meselesi
Takiye (veya takiyye) kelimesi TDK Sözlüğü'nde:
1
. Mezhep belirtmeme, gizleme.
2
. mec. Olduğundan farklı görünme, olarak tanımlanıyor.


Başka bir yerde ise kelime ıstılah bağlamında: “İhtiyat, korku ve gizlenmek manasına olup, mecburiyet veya zarar tehdidi karşısında dinin icaplarından muafiyet için kullanılan tabirdir” diye tanımlanıyor (

http://www.ihvanlar.net/2014/01/17/takiyye

).



İmam-ı Serahsî: “Bir müminin ölüm ve işkenceden kurtulmak için, olduğundan başka türlü görünmesi ve davranmasına takiyye denir” diyor (agy.).



Ammar İbn Yasir, babası Yasir ile annesi Sümeyye işkenceyle şehit edilip kendisi de aynı işkenceler altında ölümle karşı karşıya gelince dayanamaz, müşriklerin istediği sözleri tekrarlar ve ölümden kurtulur. Ağlayarak Resulullah'a koşar ve “Ey Allah'ın Resulü, ben senin hakkında kötü konuşmadan ve ilâhlarını övmeden beni bırakmadılar” diyerek özür beyan eder. Hz. Peygamber ona “Peki o an gönlünde neyi hissettin?” diye sorduğunda kalbinin imanla dopdolu olduğunu bildirince Resulullah, aynı durumla karşılaşması halinde yine böyle davranmasına izin verir. Ardından Yüce Allah şu ayetle Hz. Peygamber'in bu iznini onaylar: “Kalbi imanla yatışmış olduğu halde inkâra zorlanan kişi (kurtulmuştur), fakat kim inandıktan sonra Allah'ı tanımaz ve küfre kalbini açarsa, Allah'ın gazabı onların başındadır, onlar için büyük azap vardır. Bu onların, dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ötürüdür ve Allah inkâr eden bir topluluğu doğru yola iletmez”-Nahl:106,107 (agy.).



Anlaşılacağı üzere takiye ruhsattır ve istisnai bir durumdur.



Takiyeye bazı istisnai durumlarda izin veriliyor diye onu sürekli hale getirmek istisnai hükmü kural haline dönüştürmek olur.



Kişi ancak canını veya uzuvlarını kurtarmak için, işkenceden sakınmak için takiyeye başvurabilir.



Küfrün ve kâfirin emeline hizmet maksadıyla dinin hükmünden ödün verilmesi takiye iddiası ile mazur gösterilmeye çalışıldığında, bu, takiyye değil, sahtecilik olur.



İstisnai bir ruhsatı istismar veya suiistimal etmek suretiyle kuralmış gibi tasarruf etmekse salt yalancılıktır...



Aslında takiyeye sığınmanın mazur görüldüğü hallerde bile birçok sahabi ona sığınmayı reddetmiştir.



Habbab İbn Eret vücudunda bulunan yağlar eriyip ateşi söndürünceye kadar kor üzerinde sırt üstü yatmaya zorlanmış, fakat o imanından taviz vermemişti.



Keza Bilal-i Habeşî, demirden bir zırh içinde kavurucu sıcağın altında bırakılmış, kızgın kumlar üzerinde çıplak vücudu sürüklenmiş, yine de onların isteklerini reddederek imanı tercih etmiş ve “Allah bir” sözünü bayılıncaya kadar ağzından düşürmemiştir.



Birçok örnekten sadece ikisi...


#Takiye
#Mezhep
#İhtiyat
7 yıl önce
Takiye meselesi
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı