Feridun Andaç konuşmasına Erzurumlu olduğunu hatırlatarak başladı. Andaç uzun süre Erzurum'da yaşadığını, yıllar önce Erzurum'dan küskün bir şekilde ayrıldığını bunun nedeninin ise taşradaki sıkışmışlık, kapalılık ve yalnız kalış olduğunu söyledi. Kitap okurken karşıt fikirlerinde mutlaka okunması gerektiğine, tek yönlü bir okuma türü yanlışlığına değinen Yazar. "Örneğin Necip Fazıl'ı anlamak için Nazım Hikmet'i okumaya ihtiyaç vardır. Toplumsal açıdan topluma empati kültürünün yerleşmesi için karşılaştırmalı okuma yöntemi denenmeli. Çünkü düşünen, anlayan, anlamak isteyen bir insan yaşadığı toplumun kültürünü her yönüyle incelemeli ve kavramalı. Yani penceremizi ve ufkumuzu genişletmemiz gerekir" dedi. Yaşanılan coğrafya ve kültür bir insanın düşünce dokusunu oluşturan önemli etkenlerden olduğuna vurgu yapan Feridun Andaç çocukluk döneminde okunan bazı yazarların ilerleyen yaşlarda da tekrar okunması gerektiğini belirtti. Okuduğu bir çok eser için ayrı ayrı defter tuttuğunu bildiren Adaç bunun nedenini "yazardaki yazma enerjisinin bana geçmesini istedim" şeklinde açıkladı. Yazar okurken notlar alınması gerektiğinin önemine değindi. Dünyayı ve birbirimizi anlama kültürünü oluşturduğumuz zaman ortak bir dilin oluşturulabileceğini vurgulyan Andaç, "Sadece okumak ve yazmak yeterli değildir. Seyretmek ve dinlemek te önemlidir. Edebiyat insanı ruhi açıdan geliştirirken toplumu da tanımamızı sağlar. Taşra teknolojinin gelişmesiyle biraz anlam değiştirdi. Artık herkes her şeyden anında haberdar olabiliyor. Önemli olan yaşanılan yeri iyi değerlendirmektir. Bu tür etkinlikler yaşadığımız yerleri biraz olsun taşra olmaktan çıkarabilir." diye konuştu. Program Hatice Özdemir'in Doğan Cüceloğlu'nun Savaşçı isimli kitabına dair okumalarını kitap dostlarıyla paylaşması ve Feridun Andaç'ın kitaplarını imzalamasıyla son buldu.
