Tarım ve Orman Bakanlığı gıda ürünlerinde taklit veya tağşiş yapan markaları ve ürünlerini teşhir etmeye devam ediyor.
Son olarak yürütülen denetimlerin yanı sıra, tüketiciler tarafından yapılan ihbar, şikayet, CİMER ve Alo 174 Gıda Hattı başvuruları neticesinde 229 firmaya ait 386 parti üründe taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın denetimlerinin yanı sıra gıdalardaki hilelerin özellikle piyasada öne çıkan kimi firmalarda dahi yapılabiliyor olması üretim yerlerinde bu işlerin denetimiyle sorumlu olan gıda mühendislerinin durumunun da sorgulanmasına yol açtı.
MESLEĞİN GEREĞİNİ YERİNE GETİREMİYORLAR
DAHA FAZLA KAR ETME HIRSI
Gıdadaki hilenin en temel nedenin üreticinin daha fazla kar etme hırsı olduğuna değinen Boyu, ''Küçük üreticilerin rekabet etme gücünün azlığı da önemli etkenlerden. Ayrıca bazı işletmeler mevzuata çok hakim de değiller. Bu nedenle ya bilmediklerinden ya da maliyeti düşürerek daha fazla kar elde etmek için bu tarz hilelere başvuruyor.'' dedi.
HİLEYE AÇIK ÜRÜNLER
Bakanlık tarafından son yayınlanan listede de görüldüğü gibi et ve süt ürünlerinde yaygın olarak taklit ve tağşiş yapıldığını, çünkü yapı olarak hileye çok açık ürünler olduğunu dile getiren Boyu, zeytinyağı ve bal ürünlerinin ise hile sıklığı bakımından bu iki gurubu izlediğini, yapılan hilenin ekonomik getirisi, piyasada kalma süresine bağlı yakalanma riskinin azlığı ve cezaların yeterli olmamasının da etkenler arasında olduğunu kaydetti.
FİYAT-KALİTE DENGESİNE DİKKAT!
- Alışveriş esnasında ya da sonrasında herhangi bir uygunsuzluk görülmesi durumunda CİMER ve Alo 174 Gıda Hattına bildirilmesi gerektiğinin altını çizen Boyu, bu bildirimlerin uygunsuzlukların tespitinde önemli role sahip olduğunun da unutulmaması gerektiğini belirtiyor.
GIDA GÜVENLİĞİ DERSİ OKUTULSUN
Hilelerin önüne geçilmesi için etkin bir denetim ve kontrolün en önemli çözüm basamağı olduğunu buna ilave olarak ise küçük yaşta başlayan gıda eğitimleri ile bilinçlenmenin yolunun açılması gerektiğine de dikkat çeken Boyu, ''Gıda Güvenliği ve Sağlıklı Beslenme Dersi orta öğretimde müfredata girmeli. Tüketici kısmında ise etkin denetim olana kadar ve gıda üzerine Sivil Toplum Kuruluşlarını bilgilendirmelerini ve eğitimlerini takip etmeleri önem arz etmektedir. Örneğin bizler okullarda öğrenci ve velilere güvenilir gıda tüketimi seminerleri vererek bilinçlendirmeye çalışıyoruz.'' dedi.
SAÇMA SAPAN İŞLER TALEP EDİLİYOR
Gıda mühendislerinin maalesef firma sahiplerini istediği doğrultuda görevlerini uygulayabildiklerini bundan dolayı da devletin sektördeki gözü kulağı olan gıda mühendislerinin özgürce bir çalışma ortamı olmadığından işini hakkıyla yapamadığına değinen Boyu, kimi işletmecilerin mühendisinin teknik bilgilerinden faydalanması gerekirken saçma sapan işler talep ettiğini ve çoğu yerde sadece yasal bir zorunluluk olduğu için çalıştırıldığını söyledi.
MAAŞLARI DEVLET KONTROLLÜ YAPI ÜZERİNDEN ALALIM
Gıda işletmelerinde İstihdamı zorunlu personel olarak çalışan gıda mühendisleri için Gıda Mühendisleri Odası tarafından belirlenen net maaş miktarı 5.676,00 TL. Yalnız bu ücretler üzerinden noter onaylı sözleşme yapılmasına rağmen işletmeler bu ücreti ödemiyor. Bu miktar hesaba yatıyor bir kısmı elden geri alınıyor,bu durumu kabul etmeyen meslektaşlarımız ise işinden oluyor. İşverenler tarafından gereksiz personel olarak görüldüğümüz için maaşımız da firmaya külfet olarak görülüyor. O yüzden mühendislerden yemek, temizlik ve paketleme yapma ile muhasebeye bakma gibi beklentiler içine giriliyor. Uygun olmayan üretimlere müdahale ettiğimizde ise işten çıkarmakla yüz yüze kalıyoruz.
Tecrübe azlığı veya uzun sure işsiz kalındığı için maaşlar az teklif ediliyor. Biz de eğitim aldığımız alanda çalışalım mesleğimizi icra edelim tecrübe kazanalım diye düşük ücretleri kabul etmek zorunda kalıyoruz.
Görev tanımımızda olmayan işleri talep ediyorlar. Mesela pos makinesi ile para çekmek, temizlik yetişmeyince yardım etmek gibi. Durum böyle olunca asıl görevinizden giderek uzaklaşıyorsunuz. Mesela ben bozulmuş etleri baharatlayıp, çeşitli çeşnilerle köfte yapmalarına müsaade etmediğim için çalıştığım iş yerinden ayrılmak zorunda kaldım.
Çalışma saatlerimiz o kadar belirsiz ki; yeri geldi yemek dağıttım yeri geldi depoculuk yaptım. Geç saatlerde eve girip sabahın 5'inde uyandığım zamanlar çok oldu ve ben bunun karşılığını maddi olarak da hiçbir zaman alamadım. En son bir iş yerim daha oldu bir ara kendimi tahliye borusu ararken buldum. Her şeyci olarak çalıştırıldığım iş yerlerinde en azından karşılığını vermelerini bekledim ama o da hiçbir zaman olmadı.
İşsiz kalmamak adına bir işteyim ama zor şartlar altında çalışmaktayım. Maaş düşük, çalışma saati çok fazla. Ve bu hiç bir şekilde yasal değil. Haftada 62 saat neredeyse ve bu kayıtlarda sadece 50 saat görünmekte. İş yerinde bize ait olmayan bir çok işi de biz yapıyoruz.
HAPİS VE PARA CEZASI GELİYOR
Öte yandan kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak gıdaları üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya sunan gıda işletmecilerine hapis ve adli para cezası verilmesini öngören düzenleme Meclis'e geldi.
- Fiilin 2 yıl içinde tekrarı durumunda gıdayı üreten, ithal eden, kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda işletmecisi 5 yıldan 10 yıla kadar gıda sektörü faaliyetinden men edilecek.