|

Film çekmek için tıbbı bırakıp eczacı oldu

Herkesin kazanmak istediği bir bölümü, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni şiire ve sinemaya yeterince vakit ayıramadığı için bırakan Faysal Soysal, yine şiir ve sinemayla geçim derdine düşmeden ilgilenebilmek için Eczacı oldu. Genç yönetmenin çektiği kısa filmler festivallerde ödül üstüne ödül alıyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 31/05/2009 Pazar
Güncelleme: 21:30 - 30/05/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Film çekmek için tıbbı bırakıp eczacı oldu
Film çekmek için tıbbı bırakıp eczacı oldu

Siire daha fazla zaman ayırabilmek için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bıraktı. Eczacılık okurken sinemanın büyüsüne kapıldı. İran'da sinema alanında, Van'da edebiyat üzerine master yaptı. Eczanesinin sağladığı maddi destekle ve şairliğinin kazandırdığı şiirsel anlatımla çektiği kısa filmler festivallerden ödül üzerine ödül aldı. Doğduğu şehirde sinema olmadığı için sinemada ilk kez 1997 yılında film seyredebilen genç yönetmen Faysal Soysal'dan bahsediyorum. Şu aralar ilk uzun metrajlı ve sponsorlu filmine soyunan Faysal Soysal senaryosunu kendi yazdığı bu filminde de rüyasını gerçekleştirebilmeyi umuyor.

Ortaokulda şair öğretmeni Zahit Eren'den etkilenerek şiirle ilgilenmeye başlamış Faysal Soysal. Lise yıllarında da sinema ve şiirle ilgili olmuş. Ancak edebiyat ve sinema alanında üniversite eğitimi alanların yabancılaştığını gözlemlediği için tercih etmediğini söylüyor: “Sinemaya ve şiire özel bir ilgim vardı. Ama bu amaca ulaşmak için yolun üniversiteden ya da fakülteden geçmediğini düşünüyordum. Edebiyat okuyanlar şiirden, sinema okuyanlar sinemadan uzaktı. O nedenle geçimimi sağlayabileceğim ama öte yandan sevdiğim ilgilere vakit ayırabileceğim bir bölüm arıyordum.”


İRAN SİNEMASI YÖNETMENLİĞE İTTİ

Üniversite sınavında pek çok kişinin rüyası olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni kazanan Soysal, bu bölümün kendi rüyasını gerçekleştirmesine engel olduğunu görünce 2. sınıfta bırakmış. “Tıbbı sevmedim. Hiç zaman bırakmıyordu insana. Sürekli ders çalışma mantığı üzerine kurulmuştu. Şiire hiç vakit ayıramıyordum. Kadavra dersinde de insan bedenine çok duyarsız yaklaşıldığını görünce dayanamadım.” diyor.

Soysal, eczacılık okurken sinemanın büyüsüne kapılmış. Genç yönetmen doğduğu Batman'da hiç sinema olmadığı için sinemada ilk kez 1997 yılında, Brave Heart filmini seyretmiş ve sinemaya aşık olmuş. Çok sayıda film gösterimleri yapmış. Gazetelere film eleştirileri yazmış. “Çocukluğumda sinemaya hiç merakım olmadı çünkü bizim memlekette sinema yoktu. Hiç sinemaya gitmedim. DVD ve VCD'lerden sinema izliyordum. Sinemada ilk izlediğim film 1997 yılında oldu ve sinema o anda beni çok ciddi şekilde büyüledi. Bir buçuk iki yıl film gösterimleri yaptım. Turkcell için İran Sinema Festivalleri düzenledim.” Soysal için İran Sineması ve Tarkovski'yle tanıştıktan sonra sinemaya yönetmen ve senaryo yazarı olarak girmek kaçınılmaz hale gelmiş. İran Sineması festivalleri sürecinde İran Konsolosluğu ile sıkı bir bağları oluşmuş. Türkiye'de İran Sineması'nı en iyi bilen birkaç kişiden biri olarak İran'da sinema eğitimi alması teklifi ile gelmiş konsolosluk. Soysal İran'da sinema eğitimi alırken Van'da da Edebiyat alanında master yaptığını anlatıyor. Soysal'ın İran'da geçtiği için Farsça olan filmlerindeki şiirsel anlatım zeminini şairliğinden alıyor.


ÖDÜLE DOYMUYOR

İran Sineması'na kendini çekenin şiirselliği ve sadeliği olduğunu söyleyen Soysal, İran Sineması'nda büyük bütçeler, profesyonel oyuncular, büyük ekipler olmadan rüyanızı gerçekleştirme fırsatınız olduğunun altını çiziyor. “Hollywood o rüyayı vermiyor size, korkutuyor. Hem yapı, hem endüstriyel, hem içerik olarak korkutuyor. Beni tatmin etmiyor, dünyama çok uzak.” diyen Soysal, Tarkovski, Alexander Sakurov, Fellini, Kurosawa, Kobayasi ve Ömer Kavur'un sinema anlayışını şekillendirdiğini ifade ediyor. Yaklaşık üç buçuk yıl İran'da kalan Soysal'ın bu dönemde çektiği kısa filmleri pek çok festivalde gösterildi ve çok sayıda ödül aldı. Bu festivallerden birinin sponsorluğunda Newyork film akademisinde 3 ay eğitim alan Sosyal'ın “Yasak Rüya” filmi, İran Quazvin Film Festivali'nde en iyi film, Kristal Klaket Film Festivali'nde en iyi 2. kısa film, Mazlumder İnsan Hakları Film Festivali'nde en iyi film ve Kısa Çek Uzun Olsun festivalinde en iyi sinematografi ve en iyi senaryo ödüllerini aldı. “Kayıp Zaman Düşleri” filmi ise İstanbul Film Festivali'nde en iyi kısa film, Boston Türk Sinema Filmleri Festivali'nde en iyi kısa film, Tahran Uluslar arası Film Festivali'nde onur ödülü, Marmara Üniversitesi Film Festivali'nde en iyi film ve en iyi sinematografi ödüllerini aldı.



SPONSORUM ECZANEM

Eczacılığı seçişindeki en büyük sebebin sinema ve şiire vakit ayırabilecek oluşu olduğunu anlatan Soysal, ekonomik yönden bağımsız olmanın sineması ve şiirinde de onu özgür kıldığını söylüyor. “Şiir yazarken ya da sinema eleştirmenliği yaparken para karşılığı yapmadığım için bu yaptıklarıma da yansıdı. Bir karşılık beklemeden, sanat için yapılan eserler ortaya çıktı.” diyen Soysal sinemanın oldukça pahalı bir alan olduğunu anlatıyor. Faysal Soysal, eczanesinin hayatına sponsor olduğunu, gerekli maddi desteği ve özgürlüğü kendisine sağladığını söylüyor. Her zaman eczanede bulunamadığı için Eczacı bir arkadaşı ile çalıştığını ifade eden Soysal, çekmeye hazırlandığı ve senaryosu yazmakla ilgilendiği uzun metrajlı filmi içinse sponsor bulmak zorunda olduğuna dikkat çekiyor: “Filmler için sponsor bulmak lazım. Sinema kendi başınıza yapabileceğiniz bir sanat değil, insanlarla çalışıyorsunuz. O insanların eczaneleri yok. Evlerine para götürmek zorundalar. Kiraladığınız malzemeler var, kamera var. Senaryo çalışıyorum şu an. Bosna ve Türkiye arasında geçen bir hikayeyi konu alıyor film. Kültür Bakanlığı'na başvurduk.



15 yıl önce