|

Genç şairler geçidi

Birçokları “yara”larından yakınır. Bodler’den itibaren hemen her şairde bir şekilde sesini duyuran yara “Karaborsa Şiirler” kitabındaki şairlerde de eksik değil. Onların beklenen şiiri yakalamada şansları daha bir fazla dememiz yadırganmasın.

04:00 - 15/10/2020 Perşembe
Güncelleme: 17:19 - 15/10/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Klasik cebir derslerinde Koordinat Sistemi pek zevklidir; eksi sonsuzla artı sonsuz arasında zihniniz daha bir işler.
Klasik cebir derslerinde Koordinat Sistemi pek zevklidir; eksi sonsuzla artı sonsuz arasında zihniniz daha bir işler.
KÂMİL EŞFAK BERKİ

Yayınevi adı ilginç, kapalı ironik, anlamlı. Kapak kendini beğendiriyor. Çizer: Berkan Belen. Editör: Huriser Balcı. Yayın Danışmanı: Gökhan Yıldırım. Bir takdim yazısı olsa iyiydi. “Sıfır” ilginç doğrusu. Sıfırdan başlıyoruz, sıfır noktası vb. çağrışımlara açık dedirtiyor. Bugün geride kaldı / Yarın sıfırdan başlıyoruz dedirtir gibi de oldu. Bu bana şair Haydar Ergülen’in bir eğretilemesini anımsattı. Bir şairin gençliğine işaret etmişti. “Heves parkından tanışıyoruz.”

Unutmuş değilim; bu şiirler derlemesinin adı da ilginç, hatta iki kere ilginç: Karaborsa Şiirler. Çekici, ironik, imajinatif, dahası var: cüretkâr. Aman savaş çağrışımları yaşamayalım gelir ayak. Ama sanki, ne bileyim Şiir asıl Barış zamanı karaborsaya düşmelidir! Ve daha neler neler… Pardon, yok daha neler! Hoş, bendenizin Aşk için en iyi ortam savaştır diye bir dizesi vardır. Bir yanılma hakkımız olsun değil mi?


Şairler ilk isim sıralamasıyla kitapta yerlerini almışlar. Demek ki diyorum editör yerli bir duyarlıkla hareket etmiş. Olabilir, hiç de sakıncası yok. Şair şairdir yine, başta da sonda da şiir sona kalmakla bir şey kaybetmez. Öyle değil mi?

Tam 54 şair. Kapaktaki ‘pencere’ye dikkat ettiniz mi? Ben bu ibâreyi bir imge işlevinde görüyorum. Yeni bir şiir dönemine mi bekleniyor? Yeni bir şiir/ler ihtiyacı duyuluyor da onun mu sezgileri? Bir şeylere kararlı olmak, dahası bir tahrik mi?

HASSAS TERAZİ ODASI

Klasik cebir derslerinde Koordinat Sistemi pek zevklidir; eksi sonsuzla artı sonsuz arasında zihniniz daha bir işler. Farkına varabilirsiniz: eksi sonsuz Ezeli çağrıştırır, artı sonsuz Ebedi. İmdi, Şiir bu koordinat tablosunda bir çağrışımlar dansına bizi çağırırsa, Şair ve Şiirin varoluş kaynağına duyarlığımız yönelecek, antik ve antolojik olanı kavrayış kıpırtıları, usul usul hissetmeye başlayacağımız özgüven sayesinde arayışlarına başlayabilecektir.

Muhyiddin ibn-i Arabî’nin oluşturduğu ünlü Satranc-ı Urefa tablosu tasavvufi özler bilgisine dayanır. Özetle: onun “şiir mantığı”na da uygulanabilirliği söz konusu edilebilir. Şair’in kişilik ve ruhi olarak gelişimi ve yükselişi bakımından.

Şiir Sanatını sezerek şiir yazanlar geçmişte ve şimdide, yakınmalarını paylaşanlar arasından çıkmamıştır ve çıkmaz. Şiir bilgisi kifayetsiz olanların işi pek ama pek zordur. Şairin dünya ortam ve şartları ile mânâ âlemi arasında, yaratılmış bir varlık olduğunu ciddiye alması gerekir. İnsanlık ve Hakikat bakımından bir sorumluluk taşıyor olması, esaslardan bir tanesidir. Bir de Şiir Dili oluşturma olmazsa olmazının farkında olmak yükümlülüğü üzerine derin düşünmek gerekir. Şiir düzyazıdan mahiyet olarak farklıdır bir kere. Şiir, anlatı değildir. Belki, göstermedir. Öğretme de değildir, yoksa didaktik seviyesine iner. Şiir, “üstün idrâk”tir.

DERLEMENİN SÜRPRİZLERİ

Başta şairkadınların sayıca üstünlüğü gelmekte. Havvakızları tam 41 isim. Buna hayret ettiğim sanılmasın. Doğal bir gelişme halinde, bir süredir edebiyatımızı iki koldan yürümekte. Elbette bunun farkında olanlarımız az değildir. Şiirde olsun, hikâye ve öyküde olsun, romanda olsun bu böyle. İnceleme ve Eleştiri alanında da böyle midir, değildir. Henüz diyelim. Ademoğlullarının yarıya yakınında kafiye ve redife yer verme bağımlılık diyebileceğim bir durum var. Günümüz şiirindeki gidiş çoktandır böyle değil. Biçimde muhafazakârlık –ender birkaç örnek dışında- kafiye ile yeni olana açılamamakta. Biçim yerini serbest anlayışa bırakalı epey bir zaman geçti.

Serbest şiirin neredeyse şartı durumundadır parmak hesabı ve kafiyeye itibar etmemek. Turgut Uyar, Sezai Karakoç gibi isimler Hece’den Serbest’e geçmişlerdi. Sezai Karakoç bir poetika oluşturmaya da önem vermiş ve Türkiye’de Serbest anlayışla şiirin kuralları gücünde tesbit, teşhis ve çözümler önermiştir. Böylece Serbest’in de bir iç disiplini, hatta yer yer yasaları olduğu ortaya konmuş oldu. Bu da Şiirimizde ileri bir merhaleye ulaştığımızı gösterir. Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever vb. de yer yer yenilik getirmişlerdir.

Şiirlerinde “keşke” geçen şairler var. İlginç bir şekilde “mavi” renk de öyle. İkisi de özellikle havvakızlarında öne çıkmış. Genç kızlar, (genç anneler de var) bize acılı bir hayatın itirafları halinde seslenmekteler. Çoğunda bu var; bunalımların sürekli oluşu göze çarpmakta. Unutmadan: Mavi renk herhangi bir şairden etkilenme sonucu belirmiş olduğunu sanmıyorum. Tatlı bir acemilik de taşıyarak –hepsinde değil bu acemicelik- kendi şiir dünyalarında doğmuş bir renk olarak Mavi. Bunalmak, ümitsizlik kime uğramamıştır ki? Şikâyetsiz özel hayat olmaz. Şiirlerde bol bol karamsarlık göze çarpmakta, buna karşılık kötümserlik var denemez. Bu, önemlidir.

Birçokları “yara”larından yakınır. Bodler’den itibaren hemen her şairde bir şekilde sesini duyuran yara bu şairlerde de eksik değil. Onların beklenen şiiri yakalamada şansları daha bir fazla dememiz yadırganmasın. Bu haber verme yazısında şair ismi vermemeye karar vermiştim. Çünkü uzunca bir incelemeyi gerektireceği baştan belliydi. En iyisi ben burada, farklı farklı şairlerden ilgi çekici şiirlerin başlıklarını sıralayayım derken dedim kendime: Belki de / Öyle Çok Sev Ki Adı ‘Aşk’ Olsun / Her Duygu Hayatın İçinde Bir Yolculuk / Kalbin Adresi / Kaybolmuş Senfoni / Acanthus / Aubade / Güldiyar, Umut ve Butimer / Bir Deniz Misali / Tükendik / Döver Gibi Sevme / İhanet Mavisi / Bir Varmış, Hiç Yokmuşum Gibi / Bir Delinin Manifestosu (I, II, III) / Kalp Kuyusu / Sen Şiiri / Özlenen / Çığlık / Sentezler, Parantezler / İnşaat / Kuş ve Fil / Ay ve Maşuk / Papatya / Sessiz Kadın / Nilüfer’e / Yitik Kadın/Çocuk / Bir Yumak Sevgi / Bir Serzeniş Leylâ’sı / Kayboluşa Dair Kelimeler / Mavişperim / Ben Üzülünce Hep Dizlerim Ağrır / Yunus’la Yunus Gibi / Paramparça Edilenlere / Vuslat / Ey Aşk / Çocuk / Kendime Şiir Yazdım / Yazmak Ne Büyük Kelime / Dervişâne Bir Şiir / Mübaşi[i]r / Oyun Hâli (1, 2, 3) / Şeker / Sonsuz Karanlık / Keşke / Saklı Gül Sen En Çok Gözyaşımdasın / Metinler Arası Şiir / Hüzün Mevsimi / Yarından Ne mi İstiyorum? / Yunus Gibi Mutlulukla Saklambaç / B[aşk]a Babam Güldü / Kendime Not / Yüreği Güzel Adam [Babam] / Kalabalık Yalnızlığım / Ekim / Mavinin Kızı / Ölümün Soğuk Yalnızlığı / Yanılgı Tırpanı / Ev / Ölü Doğmak / Bir Ağrı. BİR KEŞKE DE TANITMAN’dan: Keşke şairlerin doğum tarihleri de verilseydi...

#Bodler
#Huriser Balcı
#Haydar Ergülen
4 yıl önce