Elbette Rasulullah’ın (s.a.v) nurundan nasiplenenler arasında, bambaşka bir yere sahip olan büyük zatların hayatları da Rasulullah’ın (s.a.v) uyguladığı biçimdedir. Onlar da, tıpkı Efendimiz gibi az yemiş, tek çeşit yemiş ve helal olanı gözetmişlerdir. Sofra adabında da Rasulullah (s.a.v) gibiydiler. Besmele ile başlar, sağ elle, önlerinden ve doymayacak kadar yerlerdi.
Hz. Ebubekir ve Hz. Osman dönemlerinde diğer dönemlere nazaran bolluk olması sebebiyle, buğday ekmeği ve zeytinyağının yendiğine rastlarız. Her ne kadar, bolluk olsa da gerek Hz Ebubekir, gerekse Hz. Osman, Rasulullah’ın (s.a.v) yemediğini yememeye, giymediğini giymemeye hassasiyetle dikkat ederlerdi.
Hazreti Ömer’in (r.a.) sıklıkla ekmeğini zeytinyağı ve sirkeyle yediği bilinir. Bir akşam sofraya gelen et yemeğinden ilk lokmasını aldığında oğlu ve kızına dönerek : “Ben bu yemekte et yağı olmayan bir yağ kokusu alıyorum”der. Bunun üzerine oğlu, pazarda semiz et pahalı olduğu için zayıf bir et aldığını ve onun yanında biraz da yağ aldığını söyler. Hz Ömer, “bunların ikisi Rasulullah (s.a.v) yanında bir araya gelmedi. Ancak, bir araya geldiğinde birini yer, diğerini sadaka olarak verirdi” diyerek onu yemeyi reddeder.
Basra’dan gelen bir heyette bulunan Ebu Musa El Eşari, Hz Ömer’in sofrasında şunların bulunduğunu söylemiş : bir gün, az miktarda kurutulmuş etten yapılmış yani. Başka bir gün küçük doğranıp kızartılmış ekmekler. Bir başka gün zeytinyağı ve süt.
Hazreti Ali (r.a.)’nin öğünlerinde en çok, kabuğu ve kepeğinden elenmemiş arpa ile yapılan ekmeği tükettiği biliniyor. Bu ekmeği bazen kavrulmuş arpa ununa süt veya su katarak yoğururlardı. Arpa ekmeğinin yanında, tuz, sirke veya zeytinyağı bulunurdu. Bazen de arpa ekmeğini bir bardak süt ile yerdi. Yine Rasulullah (s.a.v) gibi tirid yediği anlatılmaktadır.
Haklarında, bugüne erişmiş nakillerde, söyledikleri sözlerde gördüğümüz en mühim şey, yaptıkları işten yedikleri yemeğe, daima hakk üzere olduklarıdır. Az yediler, paylaştılar, fakirleri ve halkı gözettiler, ahireti düşündüler ve daima Rasulullah (s.a.v) uydular.
Elbette, onların sofrasından kimi tarifleri yazıdan çıkarmak mümkün. Bu büyük sabra ermenin de bizim için mümkün olduğu bir Ramazan diliyorum. Allah sağlıkla ve sevapla tamamlamayı nasip etsin.
Biz de bugün, ilk oruca niyet ile mümkün olduğunca mütevazi ve bir o kadar da sağlıklı sofralar için bir kaç tarif paylaşalım istiyorum. Sağlıklı ve mutlu bir hafta sonu dilerim.
500 gram ıspanak
2 kuru soğan
Yarım demet maydanoz
Bir fiske tuz
7-8 dilim bayat ekmek
4 su bardağı süt
3 yemek kaşığı un
3 yemek kaşığı tereyağı
2 yumurta
Soğanı çok ince doğrayalım ve az yağda pembeleştirelim. Ispanağı yıkayıp doğrayalım ve soğana ilave edelim. Maydanozu kıyalım ve ekleyelim. Ayrı bir yerde tereyağını eritip unu kavuralım. Üzerine sütü ekleyip beşamel sosu hazırlayalım. Tuz ve yumurtayı ilave edip karıştıralım. En son beşamel sos ve ıspanağı karıştıralım. Ekmeklerimizi kızartıp tepsiye dizelim. Üzerine ıspanağı yerleştirelim ve 200 derecede önceden ısıtılmış fırında 10 - 15 dakika pişirelim. Afiyet olsun.
3 yemek kaşığı bulgur
4 yemek kaşığı mısır
Yarım demet dereotu
Yarım demet nane
2 salatalık
Bir fiske tuz
Bir kase yoğurt
Su
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Mısırı, bulguru ayrı ayrı haşlayalım. Yeşillikleri ve salatalığı ince ince doğrayalım. Bir kabın içinde, bulgur, mısır, dereotu, nane, salatalık, yoğurt, tuz ve suyu karıştıralım. Üzerine zeytinyağı gezdirelim ve servise alalım. Afiyet olsun.
