|

Koçu eşliğinde İstanbul yolculuğu

Reşad Ekrem Koçu’nun 1944-1973 yılları arasında İstanbul’un hafıza kaydını çıkardığı “İstanbul Ansiklopedisi’ni dijitale aktarma çalışmaları başladı. Kadir Has Üniversitesi ve SALT işbirliğiyle düzenlenen projede 20 bin belge erişime açılacak. Direktör Meriç Öner, “Arşiv Koçu’nun ne denli tutkulu bir toplayıcı olduğu fikrini doğruluyor” dedi.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 28/01/2019 Pazartesi
Güncelleme: 10:43 - 28/01/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
İstanbul Ansiklopedisi arşivi SALT ve Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle dijitale aktarılıyor.
İstanbul Ansiklopedisi arşivi SALT ve Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle dijitale aktarılıyor.

Reşad Ekrem Koçu’nun İstanbul’un kütüğünü oluşturmak üzere 1944’te başladığı ve 1973’e kadar kaynak tarama ve madde yazım çalışmalarını yürüttüğü İstanbul Ansiklopedisi arşivi SALT ve Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle dijitale aktarılıyor.

Koçu’nun ansiklopedi için sokaklardan mimari yapılara, adetlerden şehir efsanelerine uzanan araştırma sonucu ansiklopedinin G harfine kadar olan 11 cildi Koçu hayattayken yayımlanmıştı. Üç yıl sürecek projeyle birlikte ansiklopedinin basılı ciltleri ve yayınla ilgili muhtelif nitelikte binlerce belge dijital ortama aktarılarak erişime hazırlanıyor. Kadir Has Üniversitesi’nin yaklaşık 20 bin ögelik bir belge grubu hâlinde devraldığı İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Koçu’nun tasarı aşamasında kalmış gelecek ciltler için derleyip kurguladığı, yer yer kaleme aldığı kapsamlı malzeme ile şahsi kütüphanesinden 1460 yayını içeriyor.

Projenin detaylarını SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Meriç Öner’e sorduk.

Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi'nin ve çok sayıda belgeyi dijital ortama aktarma fikri nasıl doğdu? Neyi amaçlıyor bu proje?

İstanbul Ansiklopedisi, tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu’nun (1905-1975) otuz yılını adadığı bir çalışma. Koçu, şehrin “kütüğü”nü oluşturmak fikriyle ansiklopedi olarak tanımladığı yazılı ve çizili bir yayın meydana getirmeyi girişiyor. İstanbul’un mahalle, mimari yapı, âdet, efsane ve tarihî olaylarının yanı sıra şehir için önemli gördüğü çok sayıda tanınmış veya alelade kişileri maddeler hâlinde sıralıyor; “bakınız” ibareleriyle birbirine örüyor.

Üniversite’nin sahipliğindeki 20.000’e yakın orijinal belge, İstanbul Ansiklopedisi meraklılarının hayal edeceği gibi basıma hazır bir taslak değil. Ancak Koçu’nun hazırladığı madde listeleri; kimi daktilo edilmiş ve imzalanmış metinler, kimi bir kenâra eski Türkçe ile alınmış notlar; baskı için tamamlanmış illüstrasyonlar ile basit krokiler; henüz kesin bir yeri bulunmadığı izlenimi veren gazete ve dergi kupürleri; az sayıda fotoğraf gibi çeşitli malzemeden niyet ve yönemlileri tahlil edecek düzeye gelmek mümkün. Günümüzde dijital ortamın kendi başına bir değer olarak konuşulması hayli komik. Araştırmalarımız, haberleşmemiz ve hatta toplaşmalarımız kendiliğinden böyle gerçekleşiyor. Dolayısıyla asıl işi veya fikri dijital ortama aktarmaktan başlayarak tarif etmek yolu dolandırmak olacak. Elbette dijital olanı erişim kapasitesinden ötürü tercih ediyoruz. Süreçte ise bu tekil belgelerin birbirine olan mesafelerini tayin etmek önem kazanıyor.

Reşat Ekrem Koçu'nun çalışmaları İstanbul hafızası açısından oldukça önemli... Bu arşivin dijitale aktarılmasının önemi nedir sizce? Proje tamamlandığında araştırmacılara, edebiyatçılara ve okurlara ne sunacak?

Koçu’nun anlatımları da, onları sıralamayı tercih ettiği ansiklopedi kurgusu da çoğu yerde nesnel bir tarihsellikten hayli sapıyor. Bu bakımdan ansiklopediye İstanbul’un hafızasına dair dolaysız bir kaynaktansa, şehirde yaşanan kayıp hissinin sıradışı bir dışavurumu olarak bakmak bana daha samimi geliyor.

  • Arşiv çalışması tamamlandığında İstanbul Ansiklopedisi tamamlanmayacak ama Koçu’nun sözgelimi C harfinde müjdesini verdiği T’den bir maddenin elimizdeki son hâlini inceleyebileceğiz. Ya da basılı ciltlerler karşılaştırarak otuz sene içerisindeki yaklaşım farklarına dair daha sağlıklı fikir yürütebileceğiz. Belki de bütün belgeler tarandıktan sonra çalışmanın neden hiçbir zaman tamamlanamadığını anlayacağız. Ansiklopedinin önemli bir özelliği çok katılımcılı olması. Belgelerin erişime açılması sayesinde başından beri bu işle ilintili olan pek çok tarihçi, yazar ve çizerin çalışmalarına da daha fazla kaynak sağlanmış olacak.

Örneğin, arşivi saltresearch.org’da incelemeye açık olan ressam Sabiha Rüştü Bozcalı. Mevcut ciltlerdeki imzalı çizimlerinin yanı sıra basılmamış maddeler için tamamladıkları, Bozcalı’nın çok yönlü üretimi ve İstanbul’daki etkinliğine dair yeni girdiler sağlayacak. SALT’ın arşivler konusundaki en temel hassasiyeti içeriğin eksiksiz olarak kamuya açılması. Kadir Has Üniversitesi’yle ortak bağımsız bir yazılımda konumlanacak olan İstanbul Ansiklopedisi arşivi de aynı prensiple çevrimiçi erişime açık olacak. Birbirinden yer yer kopuk bir belge yığını, bir nevi dedektiflik sürecinden sonra farklı düzlemlerdeki ilişkileri izlenebilir biçimde sunulacak. Bu ortam sayesinde araştırmacı, okuyucu ve meraklıların Koçu ve diğer yazarlardan, hafızanın tutulma biçimlerine çok çeşitli konuda daha kapsamlı çalışmalarının mümkün olacağını umuyoruz.

SALT bu süreçte nasıl bir çalışma yürütecek?

Üniversite ile kurumun iş birliği, birbirinden destek alma ve karşılıklı öğrenme prensiplerine dayalı. SALT Araştırma’da koruma, dijitalleştirme ve kataloglamayı kapsayan süreçlerde uzman bir ekibimiz var. Projenin ilk aşaması, bu ekibin yönlendirmesiyle dijitalleştirme çalışmalarını tamamlamak. Kataloglama işini, yani bir belgenin üzerinde taşıdığı her nevi bilginin arşive kayıt edilmesini tarama ile eş zamanlı yürütüyoruz. Ancak nesneler çoğu zaman kendilerine dair en kritik bilgiyi içermeyebiliyor. Örneğin cami olduğu aşikar bir çizimin tam olarak hangi yapıya ait olduğu, hatta gerçekten İstanbul’dan olup olmadığını bile keşfetmek gerekli.

  • SALT ve Kadir Has Üniversitesi’nin sürdürdüğü araştırma projeleri sayesinde tarama ve kataloglama işlerinde sürekli görevli bir gruba eşlik eden danışmanlar tayin edildi. Giderek basılı ciltlerin bu anlama sürecinde bize nasıl yol gösterebileceğini ayırt edebiliyoruz. Buna göre 2019’un ilk yarısında mevcut ansiklopediye dair programlar yaparak araştırmacı ve konuşmacılar ağırlamak, Üniversite’nin düzenleyiciliğinde atölye çalışmaları yürütmek ve açık çağrılarla sunumlar gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Ayrıca bu tip çözümlemeler gereken arşiv çalışmalarında, makine zekâsından ne biçimlerde faydalanabileceğimizi öğrenmek için uluslararası yazılım uzman ve araştırmacıları ile yalnızca dijital verilerle çalışan yeni nesil tasarım stüdyolarını İstanbul’da ağırlayacağız.

Tecrübemiz böyle katmanlı bir içeriğin anlamlandırılmasının en az üç seneye yayılacağını gösteriyor. İlk dönem çıktıları üzerinden hayallerimiz şekillenecek, yönümüz belirginleşecektir.

Bu proje tamamlandıktan sonra Koçu için yeni çalışmalar planlanıyor mu?

Arşiv, Koçu’nun ne denli tutkulu bir toplayıcı olduğu fikrini doğruluyor. Bu aynı zamanda eldeki 20.000’e yakın belge ile 1400’ün üzerinden yayının yazar hakkındaki meraklarımızı gidermek için çok mazbut bir miktar olduğu anlamına geliyor. Üniversite, Koçu’ya ait olduğu kesinleşen başka yayınları da bünyesinde katarak kütüphanesini genişletme yolunda. Aynı durum henüz yeri bilinmeyen diğer orijinal belgeler için neden geçerli olmasın? Böyle birikimlerin doğru aracılıkla kamuya sunulması için kurumların sorumluluktan kaçmayacağı kesin.

#​Reşad Ekrem Koçu
#İstanbul
5 yıl önce