Onlarca ülkenin katılımıyla gerçekleşen Helal Gıda Zirvesi tamamlandı. Yemen’den Filistin’e, Sudan’dan Lübnan’a, Mısır’a dünyanın dört bir yanından lezzetler İstanbul’un ev sahipliğinde bir aradaydı. Ziyaret eden herkes hemfikirdir, nereye dönerseniz dönün, hangi standa gözünüz takılırsa takılsın hep bir tanıdıklık hissiyle dolaşıyorsunuz koridorlarda. Yaprak sarma, künefe, içli köfteler, börek çeşitleri, sütlü tatlılar, turşu çeşitleri hep aynı kültürün mirasçıları olduğumuzu söylemek için sıra sıra dizilmiş gibiydi adeta. Evet biz aynı ortak kültürün mirasçılarıyız. Bunu en iyi mutfaklarımız anlatır.
MENÜDE TÜRK İSLAM VE ANADOLU VURGUSU
Aynı inanç, benzer gelenekler, yüzyıllarca sürdürdüğümüz akrabalık, komşuluk ilişkileri, ta Hititlerden beri süren, bin yıllara dayanan ticaret ilişkileri damak tadımızı ve pişirme usullerimizi de birbirine benzer kılmış. Helal Gıda Zirvesi’nde, stantlar kadar aşçılar arasında yapılan yarışma da ilgi çekti. Malezya’dan Azerbaycan’a, Çeçenistan’a birçok ülkeden aşçının katıldığı organizasyonda gençler emeklerini sergilediler, heyecanla ter döktüler. Hem sektörün içinden hem de aşçılık okullarından gelen gençler Türk mutfağından seçkin lezzetleri jürinin beğenisine sunarken, bazı yarışmacılar da uluslararası ve füzyon mutfağı çalışmayı tercih etmişti. Bütün bu yarışmacılar arasında “helal gıda” konseptini özümseyerek çalışılmış harika bir menü de vardı. Hitit Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni temsilen Ömer Güngör, Mehmet Sufracı ve Enes Gürgen’in pişirip sunduğu mönüde Türk İslam ve Anadolu vurgusu dikkat çekiyordu. Takım koçu, Nuran Özkurşunlu’nun ifadesiyle “yerel ürünleri yeniden yorumlayan başlangıç tabağında İskilip ayvası ile yapılmış bir pandispanya içinde Kargı tulumu, Taşköprü sarımsağı, Oğuzlar cevizi kullanılarak Türk mutfağının marka ürünlerinden bazılarının olağanüstü lezzetleri sergilenmişti. Bu başlangıca Hitit mutfağından “narlı kuzu budu” anayemek olarak katıldı ve kültür köklerimizin ne kadar geriye gittiğine işaret edildi. Ve Resulullah’ın (sav) Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın düğününde kendi elleriyle yaptığı tatlı “hays” ile İslam kültürünün damak tadımızdaki ‘tatlı’ yerini vurguladı.” Tarif hakkında bir detay vermek gerekirse, normalde çiğ olarak kullanılan un, günümüz damak tadı düşünülerek kavruluyor ve bir miktar bal ilave ediliyor. Bu menüyle özümüzü, ruhumuzu ifade ettikleri için teşekkürü bir borç biliyor ve dünyanın dört bir yanından gelip kardeşliğimizi pekiştiren tüm gençlere ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Sizin için öğretmen Erkan Bacak’tan yemeklerin tariflerini aldım. Bugün bu menüyü paylaşmak istiyorum. Sağlıklı ve mutlu bir pazar günü dilerim.
YEMEK TARİFLERİ
