|

Öfkemi kamerayla yatıştırdım

Boğaziçi Film Festivali’nin onur konuğu, dünyaca ünlü Macar yönetmen Bela Tarr, İstanbul’a konuk oldu. Yedi yıl önce sinemayı bıraktığını açıklayan yönetmen, “34 yıl önce dünyadaki çirkinliğe ve haksızlığa karşı çok öfkeliydim. Kamera benim kendimi keşfetmemi ve öfkemi bastırmama sağladı” dedi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 25/11/2017 Cumartesi
Güncelleme: 02:33 - 25/11/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
​Boğaziçi Film Festivali’nin onur konuğu, dünyaca ünlü  Macar yönetmen Bela Tarr
​Boğaziçi Film Festivali’nin onur konuğu, dünyaca ünlü Macar yönetmen Bela Tarr

Dünya sinemasının yaşayan en önemli yönetmenlerinden Bela Tarr, 5. Boğaziçi Uluslararası Film Festivali’nin onur konuğu olarak İstanbul’a geldi. 1979 yılında yönettiği ““Családi tüzfészek / Family Nest” ile sinema dünyasına adım atan Macar yönetmen bugüne dek “Kárhozat / Damnation”, bir çok sahnesini gerçek zamanlı çektiği, yedi buçuk saat süren “Sátántangó”, “Werckmeister Harmóniák / Werckmeister Harmonies”, “A Londoni Férfi / The Man From London” gibi başyapıtlara imza atmış Tarr, 2011 yılındaki “A Torinoi Lo” filmiyle sinemaya veda ettiğini açıklamıştı. Hiçlik, varoluş, yok oluş gibi kavramları insanların egosu ve bencilliğiyle birleştirerek kendine has tarzıyla ele alan, pek çok çağdaş sinemacıyı etkileyen yönetmen, artık Saraybosna’daki bir okulda sinema dersleri veriyor ve sergiler açıyor. Tarr, dün düzenlenen basın toplantısında sorularımızı yanıtladı.

SORULAR YENİ CEVAPLAR ESKİ

Yedi yıl önce son filmi “A Torinoi Lo”ya imza atan Tarr, sinemaya veda etmediğini belirterek şunları söyledi: “Yeni deneyimler yaşıyorum. Saraybosna’da dersler veriyorum. Birçok genç yönetmenle birlikte çalıştık. Film endüstrisini bırakmadım, sadece kameraya dokunmuyorum artık. Ama birçok yönetmenle çalışmaya devam ettim. Hayatım sıkıcı değil.” 34 yıldır sayısız filme imza atan ve her filmi büyük yankı uyandıran Tarr, film çekmeme kararını ise şu sözlerle açıkladı: “Uzun yıllar film çektim. Bu süre zarfında adım adım bir dil oluşturdum. Film bittiğinde yeni sorularımız oluyordu. Bu yeni sorulara verilen eski cevaplar ise artık beni tatmin etmiyordu. Daha fazla bir şey söyleyemeyeceğimi anladım, çünkü söyleyecek sözlerim bitti. Bu dili herhangi bir şeyi yinelemek için kullanmak istemiyorum. Yineleme yapmanın seyirciye saygısızlık olacağını düşünüyorum.”

FİLM ÇEKMEK ETİK YÜKÜMLÜLÜK

Yönetmen, sinemayla tanışmadan önce kendisine başka bir yol çizdiğini ve filozof olmak istediğini söyledi. Akademik bir geçmişe sahip olmadan, babasının kendisine hediye ettiği 8 mm’lik bir kamera sayesinde sinemayla çalışan 62 yaşındaki Tarr, şöyle konuştu: “Üniversiteden atıldım. Hatta bir gemi fabrikasında bile çalıştım. Fiziğimden de nasıl zor olduğunu tahmin edersiniz. Başta çok sinirliydim. Çünkü haksızlık ve çirkinlik vardı dünyada. Bu sinirimi kamera kullanarak çıkarmaya çalıştım. Çekerek rahatladım ve kendimi daha iyi ifade ettiğimi fark ettim. Yanlışlıkla değil, yavaş yavaş sinemacı oldum. Film çekmek büyük bir sorumluluk. Profesyonel anlamda değil, aynı zamanda etik yükümlülük. Bu bir kalem de olabilir kamera da. Bunu nasıl ve neyi ifade etmek için kullandığınız asıl önemli olan. O yüzden film çeksem de çekmesem de benim için bir şey değişmiyor.”


Gerçeklik yoktur yaşam vardır!

Bela Tarr, gerçeklik kavramının günümüzde yanlış kullanıldığı konusuna vurgu yaptı. Usta yönetmen, “Tek bir gerçek yoktur. Çünkü insanların yaşamları farklı, sosyal yaşamları, finansları farklı. Gerçeklik kelimesini kullanmayı sevmem. Benim kullanmayı tercih ettiğim kelime yaşamdır. Genel gerçeklikten kurtulduğumuzda yaşamayı anlamamız asıl amacımızdır. Empati ve anlayış öncülüğünde, insanları yargılamadan çalışmak benim için çok önemli. Bu yüzden söylüyorum genel gerçeklik siye bir şey yoktur, yaşam vardır!”

#Bela Tarr
#Boğaziçi Film Festivali’
6 yıl önce