|
Alevilerin suçları

Son zamanlarda Alevilerin problemlerinin çözümü yolunda umut verici gelişmeler yaşanıyor. İlki, Fetullah Gülen"in önerisi ve İzzettin Doğan"ın müspet cevap vermesi ile başlatılan hoş bir işbirliği. Cami, Cemevi ve Aşevinin aynı kışla içinde yer alacağı külliyeler yapılacak. İlk külliyenin inşasına Ankara Tuzluçayır"da başlandı. Benzer külliyeler birkaç yerde daha kurulacak. Projenin bir devlet icraatı olmayışı, tamamen sivil insiyatiflerle ortaya çıkması ve gönüllü kaynaklarla gerçekleştirilmesi çok güzel. Katkısı olan ve olacak herkesi tebrik etmek lâzım. İkincisi, hükümetin hazırlamakta olduğu ve haftaya açıklanacak demokratikleşme paketinde Cemevlerine vakıf statüsü verilmesinin kararlaştırılması.

Bu tür sivil insiyatiflerin ve siyasî çabaların artması Alevilerin problemlerinin kalıcı hâlli ve çözümün tüm toplumca benimsenmesi açısından çok önemli ve yararlı. Bununla beraber aynı avluda Cami Cemevi projesinin de hükümetin atacağı belli olan adımın da genel sorunu tam olarak çözüme kavuşturması imkânsız. Türkiye"de cari siyasî yapılanmanın karakteri yüzünden, çözüm, mutlaka, daha cesur siyasî kararlar alınmasını gerektiriyor. Dolayısıyla, top, nereleri dolaşırsa dolaşsın, eninde sonunda hükümetin ayağında kalıyor.

Gerek etnik gerek dinî nitelikli bu tür problemlerin ana kaynağı daima iki şeyle ilgilidir: Tanınma ve eşitlik. Özgürlükçü demokratik sistemde, ayrı özelliklere sahip grupların kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa o olarak tanınmaması, eşit tanıma ilkesinin ihlâli anlamına gelir. Alevilerin bu bakımdan bir negatif ayrımcılıkla karşılaştıkları aşikâr bir gerçek. Toplumda, bazıları, üstelik Alevi de olmamalarına rağmen, Alevileri tanımlıyor. Zaman zaman kamu otoriteleri de kafileye katılıyor. Bu tür teşebbüslerden özellikle siyasî otoritelerin uzak durması gerekir. "Alevilik nedir, ne değildir?" tartışmaları, şüphesiz, teolojide yapılabilir; ama kamu otoritelerinin bu konuda şu veya bu istikamette görüş serdetme hakkı ve yetkisi olamaz. Tanınma şart, ancak yetmez. Onu eşitlik takip etmelidir. Bu, tanınan grubun diğerlerine, özellikle çoğunluk gruba nispetle, yararlanabildiği hak ve imkânlar bakımından negatif ayrımcılığa tabi tutulmaması demektir. Alevilerin bu bakımdan da sıkıntıda olduğunu biliyoruz. Temel meseleler Cemevlerinin statüsü ve Alevî inanç önderlerinin kamu görevlisi sayılıp sayılmayacağı.

Hükümetin Alevî sorunlarının çözümü noktasında şimdiye kadarki bütün hükümetlerden daha gayretli ve iyi niyetli olduğu açık. Bundan gurur duymalı. Kendisinden daha fazlasının istenmesini de kendi başarılarının bir yansıması olarak görmeli ve sevinmeli. Hükümet gayretli, fakat sanki her seferinde gelip gelip bir duvara tosluyor, bir eşikte takılıyor: Cemevlerinin statüsü. Bence hükümet Cemevlerine vakıf statüsü vermenin daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır. "Alevilik Hz. Ali"yi sevmekse ben de Aleviyim" sözü de yine iyi niyetli ancak hem incitici olabilecek, hem de problemin üstünü örtebilecek bir yaklaşım. Problemin Aleviliği sevip sevmemekle bir ilgisi yok. Alevilikten "nefret eden" bir Sünni kamusal yetki sahibi de, doğru ilkeleri takip ederse, problemi çözebilir. Hükümet yetkilileri, özellikle Başbakan, problemin boyutlarını ve psikolojik köklerini daha iyi anlamak için, kendisini Alevilerle Sünnilerin yer değiştirdiği bir siyasal - toplumsal kompozisyon içinde hayal etmeli.

Bu yapılırsa, sanırım şu noktaları görmek zor olmayacaktır: Devlet Alevilere Sünnilere lâyık görülen tanınmayı sağlamalı. İmar yönetmeliğinde yapılan müspet değişikliği bir adım ileri taşıyarak Cemevlerine ibadethane statüsünü vermeli. Bu İslamı bölmez ve Müslümanların bütünlüğüne zarar vermez. Sadece, realitenin kabülü anlamına gelir. Ayrıca, Alevileri İslam"ın dışına itmez, tam tersine, içinde tutar. Farklı yorum dallarına bölünmeleri, dinleri, mensuplarının sayısı bakımından geriletmek yerine, farklı ihtiyaç ve taleplere cevap verebilecek bir yorum esnekliği kazandırarak güçlendirir ve yayar. Alevilerin Cemevleriyle ilgili taleplerine haksız direniş, muhtemelen, Alevilerin İslam"ın içinde kalma motivasyonlarını azaltır, özellikle genç Alevileri başka istikametlere ve arayışlara iter.

Alevilerin Alevi olması suç değil. Alevilere sanki bazı kamusal haklardan mahrum edilmesi gereken suçlularmış gibi davranılmamalı!

Andımız kaldırılsın!

İlkokullarda Kemalist beyin yıkama tüm hızıyla devam ediyor. Bunun ana araçlarından biri her ders günü sabahı içilen meşhur and. Irkçı, insana saygıyı ayaklar altına alan bu and derhal kaldırılmalı. Bu fikre katılıyorsanız lütfen imzanızla destek verin: http://www.andimizkaldirilsin.com//index.php

11 yıl önce
Alevilerin suçları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset