|
Taşkınlık

İnsanların zaafını kullanarak onları farkında olmadıkları bir hedefe yöneltmek kolaydır. İnsanlarda kin ve nefret duyguları uyandırmak da zor olmasa gerek. Onların adalet hissiyle her zaman oynanabilir. Acılı insan, bir haksızlığa uğratılarak bu acıya duçar kılınmışsa, onun adalet hissini, kısas duygusunu kımıldatmak işten bile değildir. Fakat bütün bunların ne adına kotarıldığına bakmak gerekiyor. Acaba duyguları sömürülen, kin ve nefret duyguları kışkırtılarak belli bir hedefe doğru sevkedilmek istenen insanlar, onların farkında olmadığı bir amaç uğruna kullanılıyor olamaz mı? Ben, acısıyla oynanan insanı kınayamam. O, kendi acısının telafi edilebileceği veya hiç olmazsa adaletin yerine getirileceği saikiyle harekete geçmiş olduğunu düşünebilir. Ama onu kışkırtan gücün ne adına hareket ettiğini bilmek isterim. Acılı insanı sokağa döken ve onun taşkınlığından medet uman, kendince bilinen bir şeyi gözümüzden gizlemek istiyor olmasın! Bu, hiç de yabana atılacak bir almaşık gibi görünmüyor bana. Kitleleri kışkırtanların, onların ellerine bazı bayraklar tutuşturanların, bizim bilemeyeceğimiz ve fakat ancak kendilerinin bilebileceği bir emelleri bulunduğundan kuşkulanmaya hakkımız olmak gerek. Kısas istemek üzere sokaklara dökülen insanlar, evet, kısas istiyorlar, göze göz, dişe diş diyorlar. Ancak onların bu deyişinin hedefi yalnızca belli bir odağa yönlendirilmişse ve onların görmesi gereken başka şeyler bu suretle onların gözünden kaçırılabilmişse, burada, dikkat edilmesi gereken başka şeylerin bulunabileceğini niçin düşünmeyelim? Ortada suçlu diye görünenlerden başka suçluların da bulunabileceği ihtimalini niçin göz ardı edelim? Kışkırtanların efendilere mahsus koltuklarına kurulmuş oturduklarına ve o koltukları sürekli işgal ettiklerine; öte yandan ellerinde flamalarıyla sokaklarda dolaştırılanlarınsa, sürekli sokaklarda dolaşıp durduklarına bakarak onlar hakkında bir şeyler tasarlamak niçin abes sayılsın? Her şeyin yasalara uygun olarak akıştığını sık sık tekrarlayanların o yasaları da kendilerinin kurguladığını bilmek gerekmiyor mu? Adaletin tecellisi için mağdurları sokağa dökerek onlara adalet çağrısında bulundurmakta bir gariplik yok mu? Ve en sonunda, bütün bu taşkınlıklardan sonra, adalet tecelli etmezse ve sadece "pof!" diye bir kofluğun sesi işitilirse ne olacak? Bunca insanın kışkırtılmışlığı, kışkırtılmış olarak mı kalacak? Kışkırtanlar, gene efendilere mahsus koltuklarında oturmalarına devam mı edecek?

25 yıl önce
Taşkınlık
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’