|
Umuda yolculuk

Kariyerine çalışanların umudu olarak başlayan Ecevit''in bugün çalışanların değil, işverenlerin umudu haline gelmesini nasıl yorumluyorsunuz? Eski solcu aydınlardan birçoğunun bugün patron veya üst düzey bürokrat olmasıyla Ecevit''in çizgisi arasında paralellik kurulsa bu yabana atılacak bir yaklaşım olmaz. Ama ben burada, Dünya sayfası sakini olarak bir başka umuttan söz etmek niyetindeyim.

Ecevit, büyük sermayenin umudu olmakla yetinmeyip yolculuğunu uluslararası boyutlara taşıdı. Bu yolun yokuşları da sonunda IMF''e çıkıyordu. Birçok seksen öncesi kavram ve uygulama gibi IMF efsanesini dirilterek Türk kamuoyunun istifadesine sundu. IMF, enflasyondan bile daha fazla anılmaya başlandı.

Ecevit, kuralları IMF tarafından konan bu maçın deplasmandaki kısmı için ABD''ye kadar gitmeye de üşenmedi. Marmara depremindeki ağır canlılıktan sonra bu iyi bir performanstı doğrusu. Türkiye Başbakanı''nı taşıyan uçak, diğer bütün uçaklarla hemen hemen aynı süre zarfında ABD''ye iniş yaptı.

Daha sonraki gelişmeler gösterdi ki bu Türkiye''nin değil, ABD''nin umutları doğrultusunda yapılan bir geziydi. Ama böylesine hazırlıksız ve projesiz bir gezinin Clinton''u da memnun etmesi imkansızdı. Clinton memnun olmadı. Türk medyası da geziyi değerlendirirken, elde edilen somut bir şey bulamadı. Somut olan tek şey, yapılan onca protokol harcamalarıydı. Gölcüklüler, bir uçak dolusu protokol ve basın mensubu ordusunun böyle bir gezisinin harcamalarıyla bütün konut sorunlarının çözülebileceğini biliyor muydu acaba?

Başbakan''ın ABD gezisiyle en çok ilgili görünen şey, bugünlerde Türkiye borsasını sarsıp duran Cottarelli fırtınası. IMF patronu, Türkiye''de hayatından çok memnun görünüyor. Çalışanlar ise, tersine. IMF adeta iktidarını, çalışanların mutsuzluğu üzerine kuruyor. Çalışanlar da bütün sendikalarıyla caddeleri doldurmaya başlıyor. Çürümüş sosyal demokrat-devletçi ekonomi uygulamaları bütün sahneleriyle gözlerimizin önünde.

Umuda ikinci yolculuk, Rusya''ya yapıldı. Zamanlamayı "harika" bulabilirsiniz. Ama Rusya açısından bakarsanız, tırnak içine almanız hiç de gerekmez. Bu da Ecevit''in şahsında Rusya''nın umuda yolculuğuydu. Türkmenbaşı''nın onca uyarısına rağmen, Ecevit gitti Türkiye''yi Rusya''ya bağımlı hale getiren enerji projesini onayladı. Ayrıca karşılıklı terör anlaşması da yaptı. Her ikisi de Rus Dışişleri tarafından hazırlanan protokollerden ibaretti. Ecevit, bunları onaylayabilmek için olsa gerek, MHP''li Bakanlar''ı bile devre dışı bırakmanın bir yolunu buldu. Yani Ruslar''dan gördüğü muameleyi kendi siyasi ortağına gösterdi. Oysa bütün bu gayretlere rağmen, Yeltsin tarafından kabul edilmedi. Buna gerek de yoktu çünkü istediklerini kolayca alabiliyorlardı. Bütün dünya asıl hedefin Çeçenistan krizinde Türkiye''yi kontrol altında tutmak olduğunu biliyordu. Ama Türk heyeti bilmiyordu.

80 öncesindeki "sol" kültürde çalışanların haklarını savunmak adettendi. Ecevit, bugünkü şapkası ve mavi gömleğiyle meydanlara çıkar, güvercin uçururdu. İnsanlar da "Umudumuz Ecevit" diye bağırırdı. O zamanın sermaye kesiminin umudu ise Demirel''di. Çalışan kesime mensup kitleler bugün Ecevit''e karşı yürüyor. Ecevit konjonktürel sebeplerle onlardan umudunu kesmiş görünüyor. Ama "günün gerçeklerine" uyarak ABD''ye, IMF''e, Rusya''ya gidiyor. İşçiler, memurlar, Çeçenler gibi küçük sebeplerle kariyerini tehlikeye atmak istemiyor.

Ne olursa olsun, umuda yolculuğu devam ediyor.


24 yıl önce
Umuda yolculuk
Köprü
Yenildiler
Jeopolitik buhran
Ortadoğu’da bölgesel savaşın yeni aşaması
‘1 gün savaşı’…