|
Eleştirmiş olmak için eleştirmek…

Geçtiğimiz Salı günü Cumhurbaşkanı Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesi İki Yıllık Değerlendirme Toplantısı” yaptı. Geçtiğimizin iki yılın muhasebesi olan bu toplantının ardından Erdoğan’ın ekonomi başlığını da içeren konuşmasına ilişkin getirilen birtakım eleştirileri görünce bazı konuları hatırlatmanın yararlı olacağını düşündüm.

BUNUNLA BAŞKA KİM BAŞA ÇIKABİLİRDİ?

Türkiye’nin son 8 yılına kısa bir göz atalım.

7 Şubat 2012 MİT Krizi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve o yıl Başbakan olan Erdoğan düzmece bir şekilde tutuklanmaya çalışıldı.

Mayıs 2013, Gezi Olayları. Türkiye aylarca süren ve ekonomisine milyarlarca Dolar zarar veren bir sokak hareketi ile karşı karşıya kaldı.

17-25 Aralık 2013 Darbe Girişimi. Yargının ve emniyetin içine sızan terör örgütü üyeleri hükümete bir darbe girişiminde bulundu. Aynı olayda sonradan ABD’de sorun haline dönüşecek Halkbank konusu da kullanıldı ve ekonomiye maliyeti yüz milyar doların üzerinde olan bir süreç yaşandı.

6-7 Ekim 2014 İç savaş provası. Türkiye’nin Doğu’sunda terör örgütü PKK tarafından hendekler kazıldı ve iç savaş tetiklenmeye çalışıldı.

7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından Türkiye yeniden koalisyonlar dönemine zorlandı.

15 Temmuz 2016’da Türkiye, silahlı kuvvetlerin içine sızan teröristlerin kanlı darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı.

Tüm bu süreçte yaşanan yarım düzine finansal atak ve ekonomisine yönelik yaptırımları da göz önüne aldığımızda maliyeti yüzlerce milyar dolara ulaşan bu süreçten sonra şu soruyu sormamız gerekiyor: Bu kadar yoğunluklu saldırıya Türkiye’den başka hangi ülke dayanabilirdi?

DÖNÜP ETRAFINIZA BAKTINIZ MI?

Yaşananlar sadece içeriyle sınırlı değil. Rusya ile uçak krizi, ABD’nin yaptırımları, Suriye iç savaşı, Kıbrıs sorunu, Doğu Akdeniz’de yaşananlar, İran’a uygulanan ambargonun ekonomik etkileri ve nihayet Batı’da AB’nin ve Yunanistan’ın Türkiye karşıtı politikalarına baktığınızda Türkiye’nin bir kuşatmayı yarmaya çalıştığını görürsünüz. Tüm bu kuşatmanın ortasında ihracatını artıran ve genç nüfusuna istihdam oluşturmaya çalışan bununla birlikte PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütleri ile eş zamanlı mücadele eden bir ekonomiden bahsediyoruz. Bu açıdan Türkiye ekonomisini birkaç değişken üzerinden okumak ve analiz etmek tek kelime ile haksızlık olur.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ NEDEN GEREKLİ?

Yukarıda belirttiğim hususların bir tanesini bile yaşayan bir ülkenin toparlanması yıllar sürebilir. Ancak Türkiye bunları hepsini bir devletin hayatı için oldukça kısa olan bir dönemde yoğunluğu artarak yaşadı ve yoluna devam etti. Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile beraber daha hızlı ve etkili kararlar alabildi. Bunun en güzel örneğini pandemi sürecinde yaşadık. Görünen o ki, Türkiye bölgesinde daha etkin oldukça ve ekonomide bağımsızlığını önceleyen adımlar attıkça bu saldırılar devam edecek. Böyle bir sürece hızlı ve etkin cevap verebilmek içinse mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi büyük bir avantaj olarak elimizde.

#Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi
#Eleştiri
#Recep Tayyip Erdoğan
4 yıl önce
Eleştirmiş olmak için eleştirmek…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi