
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması, bireylerin ekonomik ve sosyal koşullar karşısında nasıl bir ruh hali içinde olduklarını ortaya koyuyor. Orhan Veli’nin “Beni bu güzel havalar mahvetti” dizelerinin yerini “Beni bu enflasyon ve hayat pahalılığı mahvetti” dizelerinin aldığı bu sıralar 18 yaş üstü bireylerin %49,6’sı mutlu olduklarını ifade ediyor. Bir önceki yıla oranla düşüş gösteren mutluluğun enflasyon, kur ve anormal fiyatlama davranışları karşısında gramla satıldığı gerçeği ile yüzleşiyoruz. Mutluluk oranı kadınlarda %54,5, erkeklerde %44,7. Kadınların sosyal bağlarının daha güçlü olduğu ve aile ilişkilerinden daha fazla mutluluk duydukları düşünülebilir. Ancak kadınlar erkeklere oranla mutluymuş gibi yapmayı öğrenmişlerken, kredi kartı ekstresiyle göz göze gelen erkeklerin mutlulukları ise göz yaşlarına dönüştüğü için geride kalıyor olabilir.
Evli bireylerin %52,5’i mutlu, bekarların ise %44’ü. Bu seviyeyi görünce 14 Şubat’ta Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığının “seviyorsan git evlen bence” gönderisi gökyüzünde beliriyor. Ama düğün yapmak, ev tutmak, beyaz eşya almak gibi süreçler göz önüne alındığında Blok3’ün “Hayaline âşık oldum ben, sana değil” dizeleri kara bulut gibi üzerimize çöküyor.
45-54 yaş grubundaki bireylerin mutluluk oranının en çok düşmesi dikkat çekici. Bu yaş grubu genellikle çocukları üniversiteye giden, ekonomik yükü artan bireylerden oluşuyor. Artan ekonomik baskılar, bu grupta mutluluk oranını düşürmüş olabilir. Eğitim seviyesi arttıkça mutluluk oranı değişiyor. Nitelikli istihdam alanlarının daralması, özellikle yüksek eğitim almış bireylerde tatminsizlik oluşturuyor.
Ülkenin en önemli sorunu incelendiğinde; 2024 yılında hayat pahalılığı %29,2 ile ilk sırada yer alırken %15,7 ile eğitim ikinci sırada ve yoksulluk %14,0 ile üçüncü sırada yer alıyor. En büyük sorunun hayat pahalılığı olması, mutsuzluğun en büyük nedeninin de bu olduğunu gösteriyor. Ekonomik belirsizlik dönemlerinde bireylerin gelecekten umutlu olma eğiliminde azalma görülmesi doğal bir sonuç olarak karşımızda duruyor. Ramazan ayı yaklaşırken «Sizi ne mutlu eder?” diye sorsak “Markette fiyatların geçen haftayla aynı olması” yanıtı kaçınılmaz gibi duruyor. Dolayısıyla satın alma gücünün azalmasının bireylerin refah algılarını azaltması, asgari ücretlilerin ve emeklilerin alım gücünün azalması mutsuzluk seviyesini tetikleyen görünür unsurlar olarak dikkatleri çekiyor. Gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve ekonomik zorlukların genel refahı olumsuz etkiliyor olması, dar gelirli kesim üzerindeki enflasyon baskısı gelir grupları arasındaki mutluluk farkının artmasına da neden olabiliyor.
Dolar yükseldiğinde mutluluk düşüyor. Dolar düştüğünde mutluluk daha da düşüyor. Çünkü “kesin bir şeyler olacak” korkusu başlıyor. En mutlu insanlar, fiyatları takip etmeyenler olarak öne çıkıyor. Market rafına gidip doğrudan ürünü alan, “geçen hafta şu kadardı” demeyen bireylerin mutluluk seviyelerinin en yüksek olduğu tespit ediliyor. Evli bireylerin %52,5’inin mutlu olduğunu gören İsviçreli bilim insanları, bu kişilerin muhtemelen eşlerinin yanında anketi doldurduğunu belirtiyor. En büyük mutluluk kaynağının “sağlık” olarak açıklanması MHRS’den randevu alabilen bireylerin yaşadığı “piyango çıkmış gibi sevinme” hissinin genel mutluluk oranını yükseltmiş olabileceği kanısını güçlendiriyor. İsviçreli bilim insanları “Hangi haber kanalını izleyenler daha mutlu? sorusunun yanıtının sürekli olumsuz haber izleyenlerin mi, yoksa hep “her şey yolunda” diyen yayınları takip edenlerin mi daha huzurlu olduğunu göstermesi açısında motive edici olduğunu dile getiriyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.