|
Kaderin cilvesi
BİRİNCİ SAHNE: MOLLA BÜLBÜLÜ

Umut Operasyonu, laik dalganın kabarmasına yol açmıştı. Polis, Mumcu''nun katillerinin yakalandığını ve cinayeti irticai örgüt mensuplarının işlediğini kesin bir dille açıkladı.

Başbakan Ecevit ''Katil elimizde'' derken zerrece kuşku duymuyordu...

7 Mayıs 2000 tarihli gazetelerin ezici çoğunluğu ''katillerin yakalandığından'' emindi.

E.Ö. adlı şahsın genel yayın yönetmenliğindeki Hürriyet, daha da ilerisini söylüyordu:

-Bombayı Koyan İranlı

Hürriyet, ''İran Parmağı'' iddiasında el yükseltti!

Amiral Gemisi''nin 5 Haziran 2000 tarihli manşeti ''Acem Bülbülü'' idi. Alt başlık şöyleydi:

''Konuşup her şeyi anlattı: İranlı ajan konuştuğu için başta Uğur Mumcu suikastı olmak üzere tüm faili meçhuller aydınlandı.''

Hürriyet''in iç sayfalarında ''Molla Bülbülü Öttü'' başlığıyla verilen manşet haberin devamında şu satırlar okunuyordu:

''İran''ın yurtdışında işlediği cinayetleri koordine eden Behbahani Türkiye''de ortaya çıktı. Dört ay önce Van''dan gizlice giriş yapan Behbahani''nin gelişinden sonra üzerinde Tahran şüphesi bulunan bütün cinayetlerin failleri teker teker yakalanmaya başladı.''

12 Haziran 2000 tarihli Hürriyet''in iç sayfalarında yer alan ''tek sütunluk'' bir haberde ise ''İranlı sahte'' itirafı vardı!

Ne gam, maksat hâsıl olmuş, Mumcu Suikastı çoktan ''dinci bir örgüt?'' ile İran''ın üzerine yıkılmıştı!

*

İKİNCİ SAHNE: KATİL SİPARİŞİ

Dün, 24 Ocak 1993''teki Uğur Mumcu Suikastı''nın yirmi birinci yıldönümüydü. Cinayetin perde arkasıyla yüzleşmekten yıllardır itina ile kaçınan Cumhuriyet gazetesinin süngüsünü önüne düşürecek bir beyanat Habertürk''te yayınlandı:

Umut Operasyonu kapsamında 5 Mayıs 2000 tarihinde sabaha karşı gözaltına alınan ve suçsuz yere beş buçuk yıl hapis yatmış olan Abdülhamit Çelik''in ''İşkence ettiler. Öldürdüm dedim. Olayla ilgim yok'' şeklindeki sözleri dikkat çekiyordu...

''Uğur Mumcu''yu ben mi öldürdüm?'' başlıklı bir kitap yazan Abdülhamit Çelik''in 24 Ocak 1993 günü İstanbul''da düğünü vardı! Cinayetin işlendiği esnada düğünde olduğunu kanıtlayan video görüntülerine itibar edilmemişti. Dahası, Ankara''ya hiç gitmemişti!

''İranlıya tercümanlık yaptığını kabul et, gerisini boş ver!'' demişlerdi. Dokuz gün boyunca ''çarmıha germek'' dâhil türlü işkenceler görmüş, kendisinden Mumcu''yu öldürdüğünü itiraf etmesi istenmişti!

*

Umut Operasyonu kapsamında 17 sanık hakkında iddianame hazırlanmış, 9 sanık için de idam cezası istenmişti. 2000 yılında gözaltına alınan sanıklardan Mehmet Şahin, Hasan Kılıç ve Mehmet Ali Tekin de Abdülhamit Çelik''in düğününe katılmışlardı!

Abdülhamit Çelik ve Yusuf Karakuş, ''Mumcu''nun katilleri oldukları iddiasıyla yakalandıktan sonra'' 11 Mayıs 2000''de olay yerine zırhlı araçlarla getirilip yüzlerine kar maskesi takılarak yer gösterme yapıldı!

Umut Operasyonu''ndan önce (03.04.2000) Yusuf Karakuş ''dağa kaldırılmış'' otuz dört gün boyunca ağır işkenceye maruz bırakılarak cinayeti üstlenmesi talep edilmişti!

Çelik ve Karakuş''un, beraberlerindeki İranlılarla birlikte suikastı gerçekleştirdiklerini ''itiraf ettikleri'' kamuoyuna açıklanmıştı. Buna mukabil, bir süre sonra ''derin senaryonun lastiği patlayınca'' bu ikilinin ''polisi aldattığı'' iddia edilerek bu defa da suikast Necdet Yüksel ile Ferhan Özmen''in üzerine yıkılmıştı!

Yine de Savcı Hamza Keleş, Çelik ve Karakuş için ''ölüm cezası'' talep etti!

Uğur Mumcu''nun arabasına bomba yerleştirdiği öne sürülen İranlıların tamamı ''hayali'' idi! Suikastın içinde bir şekilde yer aldığı ileri sürülen 17 kişiden hiçbirisinin cinayetle hiçbir biçimde alakası yoktu!

*

Sanık Ferhan Özmen, 23 Kasım 2000 tarihinde Ankara 2 No''lu DGM''deki duruşmada şunları söyledi:

''Derin bir senaryonun kurbanı olduğumuzu haykırmak istiyorum! Bizden önce de Abdülhamit Çelik ve Yusuf Karakuş katil ilan edilmişti! Onları kimler ve neden katil seçti? Alelacele faili meçhul cinayetlere katil siparişi verildi...

Polis bana ''Bu olayları kabul etmezsen hapisten çıkamazsın'' dedi. İşkenceye dayanamadım ve suçu üstlendim!''

ÜÇÜNCÜ SAHNE: KURNAZ TİLKİ

Hürriyet''in eski yönetmeni E.Ö. adlı şahıs, Davos''ta az sayıda gazeteciyle birlikte İran''ın yeni cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşmüş, işbu söyleşi ''kaderin cilvesi'' tam da 24 Ocak 2014''te Hürriyet''e manşet olmuştu!

Manşette mi, pabuç kadar puntolarla ''Ruhani''ye Zarrab''ı Sordum'' cümlesi vardı...

E.Ö. ''Davos''un Yıldızı'' diye söz ettiği Ruhani''nin ağzından, ''kurnaz tilki'' edasıyla Ankara''nın aleyhine bir laf alabilmek için çırpınmıştı.

Reza Zarrab için ''Türkiye''nin iç meselesi'' diyen İran Cumhurbaşkanı, varsayalım soru soran gazeteci pozisyonunda olsaydı acaba E.Ö.''ye neleri sorardı!

Bir nevi ''Devri Sabık'' hesabı açar mıydı?

''Film icabı'' diyelim ve oynatalım:

''Bombayı Koyan İranlı'' manşetinden mi başlardı?

Yanına bir de ''Acem Bülbülü'' manşetini de ekler miydi?

Yoksa ''Molla Bülbülü Öttü'' başlığını mı sorardı?

10 yıl önce
Kaderin cilvesi
Tiyatroya karşı çadır tiyatrosu
Ekonomik kalkınmada nitelikli işgücünün rolü
Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kamu personeline yansıması (2)
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…(3)
Devletsizlik ve ulussuzluk