Euro Bölgesi''ni borç krizinden kurtarmak için toplanan kritik AB Zirvesi''nden “tarihi bölünme” çıkmış!

Almanya ve Fransa''nın öncülük ettiği...

“Sıkı tedbirler getiren” hükümetler arası anlaşma sağlanmış...

Ne var ki, İngiltere alınan kararları “ulusal çıkarlarına uygun bulmadığı için” VETO hakkını kullanmış...

Eyvahlar olsun!

Avrupa Birliği, tarihinin en zor günlerini yaşıyor.

Euro Bölgesi ekonomileri, amansız bir hastalığa duçar oldular...

Mali kriz, AB''nin sadece zayıf ülkelerini değil, zenginlerini de vurmuş durumda...

İflasın eşiğindeler, sefilleri oynuyorlar.

Öyle ki...

Ekonomik hastalığın boyutları, AB''nin geleceğini tehlikeye atıyor.

Nereden nereye?

Yıllar yılı...

Avrupa Birliği''nin en başarılı görülen tarafı, ekonomik yapısıydı.

Şimdilerde, ondan da eser kalmadı:

Euro bölgesi sakinleri, uçurumun kenarında yaşıyor.

Hatırlayınız...

AB üyeliğimize kafadan burun kıvıran birlik liderleri, en başta Türkiye ekonomisinin yetmezliğine, kırılganlığına vurgu yaparlardı.

Bugün, AB''nin hal-i pür melali ortada iken...

Küresel krizi en az zararla atlatan ve bunu yaparken de IMF''ye ELVEDA demeyi başaran...

Güçlü döviz rezervlerine sahip bir Türkiye var.

Öyleyse...

“Acaba, AB mi Türkiye''ye katılmalı?” esprisinin tam zamanıdır!

Yaşadıklarımız, ''kamera şakası'' falan değil...

Ali Babacan, “Çöküşteki AB''yi kim ister?” diyor.

Türkiye-AB ilişkilerinin tamir edilemez hale geldiğine dikkat çeken New York Times da...

“Türkiye 2014''te AB ile müzakereleri sonlandırabilir!” diye yazıyor.

Kadere bakın...

Onca istiskalden sonra, hangi sahneye geldik?

Filmin sonunda...

Kapıyı, Türkiye AB''nin yüzüne kapatacak!

Eh, şarkısı da hazır:

“Yar saçların lüle lüle, AB sana güle güle!”