|
Nihayet doğru noktaya geldik

Pandemi döneminde beklenen en önemli kararlardan birisi de eğitimin durumu oldu. Bu hafta içinde hem MEB hem de YÖK’ten üst üste açıklamalarla bir nevi bahar dönemi eğitimin yönü belli olmaya başladı. Hem MEB’in hem de YÖK’ün bu dönemde çok zorlandığını belirtmek gerekiyor. Çünkü bir hafta sonrasının bile belli olmadığı, hassasiyetlerin en üst düzeyde olduğu dönemde bu tür kararlar çok zordur.

İki üst kurumun kararına baktığımda da açık söylemeliyim aklıma tek bir cümle geldi; “neden şimdiye kadar beklediniz de Enver Yücel’e kulak vermediniz.” Enver Yücel geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana her mecrada bir eğitimci sorumluluğu ile beş ana konuyu ifade ederek çözümler sundu. Birinci önerisi “Toptancı olmayalım, bölgesel, yerel ve veriye dayalı kararlar verelim” ikinci önerisi “Elimizdeki tüm imkanları öncelikle okul öncesi ve ilkokulları açık tutmak için kullanalım”, üçüncü önerisi “Eğitim geleceğimizdir. Bu dönemde öncelikle çocuklarımızı eğitimde, okulda tutmak önceliğimiz olmalı”, dördüncü önerisi; “Dijital kaynaklar ve olanaklar bu dönemde bize büyük kazanımlar sağladı. Artık online, dijital ve uzaktan eğitim seçenekleri eğitimin ayrılmaz bir parçası olmalı”, beşinci önerisi ise; “BÖTE (bilgisayar ve öğretim teknolojileri) okulların bel kemiği olmalı her okulda bir BÖTE uzmanı olmalı” dedi.

Bu beş öneriyi şimdilik bir kenarda tutun ve MEB kararlarını düşünün; Eylül ayından bu yana veriye dayalı ve bölgesel kararlarla okullarımızı açık tutabilirdik. Ama nedense toptancı bakışla her yeri kapattık. Bugün Şubat ayından altı aylık kayıpla da olsa “toptancı” davranmayarak doğruyu bulmuş olduk. Mart itibarıyla göreceksiniz ki il bazında daha dikkatli daha sorumluluk alınarak kararlar alınacak ve okullar daha hızlı açılacak eğitim daha hızlı normale dönecek. Bu normalleşmenin sorumluluğu Ankara’da değil okulun bulunduğu bölgedeki yaşayanlarda olacak.

YÖK’ün aldığı bugünkü karar bazı çevrelerce eleştirilebilir ama salgının başından beri YÖK yerinden yönetim anlayışıyla üniversitelere daha fazla yetki vererek süreci yönetti. Üniversitelerin olanaklarına göre yetki kullanmasıyla öğrencilere olanaklar sağlandı. Şimdi yeni kararda da üniversitelerin bu bakışa göre karar alması sağlanmış oluyor. Öncelikle; salgının seyrine ve ortaya çıkan mutasyon durumuna göre dönem dönem değerlendirme yapılacağı söyleniyor. Uygulamalı dersler ve mezuniyet durumundaki öğrenciler öncelikli düşünülsün diyor. Teorik derslerin online ortamda (ki bence salgından sonra da bu devam edecektir diye düşünüyorum) yapılmasını istiyor. Şimdi üniversitelerin yapması gereken şudur; tıp, diş hekimliği başta olmak üzere zorunlu uygulama gerektiren sağlık alanlarının yüz yüze başlatmaları, nisan sonuna kadar derslerini olabildiğince online yapmaları, nisan sonundan itibaren okula gelebilenlere teorik dersleri hibrit, uygulamalı dersleri yüz yüze yapmaları en doğrusu olacaktır. Nisan sonuna kadar zorunlu uygulama dersleri hariç olabildiğince online devam edilmesi sonrasında bize daha geniş rahatlık kazandıracaktır diye düşünüyorum.

Şimdi tekrar düşünelim eğer her alanda Enver Yücel gibi lider ve öncü insanları dinlesek onların söylediklerini karar süreçlerinde kullansak sorunları hızlı ve doğru çözmüş oluruz. Şimdi okulların açılma sürecinde nihayet “toptancı” anlayışı bıraktığımıza göre şimdi Enver Yücel’in diğer önerilerine kulak kabartalım; okul öncesi ve ilkokulları önceliklendirmeli, dijital olanaklarımızı ve online eğitimi bundan sonraki süreçlerde eğitime nasıl adapte edeceğimizi konuşmaya başlayalım, her okula mutlaka bir BÖTE mezunu görevlendirelim. Unutmayalım her kriz beraberinden fırsatlar doğurur bu pandemi döneminde yaşadığımız sıkıntılar umarım kısa sürede biter ama bu dönemin az da olsa yarattığı fırsatları lütfen gözden kaçırmayalım.

#Pandemi
3 yıl önce
Nihayet doğru noktaya geldik
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset