|
Üniversiteler tartışılıyor

Başta ABD olmak üzere dünyanın en büyük üniversitelerinin son dönemde var olan üniversite yapısını sorguladığı bir dönemden geçiyoruz. Özellikle üniversitelerde eğitimin süresi, üniversitelerin eğitimlerinin aşırı teorik olması, üniversitelerin öğrencilere kazandırdıklarının yaşama uyumu ve en önemlisi üniversitelerin hangi aşamada hayata hazırlık veya akademik eğitim yapma sürecine girmesi gerekliliği konuşuluyor. Hatta yapılan araştırmalarda üniversitelerin lisans bölümü mezunlarının yüzde 92’sinin mezuniyet sonrası iş dünyasına katıldığını bu yüzden herkesin akademik sürece dahil olacakmış gibi eğitim almasının gerekliliği konuşuluyor. Kanada üniversitelerinin son yıllarda başarılarının akademik yönden ürettikleri makale, aldıkları atıf gibi başlıklarla anlatırken yeni bir alan olarak mezunlarının iş dünyasına katılımı, iş bulma oranı, iş buldukları zaman maaş skalaları ile de anlatıyorlardı. Geçen yıl yeni bir alan daha açtılar; üniversiteler rekabette artık son sınıflarının iş teklifi alma oranı ve aldıkları iş teklifinin miktarı gibi konuları da gündeme getiriyorlar. İşte bu değişimler Türkiye’de üniversitelerimizin hangi çıktılarına bakmamız gerektiğini bize gösteriyor. Soru da burada başlıyor; üniversite nedir?

Uzun süredir takip ettiğim bir olay vardı. Kanada Vancouver’da bulunan University Of British Columbia Rektörü Prof. Dr. Santa Ono dünyanın en büyük şirketi Apple’ın Vancouver’da da ofis açılışını duyurdu. UBC Rektörü Apple’ı Vancouver’a getirerek bir üniversitenin bir kente ne katması gerektiğini gösteriyor. Apple’ın gelmesi ile Vancover’a; dünyanın en büyük teknoloji şirketi geldi, ikincisi bilim ve yenilik geldi, üçüncüsü inovasyon ve üretim geldi, dördüncüsü istihdam geldi, beşincisi tüm bunlara bağlı refah geldi. Bir rektörün neden üniversitesinin bulunduğu kente bu şirketi getirmeye çalıştığını düşünün. Çünkü biliyor ki bu tür şirketler üniversiteye ve kente gelmezse üniversite bilim, teknoloji, yenilik ve en önemlisi ekonomi üretemez. İşte yeni nesil üniversitelerin varlık sebebi ve çalışma şekli budur.

Peki bizde durum ne; bizde üniversite sayısı artıyor. Bu çok olumlu bir hareket, peki bu üniversiteler ne yapıyor derseniz, durum çok parlak değil. Bizde üniversite bir kent için; kiralanacak dairelerin artması ve kira geliri demek, esnafın alışveriş ve cirosunun yükselmesi demek, kısaca kısa vadeli kar demek. Peki bu üniversiteleri kuran Cumhurbaşkanı “üniversiteler şehirlere refahı ve üretim götürecek. Gençler kendi kentlerinde üniversitelerde okuyarak kendi bölgesine katma değer yaratacak” diyor. Peki bu neden olmuyor; çünkü üniversiteleri yönetenler üniversiteleri “ders anlatılan yüksek lise” sanıyor. Oysa dünyada bu iş çoktan değişti. Üniversiteler bir ülkenin geleceğine yön vermesi gereken ve asli işi üretmek olan, ayrıca ürettiği bilgiden katma değer yaratan kurumlardır. Üniversiteler lise değildir, üniversiteleri lise gibi konumlandırırsanız o zaman üretemezler. Üretmediği için de bütün giderlerini maalesef memleketin bütçesinden karşılarız. Peki; siz üniversite kuracaksınız, profesörler, doçentler atayacaksınız, laboratuvarlar yapacaksınız ama burada üretim yaparak, buluşlar patentler çıkararak gelir elde etmesi gereken üniversiteler aynı ilkokullar gibi elini devlete açmış bize para gönder diyor. Bu son derece yanlış bir durum değil mi?

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde üniversiteler ya bilim alanında ya da endüstri alanında üretim yaparlar. Bilim alanında üretemediğimiz THE gibi QS gibi sıralamalarda maalesef görülüyor. Ama bari endüstriyel katkı sunsalar ki o da yok. Dünyanın büyük üniversiteleri bırakın giderlerini karşılamayı devlete ek kaynak yaratırken, bizde neden bütün yük kamu kaynaklarında. En başta eksiğin üniversiteleri bir lise gibi gören zihniyetten kaynaklandığını ifade edelim. Peki şimdi bir düşünün; her üniversite kendi bölgesindeki sanayi kuruluşlarının araştırma merkezi haline gelse bu şirketlerin ARGE bütçeleri üniversitelere aksa, üniversiteler laboratuvarlarını şirketlere açsa onlar için çalışsa, şirket yöneticileri üniversitede dersler verse, buradan gelen gelirler üniversitelerin bütçesini oluştursa, üniversiteler devletten para almasa ve bu üniversitelere ayrılan paralar ilköğretim ve liselere yönlendirilse kötü mü olur? Peki bunu yapmamız için engel ne? Çözüm ilgili bakanlar üniversitelerle şirketleri bir araya getirecek. Şirketler üniversitelerin mütevelli heyetlerine ve yönetim kurularına girecek. İlk etapta üniversitelerin kamu kaynağını kullanması yerine üretmesi sağlanacak. Bu yeni bir şey mi tabii ki hayır gidin Berlin Teknik Üniversitesi’ne, Silikon Vadisi’ne, Boston’a bunu görürsünüz. Artık bunları konuşmanın zamanıdır.

#Üniversite
3 yıl önce
Üniversiteler tartışılıyor
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset