|

Konteyeri biz üretelim

Türkiye’nin ihracat ve ithalatında deniz yolunun ilk sırada yer alması, büyük bir konteyner ihtiyacını beraberinde getiriyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, lojistik maliyetlerinde büyük paya sahip konteyneri üretmek için potansiyeli olan firmalar ve de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile görüştüğünü söyledi.

İbrahim Acar
00:00 - 12/01/2021 mardi
Güncelleme: 09:29 - 12/01/2021 mardi
Yeni Şafak
Dünya ticaretinin yaklaşık üçte ikisi deniz yoluyla yapılıyor. Bu da çok büyük bir konteyner ihtiyacını ortaya çıkarıyor.
Dünya ticaretinin yaklaşık üçte ikisi deniz yoluyla yapılıyor. Bu da çok büyük bir konteyner ihtiyacını ortaya çıkarıyor.
Yeni tip koronavirüs, küresel ticareti olumsuz etkiledi. Mal ve hizmetlerin dolaşımında insana en çok gereksinim duyulan kanal karayoluydu. Pandemiyle birlikte TIR şoförlerinin yaşadığı dolaşım sıkıntısı; deniz ve demir yoluna olan ilgiyi arttırdı.
Salgın hastalıkla birlikte Türkiye’nin de hava ve kara yollarıyla yapılan dış ticarette payı düşerken, bu dönemde deniz yoluyla gerçekleştirilen ihracatın payı arttı. Deniz yoluyla yapılan ihracatın payı yüzde 64’e yükseldi.
Kara yoluyla gerçekleştirilen ihracatın payı ise yüzde 28, hava yolunun payı ise yüzde 7, demir yolunun payı ise yüzde 1 civarında. İhracatta olduğu gibi Türkiye’nin ithalatın da deniz yolu, yüzde 58,7’lik payla ilk sırada.

ÇİN’İN HAKİMİYETİNDE

Türkiye’nin hem ihracat hem de ithalatında denizin büyük bir fakla ilk sırada yer alması, büyük bir konteyner ihtiyacını beraberinde getiriyor.
İş dünyası bu konudaki açığı geçen yıl büyük bir sıkıntı olarak yaşadı. Konuyu, geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlenen 2020 yılı dış ticaret gelişmeleri toplantısı sonrası Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a sorduk.
Konteyner ile ticaretin büyük kısmının Çin ile yapıldığına dikkat çeken Ticaret Bakanı Pekcan, “Dünyadaki konteyner imalatını da Çin yapıyor” dedi. Pandemiyle birlikte sadece Türkiye’de değil bütün dünyada konteyner eksikliği yaşandığını belirten Pekcan, bu sıkıntıyı aşmak için uğraş verdiklerini dile getirdi.

TÜRKİYE’DE ÜRETİM İÇİN ÇALIŞIYORUZ

  • Pekcan, “Ben burada birkaç prefabrik imalatı yapan ve uluslararası düzeyde çalışan firmalarımızla da görüştüm. Neden konteyner imalatı yapmadıklarını sordum.
    Üstelik konteyner bulan şanslı firmalar gönderiyor ama geri gelmediği için lojistik firmalarına çok ciddi demorajlar ödemek zorunda kalıyorlar. Mal bedelini de geçen. Çünkü gemi geri gelmiyor. Boş göndermek istemiyorlar. Tabii burada konteyner lojistiği yapan firmalar da pandemi şartlarında süreci iyi yönetemediler.
    Her şey normale gidiyormuş gibi statükocu davrandılar. O esnekliği gösteremediler” dedi.

SANAYİ BAKANLIĞI BİZİMLE AYNI FİKİRDE

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile de konuyla ilgili görüştüğünü belirten Pekcan, “Konteyner, vagon imalatına teşvik verelim diye, onlar da aynı fikirdeler.
Piyasada bir arz eksikliği var. Bunu tamamlamamız lazım. Bütün dünyada böyle sadece Türkiye’de değil. Konteyner üretmek zor bir şey mi? Değil. Bizde zaten dünya çapında prefabrik üreten, konteyner üreten firmalar var.
Sadece basınç testi gibi önemli ürünlerin taşınmasıyla ilgili hidrolik testlerini geçmeleri gerekiyor. Test laboratuvarları yok. Üretimi yapan, o laboratuvarı da yapar bence” diye konuştu.

TRENİN DEVREYE GİRMESİ ÖNEMLİ

  • Türkiye’nin dış ticaretinde tren yolunun devreye girmiş olmasının son derece önemli olduğuna dikkat çeken Pekcan, şunları kaydetti: “Ocak ayında iki tren ve şubattan itibaren artmaya başlayacağını öğreniyoruz.
    Memnuniyet verici. Burada ihracatçımızın Çin pazarını iyi tanıması lazım. Çin’in alışkanlıklarını iyi tanıması lazım. 13 günde sevkiyat yapılıyor olması büyük avantaj, 35-40 güne nazaran. Bir de bizim Uzakdoğu’ya denizyoluyla 35-40 günde gidiyordu. Karayoluyla da geçiş kotaları ve alınan ücretler, navlunu çok pahalı hale getiriyordu. Bu sayılar arttıkça herhalde maliyet de navlun da düşecektir diye bekliyorum.
    Çünkü burada rekabetçi olabilmemiz için hem kaliteli hem de navlunda avantajlı olursak demiryolu bizim ihracatçımız için avantajlı hale gelir. Zaten Çin bizim hedef ülkelerimiz arasında. Çin’e yapılan ihracatlarda da devlet desteklerimizi beş puan fazla uyguluyoruz.”

Irak ile ticareti eski düzeye çıkarmalıyız

Irak ile diplomatik ilişkiler ve Suudi Arabistan ile Katar’ın kapıları açması sonrasının Türkiye’nin bölgeyle olan ticaretine etkisini de Bakan Pekcan’a sorduk. Pekcan’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: “Irak bizim en büyük ihraç pazarlarımızdan ama o yasak kararları ihracatımızı ciddi oranda etkiliyor.
Amacımız Irak ile ticareti eski düzeyine getirebilmek. Ortadoğu hem mal hem hizmet ihracatında olmazsa olmaz pazarlarımızdan. Bu bölgedeki müteahhitlik hizmetleri de etkilendi. Her zaman bölgeyle ticari ilişkilerimize, işbirliğimize, tarihi bağlarımıza önem verdik. Vermeye devam edeceğiz.
Ticaretimizi aksatmaksızın sürdürme gayreti içinde olacağız. Bölge bizim en çok ihracat yaptığımız yerler arasında pandemideki daralmaya rağmen.”

Fuar destek kriterlerini esnettik

  • Türkiye’nin teşvik sistemiyle uluslararası fuarlara katılımı desteklediklerini belirten Pekcan, “İhracata ve hizmet ticaretine yönelik desteklerde etki analizi yapıyoruz.
    Devletin kaynakları kısıtlı bunları etkin şekilde kullanmak durumundayız. Firmaların belli oranın üstüne geçmemesini, destek miktarının da tabana yayılmasını hedefledik. Performans kriterleri getirdik. Turquality desteklerini beş yılla sınırladık. İkinci bir ülkede aynı firma aynı marka giderse beş yıl daha veriyoruz.
    Sanal ticaret heyetleri ve sanal fuarlara destek verdik. E-ticaret sitelerine destek verdik.
    Sekiz sanal fuarda yüz binin üzerinde katılımcı oldu. 43 tane sanal ticaret heyeti yaptık. Destekler için altı kriterimiz var. Potansiyeli olan fuar dördünü karşıladığında yeterli sayıyoruz" dedi.
#Konteynır
#Türkiye
#İhracat
il y a 3 ans