
Hong Kong'da yüksek katlı blokların bulunduğu site kompleksinde çıkan yangında 156 kişi öldü, 40 kişi ise kayboldu. 15 kişinin gözaltına alındığı yangın sonrasında ölenler için 3 günlük yas ilan edildi. Son 20 yılda İstanbul'da yapılan yüksek katlı binalar da dikkat çekiyor. Yangın Güvenliği Uzmanı Levent Yasa, yüksek yapılarda güvenliğin 'Bütüncül bir sistem' olduğunu vurgulayarak kritik uyarılarda bulundu. Kaçış alanlarının hayati önem taşıdığını belirten Yasa, "Özellikle 50 metrenin, 50,5 metrenin üzerindeki binalarda 2 kapalı kaçış kovanı bulunması gerekiyor. Bu kaçış kovanlarından birinin mutlaka basınçlandırılması ve içeriye dumanın girmesinin engellenmesi gerekiyor ki insanlar kaçtıklarında dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan hızlı bir şekilde binayı terk edebilsinler" dedi. Yangın tatbikatlarının önemine de vurgu yapan Yasa, "Binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğe göre, içinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda mutlaka ve mutlaka acil durum tatbikatlarının yapılması gerekiyor. Bu tatbikatların yılda 1 kere yapılması, eğitim aldıktan sonra tatbikat düzenlenmesi gerekiyor. Bu tatbikatların yapılmasından bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludurlar" diye konuştu.

Dünyanın farklı ülkelerinde yüksek katlı binalarda meydana gelen yangınlar, gökdelen ve rezidans tipi yapılardaki güvenlik açıklarını yeniden gündeme getirdi. Hong Kong'da geçtiğimiz günlerde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği yüksek katlı bina yangınının görüntüleri hafızalardaki yerini korurken, benzer bir felaketin Türkiye'de yaşanmaması için Yangın Güvenlik Uzmanı Levent Yasa bir takım uyarılarda bulundu.Yangın güvenliğinin yalnızca tek bir unsurdan ibaret olmadığını vurgulayan Yasa "Son 20 yılda ülkemizde yüksek katlı binalar yapılmaya başladı biliyorsunuz. Bizim yönetmeliklerimize göre de bu binalarda yapılması gereken yangın korunum sistemleri var. Yangından korunmak aslında bir bütün. Yani yangından korunma sistemleriyle alakalı herhangi bir sistemin eksikliği sizin yangın güvenliğinizin tümünü boşa çıkarabiliyor. Bu yüzden mutlaka ve mutlaka yangın korunum sistemlerinin tümünün hem standartlara uygun şekilde yapılması hem de tümünün kontrol altında ve standartlara uygun şekilde yapıldıktan sonra da sürekliliğinin sağlanması gerekiyor" diye konuştu.

'BU SİSTEMLERDEN BİRİ EKSİK OLURSA CAN KAYIPLARIYLA KARŞILAŞABİLİRİZ'
Yasa, yangın güvenliğinin binanın tasarım aşamasında başladığını belirterek, "İlk başta mimari aşamadan başlanacak olursa, mimari aşamada yangın güvenliğini sağlamak için kaçış yolları, kaçış merdivenleri, yangın korunma için sprinkler ve yangın söndürme sistemleri, bunun haricinde duman tahliye sistemleri, acil durum kaçış yönlendirmeleri ve aydınlatmaları. Bütün bunların hepsi bir bütün halinde yapılmadığı sürece tam olarak yangından korunmayı sağlamış olmuyorsunuz.

Bu sistemlerden herhangi birisi eksik olursa, sizin yangın korumanız büyük bir sekteye uğrayabilir ve çok büyük açık vererek can kayıplarıyla karşı akarşıya kalabiliriz. Bu sistemlerden herhangi birisi eksik olursa çok büyük açık vererek can kayıplarıyla karşı karşıya kalabiliriz.Yangın çıkarabilecek herhangi bir kaynak varsa binada, özellikle yüksek binalarda çıkan yangınlarda bu kaynakların da mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor. Jeneratör dairesi kazan dairesi gibi alanların da, -teknik hacim diyoruz biz bunlara- teknik hacimlerinin de kontrol ediliyor olması, standartlar dahilinde işletilmesi ve yangın güvenliğinin sürekli gözönünde bulundurulması gerekiyor" dedi.

'50,5 METRE ÜZERİNDEKİ BİNALARDA 2 KAPALI KAÇIŞ KOVANI OLMALI'
Yasa, kaçış yollarının yangın güvenliğinin en kritik unsurunu oluşturduğunu belirterek, "Yüksek binalarda dikkat edeceğimiz hususlardan en önemlilerinden bir tanesi de kaçış. Kaçış mesafeleri ve kaçış merdivenlerinin mutlaka standartlara uygun olması lazım.

Eğer standartlara uygun kaçış merdivenlerini biz dizayn edemezsek ve insanları buralardan kaçıramazsak maalesef ölümlerle karşılaşıyoruz ki Hong Kong'ta meydana gelen olayda da insanlar binalardan çıkamadılar, kaçamadılar. Bu yüzden can kayıpları meydana geldi. Özellikle 50 metrenin, 50,5 metrenin üzerindeki binalarda 2 kapalı kaçış kovanı bulunması gerekiyor. Bu kaçış kovanlarından birinin mutlaka basınçlandırılması ve içeriye dumanın girmesinin engellenmesi gerekiyor ki, insanlar kaçtıklarında dumanın zehirli etkilerine maruz kalmadan hızlı bir biçimde binayı terk edebilsinler" dedi.

'KAÇIŞ HOLLERİ VE MERDİVENLER DEPO OLARAK KULLANILIYOR'
Yangın güvenliği sistemlerinin bakımının ihmal edildiğini söyleyen Yasa, "Ülkemizde şöyle bir durum söz konusu. Bina yapılırken, iskan alınmadan önce yapılan itfaiye kontrollerinde bunların hepsi tam olarak yapılıyor. İşletmelerde problemler meydana çıkıyor. Yangın sistemleri birçok yerde kapatılıyor veya arızalandıktan sonra onarımı maliyetli olduğundan onarımları yapılmıyor ve yapılmayan bu onarımdan sonra yangın korunum sistemleri tamamen devre dışı kalmış oluyor. Böyle bir durumda maalesef insanları buralardan kurtarmamız mümkün değil. Çünkü yüksek binalara ulaşabilecek itfaiye merdivenlerimiz yok. İtfaiye merdiveni de belli bir yüksekliğe kadar çıkabiliyor takdir edersiniz.

Kaçış yollarında insanlarımızın yaptığı en büyük hatalardan birisi de bu merdivenlerin ve kaçış hollerinin depo olarak kullanılması, havalandırma amacıyla kapıların açık bırakılması ve bu alanların farklı amaçlar için kullanılması. Bu tür alanlar eğer kaçış yollarında depo olarak kullanılırsa bu malzemeler çok hızlı tutuşuyorlar sıcaklıkla ve geçişi de engelleyecek şekilde bir mani aksam oluşturduklarından dolayı insanların kaçışı çok hızlı engelliyorlar; insanlar o binalardan çıkamıyor. Eğer ki bu kapılar kilitlenirse, bağlanırsa veya önüne arkasına geçişi engelleyecek malzemeler koyulursa bu da yine can kayıplarının en büyük sebeplerinden bir tanesi" dedi.

'YANGIN TATBİKATLARINDAN BİNA YÖNETİCİLERİ VE BİNA SAHİPLERİ SORUMLU'
Yasa yangınlarda dumanın en büyük ölüm nedeni olduğunu hatırlatarak, "Yangınlarda insanlar önce dumanla zehirlenir, koma haline geçerler veya hayatlarını kaybederler, sonrasında yanarlar. Yani canlı bir insanı yakmanız çok zordur. Bunun olmaması için, yani dumandan bir can kaybı yaşanmaması için mutlaka mutlaka kaçış yollarının açık tutulması, hiçbir zaman içine malzeme depolaması yapılmaması, kapıların asla kilitlenmemesi ve sürekli buradaki sistemlerin, yani basınçlandırma sistemlerinin, acil durum kaçış yollarının, aydınlatmalarının açık tutulması ve çalışır durumda tutulması hayati öneme haizdir.

Binaların yangından korunması hakkındaki yönetmeliğe göre, içinde 200 kişiden fazla ikamet olan binalarda mutlaka ve mutlaka acil durum tatbikatlarının yapılması gerekiyor. Bu acil durum tatbikatlarının da standartları var. Bu tatbikatların yılda 1 kere yapılması, eğitim aldıktan sonra tatbikat düzenlenmesi gerekiyor. Bu tatbikatların yapılmasından bina yöneticileri ve bina sahipleri sorumludurlar. Özellikle sitelerde de yönetim şirketleri varsa eğer, yönetim şirketleri bu tatbikatları ve eğitimleri yaptırmak zorundalar. Eğer ki bu tatbikatlar yapılmazsa insanlar tahliyeyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Yangın ekipleri oluşturulmuşsa, acil durum ekipleri oluşturulmuşsa bu ekipler olası bir yangına nasıl müdahale edeceklerini bilmiyorlar, tahliyeyi nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar. O yüzden mutlaka yönetmeliklerimize uygun olarak tatbikat ve eğitimlerin düzenlenmesi gerekiyor ki insanlarımız bu konuda bilinçlensin" dedi.

'YANGIN EĞİTİMLERİ ANAOKULU ÇAĞINDAN BAŞLAMALI'
Özellikle yüksek riskli ortamlarda yapılan tatbikatlarda profesyonel ekiplerin görev alması gerektiğini söyleyen Yasa, "Profesyonellerin olduğu veya teknik ekiplerin olduğu alanlarda gerçeğe yakın, duman verilen, sıcak hava verilen ya da işte direkt açık ateşi söndürmelerin yapıldığı tatbikatları yapabilirsiniz. Fakat konut benzeri ya da ofis benzeri, riski düşük olan alanlarda ve yüksek binalarda bu tür tatbikatları gerçekleştirmek riskler de içerebilir. O yüzden bunun çok kontrollü yapılması lazım. Binada engelli insanlar olabilir, panik atak olanlar olabilir, tansiyon hastası olabilir, kalp hastası olabiliri bunları da sürekli gözönünde bulundurmanız lazım. Habersiz tatbikat çok tehlikelidir, habersiz tatbikat herhangi bir tesiste yapılmaması gerekir. Özellikle yangın konusunda yapılan eğitimlerin mutlaka ve mutlaka Milli Eğitim müfredatına alınıp okul çağından itibaren, hatta anaokulundan itibaren başlaması, üniversite çağına kadar da devam etmesi gerekiyor ki insanlarımız bilinçlensin. İnsanda başlayan bu bilinçlenmeler topluma yansısın" diye konuştu.

'2026'DA YÖNETMELİK DEĞİŞİYOR KONTROLLER SIKILAŞACAK'
Tatbikatların yapılmadığına dikkat çeken Yasa, "Birçok sitede bunlar yapılmıyor fakat 2026 yılında Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik'te değişiklikler meydana gelecek. Bu değişiklikler yapıldığı andan itibaren de bunlar tüm siteler için halen zorunlu fakat idare tarafından daha sıkı kontrol edileceğinden daha çok tatbikat ve eğitimlerle karşılaşacağız. Bu da ülkemiz için sevindirici bir durum. Herkesi yangın güvenliği konusunda bilgilendirmeye çalışacağız tabii ki" diye konuştu.






