|

Kutlu Doğum Haftası ve sonrası

“Kutlu Doğum Haftası” ihdas edileli tam 28 yıl oldu. Bu hafta etrafında zaman zaman muhtelif tenkitler ve münakaşalar yapıla gelmişti. Fakat bilhassa bu son sene aynı konuda büyük gürültü koparıldı. Kasıtlı hücumlar ve mesnedsiz iddialar birbirini takip etti. Kamuoyu bundan çok rahatsız oldu. Bu vesileyle Türkiye’nin her yerinden muhtelif telefonlar aldım.

Yeni Şafak
04:00 - 6/05/2017 Cumartesi
Güncelleme: 08:20 - 6/05/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

PROF. DR. HAYRİ BOLAY

Bu kasıtlı saldırılardan rahatsız olan Diyanet İşleri Başkanlığı benden uzunca bir mülâkat aldı. Mülakatı yer yer TRT Diyanette yayımladı.”İslâmcı” bilinen bir gazetenin konuyu büyük başlık olarak ele alması ve orada şahsım ve hafta hakkında mesnedsiz iddialarının devam etmesi üzerine Sözcü gazetesinden bir muhabir benden mülâkat aldı ve sözlerimi kısaltarak da olsa doğru olarak yayımladı. 21 Nisanda Fırat TV’den Furkan adında bir yetkili telefon ederek beni aynı konuda canlı yayıma çıkarmak istediklerini söyledi. Ben de kabul ettim ve gece 11.20 de canlı yayına bağlanarak 40 dakika kadar konuştum, iddialara cevap verdim. 24 Nisan günü Karar gazetesi benden uzunca bir mülâkat aldı. O da ertesi günü mülâkatı yayımladı. Fakat saldırılar dinmedi. Dolayısıyla kısa da olsa bazı iddialara cevap mahiyetinde açıklama yapmak zarureti doğdu.

SÜRECİN GELİŞİMİ NASIL OLDU?

1989 Mayısının son haftasında T.Diyanet Vakfı Mütevelli heyeti beni “Diyanet Vakfı Yayın Kurulu”nu teşkil etmekle görevlendirdi. Ben de beş kişilik heyeti teşkil edip makama sundum. Orası da uygun gördü. Bir ay sonra kurul üyelerine “Bir hafta ihdas edeceğiz.” dedim. Kuruldaki arkadaşların bu haftada neler yapılacağını sormaları üzerine şu mealde konuştum:

“Bu haftayı Peygamber Efendimize olan sevgimizden ve bağlılığımızdan dolayı ihdas ediyoruz. Bu ihdas, aslında tarihî geçmişi olan bir geleneği canlandırmaktan ibarettir. Bu haftada Peygamberimizi her yönüyle daha geniş bir şekilde ve daha derinliğine tanıtacağız. İslâm’ın ilk zamanlarındaki, sonraki ve günümüzdeki meselelerini konuşacağız, münakaşa edeceğiz, yeni çözümler arayacağız. Peygamberimizin düşünce dünyasına ve tefekkür hayatına ağırlık vereceğiz. Bu konuda paneller, sempozyumlar, yarışmalar düzenliyeceğiz .”

“Sadece Müslümanlara değil bütün gayri Müslim camiaya da sesimizi duyurmaya çalışcağız. Hitabımız herkesi kapsayacak. Faaliyetimiz, Türkiye’de ticarî, iktisadî, idarî, ilmî saha mensuplarının yanında spor camiasını, esnafı, çiftçiyi, yoksulu, zengini, fakiri, kimsesizi de içine alacak.”

“Bunun için Diyanetle, üniversiteyle ve sendikalar ve benzer her kuruluşla da iş birliği içinde olacağız. Böylece üniversite ile milleti, millet ile Diyaneti ve üniversiteyle halkı kaynaştırma yoluna gideceğiz. Bizim Türkiye’de veya Türkiye dışında Türkçe konuşan veya Müslüman’ım diyen herkese ulaşmamız lâzım. Hatta Türkiye de Hristiyanlara, Musevilere, ateistlere, spor camiasına ,spor yapan her alandaki gençlere ulaşmamız yazım. Bizim onlara verebilecek mesajlarımız var. Peygamberimizi daha yakından bilmelerine yardımcı olmamız, onu gençlere sevdirmemiz lâzım.”

Bu hafta, Mevlid gecesinin bir mukabili, tamamlayıcı, zıddı ve ona karşı bir seçenek değildir. Zaten bu hususta büyük talep ve ihtiyaç var. İslâm, cami içinde adeta hapsolunuyor, camide İslâm’n meseleleri yeterince konuşulamıyor, anlatılamıyor.” Dolayısıyla

Bir hafta boyunca Peygamberimizi, dinimizi ve onun dünkü ve bugünkü meselelerini daha etraflı konuşma imkanı bulacağız.”

Not:İstenirse programların mahiyeti ve yürütülmesi hususunda daha geniş bilgi sunabiliriz.

İSMİN TESBİTİ

Arkadaşlara hafta için birkaç isim tesbit etmelerini söyledim. Onlar dört isim tesbit etmişler. Bunların içinden birisini seçme hakkını bana bırakmışlar. Ben de “Kutlu Doğum” ismini seçtim. Bu ismi de prof.Dr. Bahaeddin Yediyıldız teklif etmiş. Onun ilham kaynağı da Ordu’nun Aybastı ilçesinde “Kutlu Doğmuş evliya” adında bir yatırın bulunmasıymış. Ondan mülhem olarak bu ismi teklif etmiş. Bu hususta Mümtazer Türköne’nin söylediği doğru değildir. İddia edildiği gibi Türköne kurula Fetö’nün baskısıyla 1993 de dahil olmuş değildir. Onu ben 1989 da kurula aldım. Zaten 1992 de T.Çiller’e müşavir olup bizden ayrıldı.

MEVLİD GECESİNDE KUTLAMA

O sene 6 Ekimde mevlit kandili olduğu için kutlama o haftada yapıldı. Beş sene böyle devam etti. Ağustos ayına geldindiğinde salonlarda dinleyici bulunamaz oldu. Diğer taraftan halktan da “Bir insanın doğum günü her sene değişir mi?” tarzında pek çok itiraz gelmekteydi Din görevlilerinin dinleyici bulamamaları üzerine şikayeti inceleyen mütevelli heyeti hicrî takvimde 12 Nisanın mukabili olan 21 Nisanda haftayı sabileştirme kararına vardı. Bu şekilde 2001 yılına kadar bu tarihte kutlamalar devam edildi. Dinden hoşlanmayan bazı çevrelerin “Bu hafta 23 Nisan Çocuk Bayramı”nı itibarsızlaştırmak için yapılıyor iddiasına karşı haftanın 14 Nisan gününde başlatılmasına karar verildi. İşin aslı budur.

İDDİALARA CEVAP

FETÖ’den aldığım iddiası: Yukarıda belirttiğim gibi ben bu hafta ihdasını kimseden almadım, kalbimdeki Peygamber sevgisinden aldım. Fetö 1993 de bizden aldı. Fetö’nün görevlendirdiği Cemal Uşşak bana gelerek “Bu haftayı siz başlattınız ve yaydınız , biz de vahdet haftası adıyla bir hafta başlatıp sizin faaliyetlerinize bir türlü destek vermek istiyoruz. Bu münasebetle Ankara Atatürk spor salonunda bir açılış toplantımız var, sizi açışla davet ediyoruz. Mutlaka iştirakinizi arzu ediyoruz.”

Ben de bu davete icabet ettim o salonun hakemler kulesinde Fetö, merhum Prof. Dr. Sabahaddin Zaim ve bazı partilerin temilcileriyle beraber açılışı takib ettik. Ben o günden sonra Fetö’yü ne gördüm, ne de görüştüm.

FETÖ’ye medhiyeler düzdüğüm iddiası: Bu iddiayı bazı gazeteciler ve prof. ünvanlı birkaç kişi ileri sürdüler. Ben onları isbata davet ettim. Cevap vermediler. İddialarında ısrar edince onları, gerek adı geçen TV kanalında ve benden mülâkat alan gazetelerde, Âl-i İmran suresinin 61.ayetinde “mübahale/la’netleşme”ye davet ettim. Davetim halen geçerlidir. Bilindiği gibi bu la’netleşmenin sonun da haksız tarafa Allah’ın la’neti üç gün içinde tecelli eder, la’nete uğrayan kişi veya kişiler ya ölür veya ağır bir felâkete duçar olurlar. Mesele, bundan ibarettir.

Böyle yersiz ve mesnedsiz isnat ve iftiralarla “Kutlu Doğum Haftası”nı karalayıp itibarsızlaştırmaya devam edenler, kendi başlattığı “Vahdet Haftası” faaliyetini beş sene bile sürdüremeyen Fetö’nün değirmenine su taşımaktan başka ne iş yapabilirler ki!.. Bir de şu hususa işaret etmekte fayda görüyorum: Resmî makamlar bu haftayı Mevlid gecesinde sabitlemiş ise bizim başlangıçta uğradığımız akibete uğranabilir

#​Kutlu Doğum Haftası
#Mevlid Gecesi
#FETÖ
7 yıl önce