|

Tefekküre dalmanın adresi: İslam bahçeleri

Yazar Emma Clark tarafından kaleme alınan "İslam Medeniyetinde Bahçe Sanatı" adlı eser, İnkılab Yayınevi etiketiyle okurla buluştu. Clark, eserinde Endülüs'den Osmanlı’ya kadar İslâm medeniyetine kazandırılan bahçeciliğin karakteristik özelliklerini irdelerken bu bahçelerin tefekküre dalmanın adresi olduğu da gözler önüne seriliyor.

Yeni Şafak ve
15:38 - 9/08/2017 Çarşamba
Güncelleme: 15:44 - 9/08/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
İslam bahçeleri
İslam bahçeleri

Huzur ve sükûnun, ferahlık ve serinliğin hakim olduğu bahçe, Müslüman toplumlarda tefekküre dalmanın adresi olmuştur. İslâm medeniyetinin yeşerdiği ve yüzyıllar boyu varlığını sürdürdüğü diyarlarda mekânın tamamlayıcı unsuru olan bahçe her zaman varlığını sürdürmüştür. İslâm bahçe sanatının hareket noktası ise “altlarından ırmaklar akan, koyu gölgeliklerin ve yeşilliğin” bulunduğu semavî bahçeler olmuştur. Yazar Emma Clark tarafından kaleme alınan “İslam Medeniyeti’nde Bahçe Sanatı” İslâm sanat ve mimarisinin kalbinde yer alan tevhidin, bahçecilikte de belirleyici bir unsur oluşunu eserde sık sık vurguluyor. Yazar, Elhamra’daki Cennetü’l-arif’ten Doğu’daki Şalimar Bahçelerine, Endülüs, Babür, Fars ve Osmanlı’nın İslâm medeniyetine kazandırdığı bahçeciliği gözlemleyip geleneksel İslâm bahçelerinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarıyor. Yazar aynı zamanda bu tarz bahçe yapmak isteyenlere de pratik tavsiyeler sunuyor.


CENNETİN YANSIMASI NİTELİĞİNDE

İslam medeniyetinin herhangi bir eseri incelenirken ilk olarak Kur’an’ı Kerim’e başvurulur. Kur’an aynı zamanda bahçe sanatı dahil olmak üzere tüm İslam ve sanat mimarisinin de ilham kaynağı olmuştur. İslam bahçeleri ziyaretçisini ezmek yerine aksine onu kucaklayan bir örnek olarak karşımıza çıkar. Bu bahçeler, Allah’ın cemalini ve ihsan ettiği huzur ve sükunu anlayabilmemizi sağlayan açık bir mabed niteliğindedir. Cennetü’l firdevs yani cennet bahçelerinin Kur’an’ı Kerim’deki tasviri, bütün İslam bahçeleri inşa edilirken dikkate alınan bir prototiptir: Cennetteki yansımasının birer yansıması niteliğindedir ve tüm dini düşünceye dayanan sanat gibi ziyaretçiyi Allah’a yaklaştırmayı hedefler. İslam bahçe işleri geleneğinin tefekkür boyutunda en üst seviyeye çıktığı ziyaretçiyi karşısında bulunduğu güzelliğin kaynağını merak etmeye ve üzerinde derin derin düşünmeye sevk ettiği unutulmamalıdır. İslam bahçelerinde farklı form verilmiş ağaçlar, fantastik heykeller ve sıradışı bir şekilde eğilip bükülen sulara yer verilmez. Bu bahçeler sadelik, saflık ve geometri ile tabiatın uyumu vasıtasıyla her şeyden daha çok tabiat nizamına uysal bir teslimiyeti yansıtmaktadır.

DOĞU BAHÇELERİNİN RUHUNDA AKARSULAR HAKİM

Yazar Clark, İslâm bahçe sanatının tarihi, kültürel ve manevî arka planı, geometrik tasarım ve düzeni, suyun önemi, ağaç, çalılık ve çiçekleri üzerine notlarını eserde okurla paylaşıyor. Kitapta İslam bahçe tasarım felsefesi ön plana çıkarılırken yerin seçimi, kullanılacak malzeme, sürdürülebilirlik, çevredeki yapılarla uyum, dikimde renk, doku ve biçime bağlılık konuları da ele alınıyor. Clark, peyzaj mimarı olarak, bu tarz bir bahçe yapmak isteyenlere pratik tavsiyeler de sunarken İslam bahçesi yapmak için Müslüman olmanın gerekli olmadığını söyleyerek “Japon Zen bahçesi yapmak için Budist olmanın ya da Orta Çağ’a has düğüm şeklindeki bahçeyi yapmak içn Hristiyan olmaya gerek yok” ifadelerine yer veriyor. Kitapta Avrupa cennet bahçelerinin ruhunun çiçekler, çimenler ve ağaçlar arasında gizli olduğu açıklanırken doğu bahçelerinin ruhunda ise akarsuların varlığı ülke ülke anlatılıyor. Suyun İslam bahçesinde pratik ve sembolik olarak neden bu denli önemli olduğuna da değiniliyor. Suyun İslam dünyasının farklı coğrafyalarında farklı kullanımlarına temas edilen kitapta ayrıca var olan su tekniklerini nasıl kendi bahçelerimiz için kullanabileceğimiz de okura sunuluyor.

OSMANLI LALEYE HAYRANDI

İslam bahçelerinin doğduğu ve geliştiği topraklar olan Arabistan, İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi bölgelerde gölgede bile 49 dereceye varan çöl sıcaklıkları yaşanırken Avrupa’nın büyük bir bölümünde ılıman bir iklim hüküm sürüyor. Bu sebeple bir bahçenin asıl amacı mümkün olduğunca çölden farklı akarsuları ve koyu gölgelikleriyle serinlik veren münbit bir sığınak oluşturmak oluyor. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yabaniliğin yeri olmadığını belirten yazar Clark, İslam bahçelerinde yetişen bitkilerin hepsi olmasa da pek çoğunun, çok sıcak ve kurak yazlara, serin ve nemli kışlara sahip Akdeniz tipi iklime alışkın olduklarını uzunca açıklıyor. İslam bahçeleriyle en çok ilişkilendirilen laleye özellikle Osmanlı Türklerinin hayran olduğu ve büyük bir saygı duyduğu anlatılırken lalenin taşıdığı mistik havayla gülün popülaritesini bile elinden aldığı ortaya konuyor. İslam bahçelerinde dikimin de anlatıldığı kitapta ilk olarak su ikinci olarak da biçimin önemi anlatılıyor. Kitapta dikim yapılırken tohum ekerken parlak renkli çiçeklerle yeşil ve gri yapraklı bitkileri karıştırmak öneriliyor. Aksi halde renklerin çok güçlü olacağı dikkat çekmek için birbirleriyle yarışacağı da okurun dikkatine sunuluyor. Arka planda iyi bir çit veya duvar, parlak veya güçlü renklerin iyi bir ayrıştırıcı olacağı vurgulanıyor. Bu sadece İslam bahçelerine has olmayan, iyi bilinen bir bahçe tasarım ilkesidir. Daha küçük şehir bahçelerinde, güneşin konumuna ve bitkilerin çiçek açma zamanına göre yerleri değiştirilen çömleklerin ve saksıların kullanılması da okura tavsiye ediliyor. Ayrıca büyük bir bahçesi olanların “öbek” halinde dikimlerden kaçınmaları gerektiği mümkünse tarhların seviyesini düşürülmeleri ve halı etkisi vermek için özenle seçilmiş renklerden oluşan uzun ömürlü ve yıllık bitki çeşitleriyle geniş kapsamlı bir karışım yapabilecekleri de örneklerle anlatılıyor.

#kitap
#islam
#bahçeleri
7 yıl önce