Osmanlı'da saat ve takvim ayarlamalarının yapıldığı muvakkithaneler şimdilerde zamana yenilmiş, kaderine terk edilmiş durumda. Kimisi boş, yıkık dökük, kimi ise başka amaçlarla kullanılıyor.
Dünyanın en büyük saati Mekke'de Mescid-i Haram'ın yanındaki bir otelin üzerine inşa edildi. Saatin tepesine yerleştirilen ve 30 km öteden görülebilecek 21 bin beyaz LED ışık, namaz vakitlerini haber vermek üzere yanıp sönecek. Bu saat, tam da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından "İstanbul Muvakkithaneleri" kitabının yayınlandığı zamanda, bize muvakkithaneleri hatırlattı. "Muvakkithane de ne?" diye mırıldandığınızı duyar gibiyim. Osmanlı-Türk medeniyetinde kamu binalarından olan muvakkithanelerde namaz vakitleri ayarlanıyor, Ramazan imsakiyelerini hazırlanıyor, saat ve takvim hesaplamaları yapılıyordu. Kim bilir kaç defa önünden geçtiğimiz halde bu binaların ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi kaderine terk ettiğimiz muvakkithaneler genellikle her şehir ve kasabada cami veya külliyelerin bahçelerinde bulunan bir-iki oda halindeki yapılardan oluşuyordu.
Emeviler döneminde ortaya çıkan muvakkithaneler, Osmanlı'da özellikle İstanbul'un fethinden sonra yaygınlaştı. İstanbul'da yapılan ilk muvakkithane 1470 Fatih Camii Muvakkithanesi, en ünlüsü ise XVI. asırda kurulan Beyazıt Camii Muvakkithanesi'ydi. Evliya Çelebi bu üne muvakkithane saatlerinin çok dakik olması hasebiyle kavuşulduğunu dile getirmiş. Diğer meşhur muvakkithaneler ise; Yavuz Selim, Fatih, Şehzade ve Eminönü'ndeydi.
Buralarda güneş saatlerinin yardımıyla namaz vakitleri düzenlenip, Ramazan için imsakiye hazırlanırdı. Soğuklar, sıcaklar, cemreler, fırtınalar, kar taneleri hep buralarda izlenirdi. Ayrıca isteyenlere basit astronomi dersleri de verilirdi. Muvakkithaneler, muvakkitlerin bilgisine göre hem bir astronomi eğitimi yeri, hem de basit bir gözlemeviydi. Döneminin tarihi yapılarını en güzel şekilde anlatan muvakkithanelerin yola bakan cepheleri üzerinde gelip geçen insanların saatleri kolayca görebilmeleri için geniş pencereler, iç kısımlarında ise saat için kalın ve üstü mermer bir kaide bulunurdu. Galata Mevlevihanesi ve Ayasofya Camii bahçesindeki muvakkithanelerdeki bu orjinal kaideler halen durmakta. Bazen sağlam yerde olmayan saatlerin ayarları, herhangi bir sarsılma sonucu bozulurdu. Muvakkitler tarafından tekrar düzeltilirdi. Zamanla teknolojinin gelişmesiyle birlikte saatler de mekanikleşti. Muvakkitler bu saatleri doğru ayarlayıp halkın görebilecekleri yerlere koymaktan başka, bakım ve tamirini de yaparlardı. 2. Abdülhamid Han döneminde saat kuleleri yapılarak muvakkithanelere olan ihtiyaç azaldı ve 1924 yılında da kapandı.
Mehmed Çelebi (16. yüzyıl), muvakkitler içinde en meşhurlarındandı. Gençliğini ilimden uzak bir şekilde geçirmiş, daha sonra yıldızlar ilmiyle matematiğe yönelmişti. Önce Şehzade Camii muvakkitliğine, buradan da müneccimbaşılığa kadar yükselmişti. Yazdığı eserler diğer muvakkitler tarafından da kullanılırdı. Ahmed Nakşi Efendi (17. yüzyıl) ise, Süleymaniye camiinin ilk muvakkitlerindendi. Yaşadığı dönemin önde gelen alimlerinden olan, minyatür sanatındaki başarısıyla daha da ünlenmişti. Müneccimek Mehmed bin Ahmed (17. yüzyıl), Tahsilini İstanbul'da tamamlayarak, astronomi ve yıldız ilmi dersi alıp Fatih Camii Muvakkithanesi'nde muvakkitlik vazifesi yapmıştı. Yedi sene müneccimbaşılık yaptıktan sonra vefat edince yerine talebesi Derviş Ahmed Dede geçmişti.
Atik Ali Paşa Camii Muvakkithanesi: Bu muvakkithane Çemberlitaş'taydı. Muvakkithane, Yeniçeriler Caddesi'nden girilen avlu kapısının solunda Sıbyan Mektebi'nin yanında yer alan iki katlı kare bir yapıdır. Son yıllarda dış ölçülerinde değişiklik yapılmadan yeniden inşa edilmiş, oda mutfak gibi bölümler yapılarak cami görevlilerince kullanılmaya başlanmıştır.
Ayasofya Camii Muvakkithanesi: 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed'in kiliseyi camiye çevirme girişimiyle başlayan yeni tamirler yapıyı genişletip ebedileştirmişti. 1849 yılında Sultan Abdulmecid tarafından İsviçreli Mimar G. Fossati'ye yaptırılan tamirler sırasında muvakkithane yapısı da ileve edildi. Yapı bugün Ayasofya Müzesi Müdürlüğü'nce kullanılıyor. Beylerbeyi Camii Muvakkithanesi, Dolmabahçe Camii Muvakkithanesi, Emirgan Camii Muvakkithanesi, Eyüp Sultan Camii Muvakkithanesi, Galata Mevlevihanesi Muvakkithanesi, Sultan Ahmet Camii Muvakkithanesi de diğer muvakkithanelerimizdir.
Muvakkithanelerde dönemin hattatlarının yazdığı, zamana dair levhalar bulunurdu. Buna enfes bir örnek ise;
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilur,
Müptela-yı gama sor kim, giceler kaç saat"
(Karanlık geceleri müneccim, muvakkit nereden bilsin,
Derde düşene sor bakalım geceler kaç saattir)






