İmam Ahmed bin Hanbel, İslam'ın erken dönemlerinde yaşamış bir İslam alimi ve hadis bilgini olarak tanınan önemli bir kişidir. Tam adı Ahmed bin Muhammed bin Hanbel bin Hilâl el-Şeybânî'dir. İmam Ahmed, 780 yılında bugünkü Irak'ın Bağdat şehrinde doğmuştur. Onun fıkıh görüşleri, dört büyük İslam mezhebinden biri olan Hanbeli mezhebinin temelini oluşturmuştur. Peki İmam Ahmed eserleri nelerdir? İmam Ahmed’in hadis ilminde yeri nedir? İşte soruların yanıtları.
İmam Ahmed, İslam dünyasında büyük bir saygı ve takdir gören bir alim olarak tanınmıştır. Öğrencileri arasında birçok tanınmış alim bulunmaktadır ve onun çalışmaları İslam hukuku, hadis ilmi ve fıkıh alanında büyük bir etki yapmıştır. Onun fıkıh görüşleri, Hanbeli mezhebinin temelini oluşturmuştur. Hanbeli mezhebi, dört büyük İslam mezhebinden biridir. İmam Ahmed hakkında merak ettiğiniz her şeye haberimizden ulaşabilirsiniz.
İMAM AHMED KİMDİR, NE ZAMAN YAŞAMIŞTIR?
İmam Ahmed, (Ebû Abdillâh Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî el-Mervezî) 164 (780) yılı Rebîülevvelinde (veya Rebîülâhir) Bağdat’ta doğdu. Ailesi Merv’den Bağdat’a göç ederken annesi ona hamile olduğu için Merv’de doğduğunu söyleyenler de vardır. Oğlu Sâlih’in rivayet ettiği şecereye göre soyu Hz. Peygamber’in dedelerinden Nizâr’la birleşerek Hz. İsmâil’e kadar uzanır. Dedesi Hanbel b. Hilâl Emevîler devrinde Serahs valiliği yapmış, Abbâsîler’in idareyi ele geçirmesinde önemli görevler üstlenmiş, babası da Abbâsî ordusunda görev almıştı.
İMAM AHMED'İN HAYATI
Ahmed b. Hanbel, babası otuz yaşlarında öldüğünden, Şeybânoğulları’ndan olan annesi Safiyye bint Meymûne’nin himayesinde büyüdü. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledikten ve Bağdatlı âlimlerden bir müddet gramer ve fıkıh okuduktan sonra hadis öğrenmeye başladı (795). İlk hocalarından biri, kendisinden pek çok hadis yazdığı tanınmış muhaddis Hüşeym b. Beşîr olup diğer hocaları arasında Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Abdurrahman b. Mehdî, İmam Şâfiî ve Abdürrezzâk b. Hemmâm gibi âlimler bulunmaktadır. En çok hadis yazdığı hocası Vekî‘ b. Cerrâh’tır. İmam Şâfiî’den ise fıkıh ve usûl-i fıkıh öğrenmiştir. el-Müsned’deki rivayetlerine göre hocalarının sayısı 280 kadardır. Birini doğrudan, öbürünü başka bir râvi vasıtasıyla ondan iki hadis rivayet eden Buhârî’nin yanı sıra diğer tanınmış talebeleri arasında Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, akranlarından Yahyâ b. Maîn ile Ali b. Medînî, Ebû Zür‘a er-Râzî, Ebû Hâtim er-Râzî, iki oğlu Sâlih ve Abdullah bulunmaktadır. Hocaları İmam Şâfiî, Abdürrezzâk ve Abdurrahman b. Mehdî de kendisinden hadis dinlemişlerdir. Yalnız İmam Şâfiî onun adını açıkça söylemek yerine, “güvenilir kimse bana rivayet etti (ḥaddes̱enî es̱-s̱iḳa)” demeyi tercih etmiştir (Zehebî, XI, 182-183). Ahmed b. Hanbel Bağdatlı muhaddislerden faydalandıktan sonra hadis tahsilini tamamlamak üzere önce Kûfe’ye (799), ardından dört defa Basra’ya (802-816 yılları arasında), ayrıca Mekke, Medine, Dımaşk, Halep ve Cezîre’ye seyahatler yaptı. Bunların en uzunu ve en yorucusu, Abdürrezzâk b. Hemmâm’dan istifade etmek üzere ve yeterli parası olmadığı için kervancıların yanında deve bakıcılığı yapmak suretiyle 198 (813-14) yılında gerçekleştirdiği Yemen yolculuğudur. Fakat elli dirhemi bulunmadığı için Cerîr b. Abdülhamîd’den hadis okumak üzere diğer talebe arkadaşlarıyla birlikte Rey’e gidemedi. İkisi (veya üçü) yaya olmak üzere beş defa hacca gitti. Bu seyahatlerinde önemli hedeflerinden biri de Hicaz’daki muhaddislerle görüşüp onlardan faydalanmaktı. Hadis sahasındaki derin bilgisi ve güçlü hâfızası ilim muhitlerinde duyulduğu için onu gıyaben tanıyan muhaddisler, yanlarına gittiği zaman istediği hadisleri memnuniyetle kendisine rivayet ederlerdi. Kırk yaşına kadar devam eden talebelik hayatından sonra hadis okutmaya başladı. Çok zaman 5000 kadar hadis talebesi onu dinlemek üzere çevresinde toplanır, bunlardan 500 kadarı hadis yazarken diğerleri onun tavırlarından, ahlâk ve edebinden faydalanmaya çalışırlardı.
İMAM AHMED’İN HADİS İLMİNDEKİ YERİ
Ahmed b. Hanbel’in hayatını dolduran yegâne meşgale hadis olmuştur. Hayatını hadise göre tanzim etmiş, yazdığı her hadis ile mutlaka amel ettiğini söylemiş, kendisinden istenen fetvaları da hadise dayanarak vermiştir. Örnek davranışlarıyla İbn Hanbel’in takdirini kazanmış olan muhaddis ve zâhid Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk ona altmış bin fetva sorulduğunu, hepsini de “haddesenâ” ve “ahberenâ” diyerek hadislerle cevaplandırdığını söylemiştir. Ebû Zür‘a er-Râzî’nin birlikte yaptıkları müzakerelerde tesbit ettiğine göre Ahmed b. Hanbel -mükerrerleriyle birlikte- 700.000 (veya 1 milyon) rivayeti ezbere bilmekteydi. Oğlu Abdullah da onun bir milyon rivayet derlediğini ve yazdığı her rivayeti ezberlemeyi prensip edindiğini söylemektedir. Kuvvetli hâfızasıyla tanınan Ebû Zür‘a, onun hıfzının kendisininkinden çok daha sağlam olduğunu çeşitli örnekler vererek itiraf etmiştir. Ahmed b. Hanbel’e göre, fakih sayılabilmek için iyi bir muhaddis olmak, en az dört yüz bin rivayeti ezbere bilmek ve sıhhatinden emin olunmayan rivayetlerle fetva vermekten kaçınmak gerekir. İshak b. Hânî, “Fetva verme hususunda pek cüretkâr davrananlarınız, ateşe atılmakta en cüretkâr olanlarınızdır” meâlindeki hadis hakkında görüşünü almak istediği zaman, hadisteki tehdide muhatap olan kimselerin, duymadığı rivayetlerle fetva verenler olduğunu söylemiştir. Hadis kitaplarına sahip olmayı onların içindeki rivayetlerle amel etmek için yeterli görmemiş, ayrıca bu rivayetlerin mahiyetini bilmek gerektiğini ifade etmiştir. Oğlu Abdullah kendisine böyle birinin durumunu sorduğu zaman, zayıf bir hadisle değersiz bir rivayeti, kuvvetli bir senedle çürük bir senedi ayıramayanların kitaplardaki hadislerle amel edebilmek için bu sahalarda otorite olan âlimlere danışması gerektiğini belirtmiştir. İmam Şâfiî, Iraklılar’la yaptığı bir münakaşada ele aldıkları konuya dair hiçbir hadis hatırlayamadığını söyleyince, ona aynı konuda üç hadis okuyan talebesi İbn Hanbel’e sahih hadisleri kendisinden daha iyi bildiğini itiraf etmiş ve kendi kanaat ve fetvalarının aksine sahih bir hadise rastlarsa haber vermesini istemiştir (Zehebî, XI, 213).
İMAM AHMED ESERLERİ
1. el-Müsned. Ahmed b. Hanbel’in 700.000 hadis arasından seçerek tertip ettiği 30.000 kadar hadise oğlu Abdullah ile talebesi Ebû Bekir el-Katîî’nin birçok (bazı kaynaklara göre 10.000) hadis ilâve etmesiyle meydana gelen bu eser, en hacimli iki hadis külliyatından biridir (diğeri Bakī b. Mahled’in el-Müsned’idir). Sadece sahih hadisleri ihtiva etmesi hedef alınmadığından eser hasen ve zayıf hadisleri de içine almaktadır. İbnü’l-Cevzî el-Müsned’de otuz sekiz mevzû hadis bulunduğunu söylemiş, fakat İbn Hacer el-Askalânî bu iddianın doğru olmadığını göstermek üzere el-Ḳavlü’l-müsedded fi’ẕ-ẕebbi ʿan Müsnedi Aḥmed adlı eserini yazmıştır. İbn Hanbel, yalancı olduğu bilinen kimselerden hadis rivayet etmemeyi, doğru sözlülüğü ve dindarlığı herkesçe kabul edilen güvenilir râvilerden hadis almayı prensip edindiği için eserde mevzû hadislerin bulunmaması tabiidir. Ancak uzun hapis hayatı ve bu hayatın getirdiği çeşitli rahatsızlıklar sebebiyle kitabını tertip etmeye fırsat bulamadığından bazı zayıf ve epeyce de mükerrer rivayetin eserde yer almasını önleyememiştir (ayrıca bk. ABDULLAH b. AHMED b. HANBEL). Kitapta İslâm’a giriş tarihleri esas alınmak üzere önce aşere-i mübeşşerenin, sonra Ehl-i beyt, Hâşimoğulları, Mekkeli, Medineli, Kûfeli, Basralı, Suriyeli sahâbîlerin ve en son da kadın sahâbîlerin müsnedleri sıralanmıştır. el-Müsned Kahire’de altı cilt olarak basılmıştır (1313). Ahmed Muhammed Şâkir, yer yer şerhetmek suretiyle eserin yeni bir neşrine başlamış, vefatından önce üçte birini on altı cilt halinde yayımlamıştır (Kahire 1369-1378/1949-1958). el-Müsned üzerinde muhtelif çalışmalar yapılmıştır. Nûreddin el-Heysemî, bu eserde bulunup da Kütüb-i Sitte’de yer almayan sahih hadisleri Ġāyetü’l-maḳṣad fî zevâʾidi’l-Müsned adlı kitabında bablara göre tasnif etmiştir. Eserdeki hadislerin güvenilir olup olmadığına, râvilerinin hal tercümesine, Hz. Peygamber’den üç râvi ile rivayet edilen hadislerine (sülâsiyyât) dair yazılan kitapların yanı sıra eseri sahâbe adlarına göre alfabetik olarak tertip eden, bablara göre yeniden tasnif eden, nâdir (garîb) kelimelerini açıklayan, şerh ve ihtisar eden kitaplar da yazılmıştır (bk. Sezgin, I, 504-507).
2. Kitâbü’s-Sünne. İʿtiḳādü Ehli’s-sünne adıyla da bilinen ve İbn Hanbel’in Cehmiyye, Mürcie, Kaderiyye, Havâric, halku’l-Kur’ân, kader, deccâl, melâike, rü’yetullah, kürsî ve âhirete dair görüşlerinin oğlu Abdullah tarafından derlenmesiyle meydana gelen eser Mekke’de (1349) ve Kahire’de (ts.), son olarak da Ebû Hâcir Muhammed Saîd Besyûnî tarafından Beyrut’ta neşredilmiştir (1405/1985).
3. Kitâbü’z-Zühd. Oğlu Abdullah’ın rivayetlerinden meydana gelen eser başlıca iki bölümden ibarettir. Birinci bölümde Hz. Muhammed ile dem, Nûh, İbrâhim, Yûsuf, Eyyûb, Yûnus, Mûsâ, Dâvûd, Süleyman, Lokman ve Îsâ peygamberlerin zühdüne dair rivayetler, ikinci bölümde de başta Hulefâ-yi Râşidîn olmak üzere ileri gelen on dokuz sahâbî ile on altı tâbiî büyüğünün zühdü ve bu konuya dair sözleri bulunmaktadır. Eser Mekke’de (1357) ve Beyrut’ta (1983) basılmıştır.
4. Kitâbü’l-Veraʿ. Talebesi Ebû Bekir el-Merrûzî’nin Ahmed b. Hanbel’e sorduğu bazı fetvalar ile zühd ve takvâya dair 100 meselenin yine onun tarafından kaleme alınmasıyla meydana gelen eser önce Kahire’de (1340), daha sonra biri Zeyneb İbrâhim el-Kārût’un tahkikiyle Beyrut’ta (1403/1983), diğeri Muhammed Saîd Besyûnî’nin tahkikiyle yine Beyrut’ta (1986) yayımlanmıştır. Eserin bir bölümü G.-H. Bousquet ile Ch. Dominique tarafından Fransızca’ya tercüme edilmiştir (bk. Sezgin, GAS, I, 507).
5. Kitâbü’l-ʿİlel ve maʿrifeti’r-ricâl. İlelü’l-hadîs konusunda büyük bir otorite olan Ahmed b. Hanbel’in hadis râvileri hakkındaki tenkit ve görüşleri talebelerinden Ebû Bekir el-Merrûzî, Ebû Bekir el-Esrem, Hallâl ve oğlu Abdullah tarafından derlenmiştir. Bu kitap Abdullah’ın bir araya getirdiği tenkitleri ihtiva etmektedir. İbn Ebû Hâtim, Ahmed b. Hanbel’in muhtelif râviler hakkındaki görüşlerini oğlu Abdullah’tan yazılı olarak almış ve bunları el-Cerḥ ve’t-taʿdîl adlı kitabında çokça zikretmiştir. Talât Koçyiğit ile İsmail Cerrahoğlu eseri iki cilt halinde yayımlamışlardır (I, Ankara 1963; II, İstanbul 1987).
6. Kitâbü Feżâʾili’ṣ-ṣaḥâbe. Abdullah b. Ahmed’in ashâb-ı kirâmın faziletlerine dair babasından duyduğu hadisleri rivayet etmesiyle meydana gelen eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Yenicami, nr. 878) bulunan tek nüshası, Vasiyyullah b. Muhammed Abbas tarafından hadislerin kaynakları da gösterilerek geniş fihristlerle birlikte Cidde’de neşredilmiştir (1403/1983). Zehebî, Abdullah ile Ebû Bekir el-Katîî’nin esere bazı ilâvelerde bulunduklarını söylemektedir (bk. Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XI, 330).
7. el-Mesâʾil. İbn Hanbel’in gerek talebeleri gerekse başkaları tarafından fıkha, akaid ve ahlâka dair sorulan sorulara verdiği cevaplar, muhtelif talebelerince bu adla bir araya getirilmiştir. Ebû Dâvûd es-Sicistânî tarafından derlenen el-Mesâʾil Kahire’de (1353/1934), Abdullah b. Ahmed’in derlediği ise Züheyr eş-Şâvîş’in tahkikiyle Beyrut’ta (3. bs. 1408/1988) yayımlanmıştır. Diğer talebelerinden İshak b. Mansûr el-Kevsec, Ebû Bekir el-Esrem, Hanbel b. İshak, Abdülmelik el-Meymûnî, Ebû Bekir el-Merrûzî, Harb b. İsmâil el-Kirmânî, İbrâhim b. İshak el-Harbî gibi âlimler tarafından toplanan “mesâil”lerin bir kısmı da günümüze kadar gelmiştir (bk. Sezgin, I, 507-508).
8. Kitâbü’ṣ-Ṣalât. Risâletü’ṣ-Ṣalât adıyla da bilinen eser, İbn Hanbel’in Müsedded b. Müserhed’e yazdığı mektupla birlikte 1311’de Bombay’da (taş baskısı, 42 sayfa), 1322’de Kahire’de, eṣ-Ṣalât ve mâ yelzemü fîhâ adıyla ve İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Kitâbü’ṣ-Ṣalât ve aḥkâmi târikihâ adlı eseriyle birlikte yine Kahire’de (1323, 1347) ve son olarak er-Risâletü’s-seniyye fi’ṣ-ṣalât adıyla Muhammed Abdürrezzâk Hamza tarafından neşredilmiştir (Kahire 1964). Zehebî, Ahmed b. Hanbel’in er-Risâle fi’ṣ-ṣalât adlı bir eserinin bulunmadığını, bu kitabın ona sonradan nisbet edildiğini söylemektedir (bk. Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XI, 287, 330).
9. Kitâbü’l-Eşribe. Bazı kaynaklarda Kitâbü’l-Eşribeti’ṣ-ṣaġīr adıyla kaydedilen eser, haram olan içkilere dair Hz. Peygamber’in hadislerini, ashap ve tâbiînin sözlerini ihtiva etmektedir. Subhî Câsim el-Bedrî tarafından Bağdat’ta (1396/1976), Subhî es-Sâmerrâî tarafından da Beyrut’ta (2. bs. 1405/1985) neşredilmiştir.
10. er-Red ʿale’z-zenâdıḳa ve’l-Cehmiyye. Eser, sahasında yazılanların ilki olması, ilk asırlardaki inançları ve selef akîdesini aktarması bakımından önemlidir. Kıvâmüddin Burslan kitabı tercüme ederek Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (Revan Köşkü, nr. 510/4) nüshasının tıpkıbasımıyla birlikte Dârülfünun İlâhiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlamıştır (1927, sy. 5-6, s. 278-327). Muhammed Hâmid el-Fıkī, Şeẕerâtü’l-belâtîn min ṭayyibâti kelimâti selefine’ṣ-ṣâliḥîn adlı mecmuada (Kahire 1375/1956, s. 4-40), ayrıca Muhammed Fihr (Hama 1967) ve Ali Sâmî en-Neşşâr ile Ammâr C. et-Tâlibî ʿAḳāʾidü’s-selef (İskenderiye 1971) adlı kitaplarında eseri neşretmişlerdir. er-Red, M. S. Seale tarafından İngilizce’ye tercüme edilmiştir (Muslim Theology, London 1964, s. 96-125).
11. el-ʿAḳīde. On kadar talebesinin naklettiği eser, bazı rivayetlere ait müstakil yazmalar yanında, söz konusu râvilerin çoğunun İbn Ebû Ya‘lâ’nın Ṭabaḳātü’l-Ḥanâbile’sindeki biyografilerinde muhtelif hacimlerde zikredilmiş olarak günümüze kadar gelmiştir. el-ʿAḳīde, Abdülvâhid b. Abdülazîz et-Temîmî’nin (ö. 410/1019) rivayeti esas alınmak suretiyle M. Hâmid el-Fıkī tarafından Ṭabaḳātü’l-Ḥanâbile’nin sonunda (II, 293-308), Ebû Bekir el-Hallâl’in (ö. 311/923) rivayeti esas alınarak da Abdülazîz İzzeddin es-Seyrevân tarafından neşredilmiştir (Dımaşk 1408/1988). Bazı nüshaları Kitâbü’l-İʿtiḳād adıyla bilinmektedir (bk. Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1393).
12. Kitâbü Feżâʾili ʿAlî. İbn Ebü’l-Hadîd’in Şerḥu Nehci’l-belâġa’sı içinde bulunmaktadır (Kahire 1386/1967, IX, 167, 169, 171-174).
13. Kitâbü’l-Vuḳūf ve’l-veṣâyâ. Hallâl tarafından derlenen eserin Kahire ve Mekke’de birer nüshası bulunmaktadır (Sezgin, I, 508).
14. Bâbü aḥkâmi’n-nisâʾ. Mekke’de (Mektebetü Muhammed Hamza, 40 varak civarında) yazmaları vardır.
15. Kitâbü’t-Tereccül. Saç bakımının önemini fıkhî açıdan ele alan eserin Mekke’de (Mektebetü Muhammed Hamza, 27 varak civarında) bir yazması mevcuttur.
16. Kitâbü Ehli’l-milel ve’r-ridde ve’z-zenâdıḳa ve târiki’ṣ-ṣalât ve’l-ferâʾiż ve naḥvi ẕâlik. Eserin Mekke’de (Mektebetü Muhammed Hamza, 200 varak civarında) bir nüshası bulunmaktadır.
17. Cevâbü’l-İmâm Aḥmed b. Ḥanbel ʿan suʾâl fî ḫalḳi’l-Ḳurʾân (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan Köşkü, nr. 510/9, bir varak).
18. Kitâbü’l-İrcâʾ. Hallâl’in Kitâbü’l-Câmiʿi içindedir (Sezgin, I, 508, 512).
19. Kitâbü’l-Îmân (British Museum, Or., nr. 2675, s. 261-290). Rüyasında Hz. Peygamber’den rivayet ettiği söylenen üç hadisin bulunduğu bir varak Zâhiriyye Kütüphanesi’nde (Mecmua, nr. 59), akaid ve sünnete dair bazı fikir ve fetvalarının bulunduğu bir diğer varak da Tahran’da Mektebetü külliyeti’l-hukūk’tadır (251 C.). Ayrıca ona ölüm, âhiret günü, Allah’tan başkasına baş eğmeme konularına dair bir şiir nisbet edilmektedir (Sezgin, I, 506).