|
İlk adım: Süreklilik

AK Parti Kongresi'nden sonra ilgili en önemli aşama, yeni dönem açısından kendi başına bir gösterge olabilecek Bakanlar Kurulu terkibiydi.



.



Bakanlar Kurulu değişik açılardan yorumlanacaktır. Ancak sanırız, temel husus, Erdoğan ve Yıldırım ikilisinin sürekliliği tercih etmiş olmalarıdır.



Süreklilik pek çok açıdan karşımıza çıkıyor.



Önce

Kürt meselesinden cemaatle mücadeleye, yargı politikasından dış siyasete kadar AK Parti'nin son dönemde siyasi eksenini oluşturan konularla ilgili bakanların Adalet, İçişleri, Dışişleri Bakanlarının yerlerini korumuş olmasıdır. Bu tercih, şüphe yok ki, her şeyden önce bu konularda sürdürülen politikaların başarılı bulunduğuna ve ana çizginin korunacağına işaret ediyor.



İkinci olarak

piyasaların merakla beklediği konuda, ekonomi politikalarında keskin viraj alınmamış, ekonomi sahasında piyasacı ağırlık korunmuştur. Erdoğan'ın da benimsediği, para piyasalarına siyasi müdahaleyi savunan yaklaşımın, Berat Albayrak, Nihat Zeybek, Numan Kurtulmuş gibi temsilcileri kabinede belli ağırlık oluştursalar da, ekonomi yönetiminin Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Naci Ağbal ikilisine teslim edilmesi, Lütfi Elvan'ın Kalkınma Bakanı olması, bir süreklilik ve istikrar tercihi olarak tanımlanabilir.



Ancak AK Parti'nin başarı öyküsünde ekonomik unsurların oynadığı role bakılacak olursa, “Erdoğan yönetimindeki Yıldırım kabinesi"nin yeniden ekonomik büyüme politikalarının peşinde koşacağı muhakkaktır.



Yeni tabloyu, bu hedefe yönelik piyasa kurallarını zorlayabilecek araç ve hamlelerin tedrici olarak geliştirileceğine dair ilk işaret olarak görmek doğru olur.



En nihayet

, süreklilik tercihi AK Parti'nin yönetim ve elit dokusuyla ilgili de karşımıza çıkmıştır. MKYK ve hükümet birlikte değerlendirildiğinde, Erdoğan, bir anlamda, etkili bir seçkin dönüşümü stratejisi izlemektedir. MKYK'ya giren yeni ve genç isimler ile parti içinde yetişen elitlerin kabinede önemli bir çoğunluk oluşturması, bir bütün olarak ilk kuşak dışındaki tüm katmanlara değen bir yapıya işaret etmektedir.



Gerçekten de bir iki isim dışında partinin kuruluşunda etkili rol oynayan kadro devre dışı kalmış, onların yerini önemli ölçüde son 15 yılda siyasete girmiş, AK Parti bünyesinde yetişmiş ve sivrilmiş isimler almıştır.



Bu noktada iki husus dikkat çekicidir.



Bir yandan Erdoğan ürettiği, önünü açtığı, talimat ilişkisi kurduğu bir kadroyu öne çıkarmış ve böylelikle Bekir Bozdağ'ın dediği gibi AK Parti'nin “Tayyip'in partisi görünümünü pekiştirmiştir.



Diğer yandan bakan ve teşkilat tercihlerinde altan üste çıkış kanallarının açık tutulması, AK Parti açısından, kendisini yeniden üretmek anlamına gelecek teşkilat ve temsil dokusunda da bir konsolidasyona yol açacak bir görüntü taşımaktadır.



Süreklilik tercihi, piyasalarda oluşan kimi endişeleri rafa kaldırmıştır. Geçiş, kolay, sıradan olmuştur.



Bu noktadan sonra öne çıkacak iki husus bulunuyor.



Bunlardan birisi, sık sık altını çizdiğimiz gibi, “yeni dönemin iktidar ve hükümet tarzı ve işleyişi ayrıntılarda nasıl oluşacaktır", Türkiye'nin bir süredir yaşadığı iktidar sorunu derinleşecek midir", “siyasi parti-devlet ilişkileri hangi istikamette seyredecektir" sorularıyla karşımıza çıkıyor.



İkincisi anayasa hazırlıkları, başkanlık sistemine geçiş çabalarına ve bunları kuşatacak siyasi gelişmelere ilişkindir. Bu siyasi gelişmeler içinde AK Parti'nin hazırlayacağı anayasa metni, yapacağı pazarlıklar, muhalefetin siyasi tavrı da bulunmaktadır.

#AK​ Parti Kongresi
#Kürt meselesi
8 yıl önce
İlk adım: Süreklilik
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?