"Hayır, yok!"ta hayır yok!

00:0024/06/2007, Pazar
G: 29/08/2019, Perşembe
Dücane Cündioğlu

Türkçe''de ''yok'' kelimesinin yaygın olarak bilinen karşıtı ''var''dır; ve ''var'' iyi, buna mukabil ''yok'' ise kötüdür.Arapça''dan Türkçe''ye geçen ''hayır'' (hayr=iyi) kelimesinin karşıtı ise ''şerr''dir (=kötü). Nitekim Türkçe''de “Ya hayır söyle, ya sus!” demekle kalmayız; ayrıca hayırlı işler''den, hayırlı günler''den, hayra yormak''tan, hayırla anmak''tan, hayrı dokunmak''tan, hayır-dua etmek''ten de söz ederiz ve tabiatıyla bu kelimeyi —Arapça''da olduğu gibi— genellikle olumlu anlamıyla

Türkçe''de ''yok'' kelimesinin yaygın olarak bilinen karşıtı ''var''dır; ve ''var'' iyi, buna mukabil ''yok'' ise kötüdür.

Arapça''dan Türkçe''ye geçen ''hayır'' (hayr=iyi) kelimesinin karşıtı ise ''şerr''dir (=kötü). Nitekim Türkçe''de “Ya hayır söyle, ya sus!” demekle kalmayız; ayrıca hayırlı işler''den, hayırlı günler''den, hayra yormak''tan, hayırla anmak''tan, hayrı dokunmak''tan, hayır-dua etmek''ten de söz ederiz ve tabiatıyla bu kelimeyi —Arapça''da olduğu gibi— genellikle olumlu anlamıyla kullanırız.

Hâl böyleyken, ''hayır'' kelimesi, Türkçe''de ''evet''in karşıtı olarak da önümüze çıkar ve birdenbire ''yok'' anlamını kazanır. Kısacası ''evet''in Türkçesi ''Hee!'', ''hayır''ın Türkçesi ''Yok!''tur.

İki kelimenin yanyana kullanıldığı ilginç durumlar da vardır: Meselâ bir işin iyi olmadığını düşünüyorsak, “Bu işte hayır yok!” deriz; ve fakat biri bizden ihtiyacı olan bir şeyi istese, o şey de bizde bulunmasa; sözgelimi bize “Paran var mı?” dense ve paramız da olmasa, pek düşünmeden “Hayır, yok!” diye cevap veririz. İstenilen şey bizde bulunuyorsa, bu sefer “Evet, var!” deriz.

Niçin sadece ''Hayır!'' veya ''Yok!'' yerine “Hayır, yok!”; keza, sadece ''Evet!'' veya ''Var!'' yerine “Evet, var!” kalıbını tercih ediyoruz dersiniz?

Elbette te''kide (vurgu yapmaya) ihtiyaç duyduğumuzdan. Çünkü birçok dilde olduğu gibi Türkçe''de de aynı anlama gelen (anlamdaş) kelimeler, vurguya ihtiyaç duyulduğunda peşpeşe getirilirler; “pek çok”, “bizatihi kendisi”, “nüans farkı”, vs.

“Evet-var”, “hayır-yok” kelimelerinin anlamdaş olmaları, vurgu amacıyla peşpeşe zikredilmeleri için yeterlidir: “Kesinlikle yok!” veya “Kesinlikle var!”

“Bu işte hayır yok!” denildiğinde ise maksad ve murad bellidir: “Bu iş iyi değil”, “Bu işte iyi bir taraf yok!”

İşte tam da burada cevabının bulunması gereken soru şu:

— ''Var'' iyi, buna mukabil ''yok'' kötü ise; ''hayır'' kelimesi de esasen ''iyi'' anlamına geliyorsa, acaba niçin ''yok'' kelimesinin yerine ''hayır'' kelimesi ikame edilmiş olabilir?

Cevabı şöyle: Özü gereği var iyi, yok kötü olduğu için. Yokluğu (kötü olanı) sırf telâffuz etmek bile kötü telâkki edildiği için. Kısacası, yoksa yok olmamak için.

Madem yok''u (kötü''yü) telâffuz etmenin bile yokluğa (kötülüğe) dönüşeceği varsayılıyordu, o hâlde niçin “Hayır, yok!” kalıbı günümüze değin kullanılageldi de bu işte bir hayır olmadığı dikkate alınmadı?

Niçin olsun, eşyayı, dünyayı, hayatı, insanı kavrama biçimimiz, varlık tasavvurumuz; başka bir deyişle ahlâk ve âdabımız temelinden sarsılıp değiştiği için.

Nitekim XVI. yüzyılın düşünürlerinden Kınalızâde (öl. 1571), Ahlâk-ı Alâî adlı eserinde bu bahse temasla aynen şöyle der:

— “Bir kimesneden sual etseler, ol nesne mevcud olmasa, ''Yok!'' demeye, belki ''Hayır!'' diye. Amma sakınıp ''Hayır!'' dedikten sonra ''Yok!'' demeye ki ''hayır'', ''yok'' demek olup mücerred [tek başına] ''Yok!'' demekten dahî şenî [kötü] ola.”

Kınalızâde, hayr''ın ''yok'' demek olduğunu açıkça belirtmekte; buna karşın ''Yok!'' denilmesi gereken yerde bilhassa ''Hayır!'' cevabının verilmesini tavsiye etmekte; ancak ''Hayır!'' denildikten sonra aslâ ''Yok!'' denilmemesini ihtar edip, “Hayır, yok!”un iki kez yok demek olduğuna işaret etmektedir.

Bir zamanlar dil''le varlık arasında doğrudan irtibat bulunduğuna inanır ve kötüyü dile getirmeyi kötülük, yokluğu telâffuz etmeyi yokluk olarak telâkki ederdik. Artık dil''le varlık arasında irtibat bulunduğuna inanmıyor ve “En nihayet lâf!” deyip geçiyoruz.

Bir düşünelim bakalım, önümüzdeki kapılar, “Açıl susam açıl!” dediğimiz hâlde, acaba niçin açılmıyor?

Not: Geçen hafta posta kutuma gelen e-mailleri yanlışlıkla tümden silivermişim. Bu nedenle, sessizliğimi nezaketsizliğime yormamanızı istirham ediyorum.